Ulusalcılık fantezi mi?
Abone olAlparslan Türkeşin kızı Prof. Dr. Umay Türkeş Günay, ulusalcılığı fantezi olarak gördü.
MHP’nin efsanevi lideri Alparslan Türkeş’in kızı Prof. Dr. Umay
Türkeş Günay, vefatının 9. yıldönümünde babasını Zaman’a
anlattı.
Merhum Türkeş’in vefatından önce merkez sağı bir çatı altında
toplama projesi üzerinde çalıştığına dikkat çeken Günay, son
yıllarda sağcı ve solcu birlikteliği olarak sunulan Kızılelma
Koalisyonu veya ulusalcı hareketlere olumsuz yaklaşıyor. Bunları
‘fantezi’ olarak değerlendiren Günay, ulusalcı hareketlerin
altyapısı olmadığına, tamamen duygusal birtakım heyecanlarla adım
atıldığına işaret ediyor. “Kıbrıs bizimdir bizim kalacak, diye
bağırmakla bir yere varılamaz.” diyen Umay Türkeş, babası ile
ilgili olarak da şunları söylüyor: “Babamın milletin kanına
susayanları affetmesi, vatan hainleri ile yan yana gelmesi mümkün
değildi. Devletimizi yıkmaya çalışanlara hoşgörü ile
yaklaşmazdı.”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa, Türkeş ailesi
için ayrı bir öneme sahip. Burada doğan Alparslan Türkeş, 1933’te
17 yaşında iken ailesi ile birlikte adadan ayrılmış. Lefkoşa’nın
ara sokaklarında kalan Türkeşler’e ait ev şu an harabe durumda.
Umay Hanım, babasının yıllar sonra adaya gelip oturdukları evi
ziyaret ettiğinde binek taşının kaybolduğunu görünce çok üzüldüğünü
söylüyor.
Girne Amerikan Üniversitesi’nde Türk dili ve edebiyatı öğretmenliği
bölümünde öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Günay, “Yıllar sonra
tekrar baba toprağına geri döndük.” diyor. Günay, babasının ilk eşi
rahmetli Muzaffer Türkeş’ten olan ikinci çocuk. Türkeş, Günay’ın
gözünde hem bir ‘baba’ hem de ‘gönül verdiği ideolojinin lideri’
olması gibi iki kimliğe sahip. Türkeş denilince çocukluğundan beri
‘güçlü bir karakter’ hatırladığını anlatan Günay, şöyle devam
ediyor: “Güçlü bir karakter; ama baba olarak da çok şefkatli bir
insan. Onun gönlü bütün sevgileri içine alırdı.”
Kararlı bir kişiliğin aynı zamanda sertliği de ifade ettiğini
belirten Günay babasını şöyle tanımlıyor: “Kararlı olduğunuz zaman
katı olmak mecburiyetindesiniz. Osmanlı’da alperen gazi tipini
düşünün. Fetih ile zarafeti birleştirmişlerdi. Alperenlerde
tasavvuf eğitimi var. Ama onun yanında fetih yapan, savaşçı, sert,
katı bir kimlik var. Ve bu ikisini üst üste getirebilen bir kültür
Türk kültürü. Sert, katı; ama asla merhametsiz, acımasız
değil.”
Günay, babasının vefatından önce merkez sağı bir çatı altında
toplama projesi olduğunu söylüyor. Son yıllarda sağcı ve solcuların
birlikteliğinde oluşan Kızılelma Koalisyonu veya ulusalcılığı ise
‘fantezi’ olarak değerlendiriyor. Ulusalcı hareketlerin bir
altyapısı olmadığına, tamamen duygusal birtakım heyecanlarla
hareket edildiğine dikkat çeken Günay, şunları dile getiriyor:
“Türkiye’de ulusalcı hareketler bir fanteziden öteye gidemiyor. Bir
sonuç alınması mümkün değil. Çünkü bilgi olmadığı zaman heyecanlar
insanları tükenişe götürür.
Atatürk ve Başbuğ’un milliyetçiliğine baktığınız zaman çok derin
altyapı, bilgi birikimi ve geleceğe yönelik geniş perspektif
olduğunu görürsünüz. Bugün ulusalcı hareketler bir bilgiye
dayanmıyor, fikre dayanıyor. Türkiye’nin hangi meselelerine çare
aranıyorsa önce bilgi edinilmesi lazım. Yoksa ‘Kahrolsun Amerika’
diyerek bir yere varılamaz. Bugün ulusalcılar sonuç alamıyorsa
nedeni bu. Bir araya gelenlerin bilgi birikimi, stratejileri yok.
‘Kıbrıs bizimdir bizim kalacak’ diye bağırmakla bir yere varılamaz.
Babam vefat etmeden önce merkez sağın bütünleşmesi için
uğraşıyordu. O Türk milletinin yükselmesini isterdi. Ve millete
hizmet edenlerin yanındaydı. Ancak geçmişte milletin kanına
susayanları affetmesi, vatan hainleri ile yan yana gelmesi mümkün
değildi. Türk milletine zarar veren, devletimizi yıkmaya çalışan
insanlara hoşgörü ile yaklaşmazdı.”
Haber: Erkan Acar
Kaynak: