Umudun adı Abdülmelik…

Biz kalbimizi karartmış, umutlarımızı rafa kaldırmış, kollarımızı göğüslerimizin üzerinde birleştirmiş, memleketin sonunun ne olacağını, gençlerin derin uykularından ne zmaan uyanacağını düşünürken güneş gibi doğdun ekrana…

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

Seni, Cüneyt Özdemir’in 5N1K’sında izlerken nasıl gururlandım bilemezsin…

Nasıl umut tohumları ektin yüreğime inanamazsın…

Sayende içimizde kökleri bile kurumuş “gelecek” inancımız canlandı, hatta ektiğin tohumlar fidana dönüştü…

Bilmeyenler için anlatayım; özetle, iddiaya göre, Abdülmelik, okuduğu lisenin kantininden pahalı olduğu gerekçesiyle alışveriş yapmıyor, yemeğini evden getiriyor ve arkadaşlarını da o kantinden alışveriş yapmasınlar diye “örgütlüyor”…

Getirdiği, simit, peynir, zeytin ve bir şişe suya el konuluyor!

Ve okuldan atılıyor…

Yanlış okumadınız, okuldan atılıyor! 

Ama yapılan haksızlığın peşini bırakmaya niyeti yok, “esas” yerden karar çıkmadığı için inatla okuluna gidiyor her gün!

 Sen, özlediğimiz, bir o kadar da "istenmeyen" gençliksin Abdülmelik! 

Düşünüyorsun…

Sorguluyorsun…

Hakkını arıyorsun…

Seni korkutuyorlar, vazgeçmiyorsun…

“Sonuna kadar hakkımı arayacağım” diyorsun…

Ekran karşısında hepimizi nasıl mest ediyorsun… 

Biz kalbimizi karartmış, umutlarımızı rafa kaldırmış, kollarımızı göğüslerimizin üzerinde birleştirmiş, memleketin sonunun ne olacağını, gençlerin derin uykularından ne zaman uyanacağını düşünürken güneş gibi doğdun ekrana…

Ne güzel konuştun, ne güzel baş kaldırdın korku ülkesi yaratmaya çalışanlara…

Aferin Abdülmelik!

Aferin “liseli arkadaşım”…

Aferin sana…

twitter.com/nsrnylmz