Ulusal Kanal ve Halk TV neden Erbakancı oluverdi?
Abone olSoner Yalçın, Ulusal Kanal ve Halk TV gibi ulusalcı medya aktörlerinin Milli Görüş aşkı nereden pydaj oldu? Alper Görmüş'ten çarpıcı analiz...
GAZETECİLER.COM
Türkiye flaş transferlerinden Alper Görmüş,
bugünkü Soner Yalçın, Ulusal Kanal ve Halk TV gibi ulusalcı medya
aktörlerinin son dönem yayınlarında görülen Milli
Görüş ve Erbakan aşkını sorguladı.
Ulusalcıların 28 Şubat pişmanlığının perde arkasını anlatan Görmüş
"askeriyle siviliyle ulusalcılığın Milli Görüş’le barışıp
ittifak yapmak için kararlı bir çaba içinde olduğuna
inanıyorum" dedi.
İşte Görmüş'ün yazısındaki ilgili bölüm:
Türkiye’de Kemalist-ulusalcı gelenek, din ve dindarlık konusundaki
tarihsel-geleneksel tavrını sürdürdüğü sürece toplumun geniş
muhafazakâr kitleleriyle irtibat kuramayacağını nihayet anlamış
bulunuyor.
Ulusal Kanal ve Halk TV’nin son dönemdeki “İslamiyet” yayınları,
bunun farkına varmanın ve geç kalmışlığın telaşıyla olayı
abartmanın örnekleriyle dolu.
Fakat ulusalcılık, geçtiğimiz on yıllarda “İslamiyetten
arındırılmış milliyetçilik” vasfını lafzen de fiilen de o kadar çok
vurguladı ki, dinle arasına ördüğü bariyerleri Anti-Kapitalist
Müslümanlar vb. küçük gruplarla dostluk kurarak kırma imkânını
yitirdi.
Ulusalcılığın, “dindarların bir bölümüyle ittifak” ihtiyacını
anlamlı ölçülerde giderecek aktörler üzerinde düşünmeye
başladığımızda, hiç kuşkusuz akla ilk olarak Millî Görüş hareketi
geliyor... Bu, yalnız Millî Görüş hareketinin büyüklüğü ve temsil
gücü üzerinden varılmış bir sonuç değil... Gerek Adalet ve Kalkınma
Partisi (AK Parti) karşıtlığı gerekse de ABD ve Avrupa Birliği
alerjisi, Milli Görüş’ü “içerik” olarak da, siyaseten de
alternatifsiz kılıyor.
Nitekim fiili süreç de o yönde tecelli etti. Türkiye’nin
ulusalcıları uzun bir süredir Erbakan’a karşı 28 Şubat’ta reva
görülen muamelenin haksızlığı üzerinde yazıp çiziyorlar; bunun,
Millî Görüş’le ittifak arayışlarının psikolojik vasatını
oluşturmaya dönük bir girişim olduğu açık.
***
Bu yolda atılan adımların son partisi 28 Şubat soruşturmasının
başlamasından sonra geldi. Mesela eski Milli Güvenlik Kurulu Genel
Sekreteri Tuncer Kılınç şöyle konuştu:
“Allah gani gani rahmet eylesin, Erbakan millici bir liderdi. Onu
doğru anlayamadık, askerler Erbakan’ı doğru anlamadı.” (Yeni Akit,
1 Nisan 2013).
28 Şubat döneminde “Erbakan’a küfür eden general” olarak tanınan
Osman Özbek de geçtiğimiz yıl Milat gazetesine verdiği söyleşide,
“Keşke Milli Görüşü anlasaydık. O günler hiç yaşanmasaydı. Milli
Görüşün emperyalizmle mücadelesini ve dik duruşunu gerçekten çok
önemsiyorum.” dedi (Milat, 23 Mart 2012).
Bu fasıldan en şaşırtıcı çıkış ise Soner Yalçın’ın geçtiğimiz yıl
yayımlanan kitabı üzerinden geldi: Erbakan: Eziyet Edilerek
Yalnızlığa Yükseltilen İnatçı Bir Siyasal Liderin Portresi...
Yaşadığı yıllar boyunca Erbakan’a kan kusturan yayınların sahibi
Soner Yalçın, kitabında Erbakan’ı şöyle tanımlıyordu:
“Erbakan, siyasi hayatı boyunca itilerek, bastırılarak, eziyet
edilerek, arkadan hançerlenerek yalnızlığa yükseltildi. Hiç ‘aman’
dilemedi; inancına ve düşünsel değerlerine tutkuyla bağlı kaldı.
İnadın, sabrın adı oldu.”
Peki, nedendi bu aşk?