Ulusoyun gözyaşı para etmez
Abone olSiyasi köşe yazarlarına Milli Takım soruldu. İşte kaçamaksız verilen cevaplar;
Onların işi, politikanın nabzını tutup yorumlarını gazetelerdeki
köşeleri aracılığıyla okurlara aktarmak. Ama bazen politika harici
bir konu da gündemin tepesine oturuyor. Onlar da futbola meraklı,
futbol üzerinde düşünen kişiler olduğu için köşelerini bu konuya
ayırmayı seçiyor. Ağız birliği etmiş gibi "Futbol yazarı değilim,
uzmanlık alanım değil" deseler de, bu alanda yazdıkları ve
söyledikleri de merak ediliyor, dikkate alınıyor.
İşte A Milli Futbol Takımı'nın Avrupa Şampiyonası'na katılma
hakkını kazanmasının ardından, siyasi köşe yazarlarının
düşünceleri... Onlara soruldu:
1) Siz köşenizi spora ayırmaya nasıl karar veriyorsunuz? Ne gibi
bir gelişme ya da motivasyon size spor yazdırıyor?
2) Milli takımın Avrupa Şampiyonası'na katılması büyük bir başarı
mı? Medyadaki her gazetenin manşeti olacak, "Zafer kazandık" diye
verilecek bir sonuç mudur?
3) Fatih Terim'i başarılı buluyor musunuz?
4) Avrupa Şampiyonası'nda milli takımımızın başarı ölçüsü nedir?
Başarıya ulaşma şansı ne kadar?
5) Ekibin aldığı prim de tartışılıyor. Prim almalılar mı? 4 milyon
avroluk prim az mı çok mu?
6) Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy'un bu sonuçtaki katkısı ne
kadar?
7) Hem spor hem politika yazan bir yazarsınız. Hangi konuda daha
sert, daha acımasız eleştiriler çıkıyor kaleminizden?
İşte sorualara cevaplar...
"Avrupa'da en aşağı ilk 4'e girmeliyiz"
Cengiz Çandar (Referans)
1) Spor yazmayı gerektirecek bir durum varsa yazıyorum. En son
milli takımın Norveç maçı, Türkiye'nin tüm duygusal dengelerini
ilgilendirecek kadar önemliydi. O zaman yazdım mesela. Ben
Fenerbahçeli olduğum için de, takımla ilgili çok önemli bir gelişme
söz konusu olduğunda da yazıyorum.
2) Avrupa Şampiyonası'na gidecek 16 takımın arasına girmek
elbette başarı. Ancak milli takımın bu gruptan çok daha rahat
çıkması gerekirdi.
3) Fatih Terim önemli bir futbol adamı ama son dönemde
performansı bir sürü soru işaretini beraberinde getirdi.
4)Takımımızın kariyerinde dünya üçüncülüğü var. Bu, bir
rastlantı değil, bir devamlılık olmalı. Avrupa'da en aşağı ilk 4'e
girmeliyiz.
5) Neden prim almasınlar? Bu insanlar profesyonel futbolcu. Ek
motivasyon ya da emeklerin karşılığı olarak ödeniyorsa bir
anormallik göremiyorum.
6) Haluk Ulusoy'un bu sonuçtaki katkısını ölçmek mümkün değil.
"O olmasaydı, bu başarı olmayacaktı" gibi bir şey söylersek o zaman
"Ne yaptı da bu başarı oldu?" sorusunu da sormamız gerek. Bunun da
net bir cevabı yok.
7) Spor yazdığım zaman keskin, acımasız değilim. Daha serinkanlı
davranıyorum. Siyasi yazılarda "acımasız" bir tavır daha uygun.
Zaten spor yazıları da acımasızca, sert bir dille yazılmamalı.
Çünkü spor bir eğlence. Keyfini çıkarmak lazım. Yazı yazarken
de.
"Coşku, aşırı milliyetçi bir üslupla yaşanmamalı"
Derya Sazak (Milliyet)
1)Kulüp veya milli takım maçları güncel bir önem kazanınca
sporla ilgili yazıyorum.
2) Bu işin sportif bir başarı olmaktan çıkartılarak, olağanüstü
ulusal bir dava haline getirilmesini yadırgıyor, abartılı
buluyorum. Sonuçta bu bir spor karşılaşması. Bu tür başarılardaki
coşkunun aşırı milliyetçi bir üslupla yaşanması yanlış.
3) Fatih Terim'in özellikle aşırı sert motivasyonunu eleştirdim.
Ama takımı Avrupa Şampiyonası'na götürdü, başarılıdır.
4) Milli takımda daha genç oyuncular var. İyi bir hazırlık
dönemiyle Euro 2008'de başarılı olunabileceğini düşünüyorum, Türk
futbolunda bir çıkış döneminin başlangıcı olabilir.
5) Prim çok. Aslında başarının sunuşu kadar abartılı. Bu bir
ulusal görevse "Bu kadar paraya ne gerek var?" diye de
sorabiliriz.
6) Başarıda Haluk Ulusoy'un katkısı da var tabii. Eğer bir
başarı varsa, bu başkandan malzemeciye kadar hepsinin
başarısıdır.
7) Ben hem siyasette hem sporda "acımasız" yazı yazıyorum.
Beşiktaşlıyım. 8-0'lık Liverpool faciasından sonra ağır bir yazı
yazdım mesela. Bu tür bir yenilgiye insan katlanamıyor. Sporda
duygusallığa daima yer vardır.
"Türk Milli Takımı'nın başarısı futbol endüstrisinin değerini
artırır"
Eyüp Can (Referans)
1) Kendimi spor yazan biri olarak görmüyorum. Milli takımın son
maçlarıyla ilgili yazılarıma gelince orada bir parça futbol
üzerinden örselenmiş aidiyetimizin nasıl onarıldığını anlatmaya
çalıştım. 1. ve 2. Cumhuriyetçi olarak birbirini suçlayanların aynı
bayrak altında nasıl çocuklar gibi coştuklarını anlattım.
2) Elbette başarıdır. Fakat bu başarının savaş terminolojisi ile
abartılı bir zafer kutlamasına dönüştürülmesi bence milli takımın
performansından çok, Türkiye'nin son dönemde sahip olduğu ruh
haliyle ilgili.
3) Sonuç açısından başarılı. Süreçle ilgili analizi spor
yorumcularımıza bırakmayı tercih ederim.
4) Bir futbol seyircisi olarak her şeyden önce keyifli bir maç
izlemek isterim. Sonra da milli takımımızın kazanmasını. Seyirlik
düzeyi yüksek ve sonuç alan bir milli takım sadece ülke
psikolojisini coşturmaz, aynı zamanda futbol endüstrisinin değerini
artırır. Avrupa'daki imajımız da futbol performansı üzerinden daha
pozitif tanımlanır.
5) Prim tartışması yapanlar günümüzde futbolun geldiği
endüstriyel boyutu anlayamayanlar. Kimse bu işi Hilal'i Ahmer
yararına yapmıyor.
6) Finallere kalamasak, başarısızlığa katkılarından dolayı Haluk
Ulusoy ya da Fatih Terim'in istifası istenecekti. O zaman başarıya
katkılarını inkar etmek niye?
"Tepkiyi biraz abarttık ama biz böyleyiz"
Hasan Cemal (Milliyet)
1) Galatasaray, milli takım ve genel olarak dünyadaki futbolla
ilgili gelişmeler olduğunda spora yer veriyorum yazılarımda. Dünya
Kupası veya Avrupa Şampiyonası gibi organizasyonlarda mutlaka
yazarım. Ancak futbolun teknik tahlillerine pek girmiyorum, zaten
giremem de. Bir futbol yazarı değilim çünkü.
2) Bence bu bir başarı. Evet, coşkuyu biraz abarttık ama biz
böyleyiz. Bizim tepkilerimiz hep aşırı oluyor.
3) Fatih Terim'in kuşkusuz eleştirilecek yanları var. Ama bize
yaşattığı büyük sevinçler, zaferler var. Az sayıda, çok önemli
futbol adamlarından biri. Genelde başarılı buluyorum.
4) Avrupa Şampiyonası'nda başarıdan söz edebilmemiz için ilk 8'e
mutlaka girmeliyiz.
5) Aldıkları prim konusunda herhangi bir ölçü yok. Ama futbolda
maddi çıta çok yüksektir. Bu tüm dünyada böyle.
6) Ulusoy federasyonunun eleştirilecek çok yanını görüyorum.
Türkiye'de hem federasyonun hem de kulüplerin yönetim tarzının
değişmesi gerektiğine inanıyorum.
7) Spor yazdığımda da, siyaset yazdığımda da yapıcı olmaya
çalışıyorum. Ama siyasette zaman zaman daha sert olabiliyorum.
"Fatih Terim'in başarısı tartışılır; ite kaka geldik bu sonuca"
Mehmet Altan (Star)
1) Ben köşemde spora yer verdiğimde mesela siyasal
milliyetçiliğin yaygılaşması için statların arena haline
getirilmesini eleştiriyorum.
2) Milli takımın başarısı aşırı milliyetçi duygularla ve
"Zafer!" şeklinde sunuluyor. Şu an "hazmedilmemiş" bir durum var
ortada. Öylesine abartılı yaşanıyor ki bu coşku. Bütün aşağılık
komplekslerimiz, bütün yetersizliklerimiz açığa çıktı maalesef.
3) Fatih Terim'in başarısı tartışılır. İte kaka gelindi bu
sonuca.
4) Avrupa Şampiyonası'nda başarılı olmak bir şans meselesi değil.
Kazanmak için işi ciddiye almak, iyi oynamak gerekiyor.
5) Primde dünya piyasasındaki fiyatlara bakmak lazım. Eğer fazla ya
da azsa ona göre değerlendirmek lazım.
6) Bu sonuçta Haluk Ulusoy'un katkısı ne kadardır bilemiyorum.
Tribünlerin, federasyon tarafından ağır siyasal bir milliyetçilik
haline dönüştürülmesi garibime gidiyor.
7) Yazılarımda "acımasız" olmak için uğraşmıyorum. Bir sorunu
çözmek için yazıyorum.
"Haluk Ulusoy'un katkısı, gözyaşlarının değeri kadar"
Mehmet Y. Yılmaz (Hürriyet)
1) Eğer gündemde spor varsa yazıyorum.
2) Elbette bu bir başarıdır. Çünkü hedef katılmaktı. Ama büyük
başarı-küçük başarı diye sınıflandırmak doğru değil.
3) Hedefe ulaşıldığına göre oyuncular kadar teknik direktörün de
başarısıdır. Ancak Terim'in Türkiye'den çıkarılacak en iyi milli
takımı oluşturmada çok başarılı olduğunu düşünmüyorum.
4) Avrupa Şampiyonası'nda başarının ölçüsü yarı final oynamaktır.
Çünkü daha önce Mustafa Denizli ile çeyrek final oynamıştık.
5) Milli takım oyuncuları profesyoneldir. Prim almak sözleşmede de
yazılıdır. Dolayısıyla bu normaldir. Ancak primin miktarını çok
abartılı buluyorum. Orantısız bir rakam verildi.
6) Haluk Ulusoy'un katkısı gözyaşlarının değeri kadardır. Yani bir
para etmez.
7) Spor yazarken daha acımasız olunabiliyor. Çünkü politika
yazarlarının hayata bakışları farklı, daha esnek olabiliyorlar.
"İnsanların para kazanmasını eleştirmem"
Yılmaz Özdil (Hürriyet)
1) Popüler konuları yazmaya gayret eden bir yazarım. Gündemde eğer
spor varsa, çoğumuz da bu konuyla ilgiliysek doğal olarak
yazıyorum.
2) Türkiye'nin Avrupa'yla ilgili bu tür organizasyonlarda sürekli
olarak bulunması tabii ki sevinilecek ve alkışlanacak bir sonuç.
Ancak şaşırılacak bir sonuç değil. Katılmamamız şaşırtıcı
olurdu.
3) Fatih Terim'in tercihleriyle ilgili benim ciddi eleştirilerim
var, ancak sonuçta ortada bir başarı da var. Dolayısıyla Fatih
Terim'e "başarısız" diyemeyiz.
4) Artık başarı çıtamız minimum çeyrek final.
5) 4 milyon avroluk prim tartışılıyor. Ancak ben insanların para
kazanmasını eleştirmekten çok, para kazanmamasını eleştirme
taraftarıyım. Bence hak ediyorlar. Diğer spor branşlarında da
olabildiğince daha fazla prim verilmesini destekliyorum.
6) Bu başarıda bir "takımdan" söz ediyoruz. Dolayısıyla bu başarıya
futbolcu da, masör de, doktor da, teknik direktör de ve tabii ki
Başkan Haluk Ulusoy da dahil.
7) Sert, acımasız ya da katı yazma gayretinde değilim. Gördüğünü,
düşündüğünü yazan biriyim.