Umre ziyareti gibi Pensilvanya'ya gidiyorlardı
Abone olDavutoğlu, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimlerini ve paralel yapıyla mücadeleyi değerlendirdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, paralel yapıya yüklendi,
işadamlarının korktukları için Pensilvanya'ya gittiğini
söyledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Şimdi paralel yapı dediğimiz bu yapı kendi içinde örgütlenerek diğer hakim ve savcıların iradesini yok sayarak, topluca tek bir oy vermek suretiyle ve değişik dengelerle yargıya egemen oldular" dedi.
Davutoğlu, Kanal 24'te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Davutoğlu, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimlerini ve paralel yapıyla mücadeleyi değerlendirdi. Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay başkanlarıyla görüştüğünü anımsatan Davutoğlu, görüşmelerde aynı konuları aynı perspektiften aktardığını söyledi. Davutoğlu, ilk kez 2010'daki referandumda meydanlara indiğini hatırlatarak, şunları söyledi:
"İlk meydan mitinglerimi 2010 referandumu için yaptım. En çok
heyecanlandıran şey yargıda reform boyutuydu. Çünkü yargı
Türkiye'de o zamanlar 90'lı yıllardan itibaren dar bir kliğin
elinde gibi, daha doğrusu elitist bir tutum vardı. Taşradaki
hakimler, savcılar bunların nüfuz edemediği bir egemen alan vardı.
Biz o referandumla şunu hedefledik; Öyle bir şey yapalım ki hakim
ve savcılarımız kendi vicdanlarıyla, erdemleriyle tercih
yapsınlar ve kendi aralarında bir HSYK yapılanması çıksın. Bu
da hakim ve savcılarımıza duyduğumuz saygı sebebiyleydi. Hakimler
ve savcılar adalet dağıtacaklarsa tek başlarına karar vermeli,
vicdanları ve yasalar... Ne oldu biliyor musunuz? İki şey yaşandı.
Anayasa Mahkemesi blok listeyi çıkardı. O zaman neredeyse
partileşmeler doğdu. Kişiler tek tek aday seçmemeye başladılar.
Listeler üzerinden kim örgütlemişse yargıya egemen olmaya başladı.
Şimdi paralel yapı dediğimiz bu yapı kendi içinde örgütlenerek
diğer hakim ve savcıların iradesini yok sayarak, topluca tek bir oy
vermek suretiyle ve değişik dengelerle yargıya egemen oldular.
Bunun doğurduğu sakınca yürütmenin ya da yasamanın yargı üzerinde
baskı oluşturduğunu iddia edenlerin o tür iddiaları kadar vahim bir
iddiadır. Nihayetinde yasamada bir şeyi değiştirebilirsiniz ama bir
grup yargıya egemen olmuşsa bu ister seküler kimlikli bir egemenlik
olsun ister belli bir grubun dini kimlikli egemenliği olsun hiç
fark etmez. Artık siz adaletten emin olamazsınız. Hakim ve savcılar
tek başlarına vicdanlarıyla karar vermemeye başlarlar. Dışarıda bir
otorite şu veya bu güç dağılımıyla şunun veya bunun yönünde oy
kullanın derler."
UMRE ZİYARETİ GİBİ PENSİLVANYA'YA GİDİYORLARDI
Davutoğlu, TÜSİAD heyetiyle yaptığı görüşmede de bu görüşlerini aktardığını belirterek, "Gerçek bağımsızlık her bir hakim ve savcının, özellikle de hakimin savcılar bir iddia makamıdır, vicdanlarıyla başbaşa karar vermesiyle olur. Ama bu olmadığı zaman, şöyle bir tablo düşünün bir ilde ya da bir yerde hakim, savcı, emniyet müdürü otursa ve bir grup işadamı davet edilse ve himmet toplantısı yapılsa para toplansa. Şimdi oradaki insanlar gerçekten infak bilinciyle mi bunu verirler yoksa bir korkuyla mı verirler?" sorusunu sordu.
Davutoğlu, paralel yapıyla mücadele konusunda şu değerlendirmelerde bulundu:
"İki sene önce Türkiye'nin en seçkin işadamları, en seçkin sanatçıları Pensilvanya'ya ziyaret etmeye, neredeyse umre ziyareti, gidiliyordu. Bu sene niye gidilmiyor? Eğer manevi bir bağlılık var idiyse sürüyor olması lazımdı değil mi? Hayır, korkuyla gidiliyordu 'Acaba ellerinde ne var' korkusu. Bu o kadar vahim bir şey ki… Ana muhalefet partisi lideri, diğer muhalefet partisi..."
YARGIDA TEK RENK HAKİM OLMASIN
Başbakan Davutoğlu, "Yargı mensuplarına buradan seslenmek istiyorum: HSYK seçimleri sizin seçiminiz, bizim seçimimiz değil. Siz karar vereceksiniz. Yargıda tek bir renk mi hakim olacak yoksa yargı mensuplarının siyasal görüş farklılıkları, mezhebi ya da etnik aidiyetleri hiç düşünülmeden herkesin içinde bulunduğu bir HSYK yapılanması mı olacak" ifadelerini kullandı.
Yargının bağımsızlığını, yürütmenin ve yasamanın yargıya müdahalesini doğru görmemekle birlikte esas itibariyle yargının içinde bir grubun da egemenliğinin olmaması olarak gördüklerini belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Biz bu görevi yürüttükçe, bir daha yargıda ve emniyette veya başka yerdeki öbeklenmelerle, odaklanmalarla ister bu grup ister ileride bir başka grup, vatandaşların tek tek özgürlük alanlarının yok edilmesine izin vermeyeceğiz. Dinleme suretiyle vatandaşlar bir daha 'Acaba benim mahrem hayatım takip ediliyor mu?' diye bir korku içinde yaşamayacaklar. Bizim görevimiz bunu temin etmek. Yargı da bunu teminata almakla yükümlü. Şimdi ne yapılıyor biliyor musunuz? 30 Mart seçimleri için yığınak yapıldıydı, AK Parti darbe yiyecek, değişecek. Ne söylentiler yayıldı biliyorsunuz 30 Mart seçimleri öncesi. Olmadı. Hadi cumhurbaşkanlığı seçimleri, çatı aday her türlü yollar denendi. AK Parti içinde ihtilaf çıkar mı diye beklediler o da olmadı. Şimdi yığınakları 'Merak etmeyin 12 Ekim'de öyle bir HSYK gelecek ki bunlara biz hesabını soracağız'. Böyle bir hesap içindelerse buna izin vermeyiz. Buna izin verirsek Türkiye Cumhuriyeti devletinde ne yargı kalır, ne yürütme kalır ne yasama kalır."
AK Parti'yi korumak amacında olmadıklarını vurgulayan Davutoğlu, amaçlarının her bir vatandaşın dinlenme korkusu olmadan iletişim kurabilmesi olduğunu söyledi. Davutoğlu, HSYK'nın, hakim ve savcıların kendi hür iradeleriyle yargının onurunu ve bağımsızlığını koruyacak bir netice elde etmelerinden en fazla kendilerini memnun edeceğini kaydetti.
HSYK'nın kararı ne olursa olsun en fazla saygıyı kendilerinin duyacağına vurgu yapan Davutoğlu, "HSYK üzerinden öyle bir yapılanma yapalım ki yürütmeyi de ipotek altına alalım, yasamayı da baskı altına alalım derlerse, bu emaneti bize onlar vermedi. Bu emaneti bana Konya'da sarılan 90 yaşında bastonuyla sandığa doğru yürüyen amca verdi veya Hakkari'deki kardeşimiz verdi, Edirne'deki... Bu emaneti de böyle çarçur edilmesine izin vermeyiz. Bunun da herkesin bilmesinde fayda var" diye konuştu.