Ulufeci gazeteciler kimler?
Abone olSabah Gazetesi yazarlarından Ömer Lütfü Mete, tarihin ışığında geçmişten günümüze hiç eksik olmayan 'ulufeci gazeteci' tipini mercek altına aldı. Yorum sizin...
Sabah Gazetesi yazarlarından Ömer Lütfü Mete, isim vermeden
tipini masaya yatırdı. Mete, geçmişten günümüze hiç eksik olmayan
bu gazeteci tipinin, tipik özelliklerini örnekledi:
Siyaset hayatımızı yozlaştıran çeşitli etken ve unsurların en
çürütücüsü herhalde 'ulufeci gazeteci' taifesi olsa gerektir.
Saltanat düzeninin çöküş demlerindeki 'kazan kaldıran' yeniçerinin
yerini çok partili siyasi hayatta 'darbeci asker' değil, 'kalem
kaldıran' tetikçi almıştır. Darbeci bir sıçramış, iki sıçramış, üç
sıçramıştır ama 'ulufeci gazeteci' sürekli ip atlamış ve
atlamaktadır.
Denebilir ki: Bu taife neden 'en çürütücü' unsur olsun ki? Siyaset
kendi kemirgenleri ile devlet emzikli iş dünyasının pişkin
bencilleri daha azgın ve daha yaygın bir kirletim şebekesi değil
midir? Kanaatimce değil.
Çünkü bunlar 'temiz ahlakın havarileri' olarak ortalıkta
dolaşamamaktadırlar. Oysa 'özgür basın' siyaset mahallesinin 'namus
bekçileri' olarak geçinmeyi çok iyi becermektedir. Zira ellerinde
'geri tepmesi' neredeyse sıfır olan bir silah vardır. 'Kalem
kaldıran' zamane yeniçerisi ateş ettiği zaman kaybedeceği bir şey
yoktur. Aksine bir daha ateş etmesini önlemek isteyen siyasetçiden
koparacağı şeyler çoktur.
Bu taife öncelikle 'eleştiri ahlakı'nı katlederek siyaset
mahallesinde namusun değil, adaletsizliğin ve akçeli pisliğin
dolaylı nöbetçiliğini üstlenirler. Böyle olduğu içindir ki toplumda
artık 'analar erdemli gazeteci doğuramaz' yargısı kökleşir. O kadar
kökleşir ki, siz istediğiniz kadar sırf vicdanınız ve namusunuz
öyle emrettiği için eleştiride bulunacak olsanız bile 'ulufeci
gazeteci' muamelesi görürsünüz:
-Yahu bu adam ne istiyor? Ona ne vermemizi bekliyor? Bir de
başlangıçta iktidara biraz hoşgörülü davranmış, icraatların
derinliğinde ne ölçüde adil ve namuslu bir irade oluşacağını görmek
için mühlet tanımış, hele bazı girişimleri alkışlamış veya en
azından uğradıkları haksız saldırılara karşı çıkmış iseniz işiniz
daha da zordur. Bu sefer iki arada-bir derede kalmış olanlar bile
şüphelenir:
-Allah Allah, ne oldu da bu adam eleştirilerini yoğunlaştırdı?
Neden böyle düşünülür? Gazeteci deyince artık hemen herkesin aklına
'ulufeci' geldiği için eleştirinin namuslu olabileceğine inanan
kalmamış gibidir. Kazara liderin 'Has Bahçe'si hakkında eleştiri mi
yaptınız? Bazı yakınlarınız bile kıskançlığınıza veya başka parti
adına muhalefet yaptığınıza yorabilir, belki 'Has Bahçe'de yer alma
arzusu ile yine bir çeşit 'ulufeci' tavrı sergilemiş
olabileceğinizden dahi kuşkulanabilir.
Mebzul miktarda hakiki 'ulufeci' ile her dakika burun buruna
geldiğiniz için bizzat kendiniz bile 'acaba yanlış anlaşılır, o
taifeden biri gibi algılanır mıyım' diye kaleminizi gerektiğinden
fazla hizaya sokma ihtiyacı bile duyabilirsiniz. Öyle ya da böyle;
siz evcil biri değilsinizdir artık. İstediğiniz kadar temel düstur
olarak kendinizle barışıklığı ve mertliği; temel kaygı olarak da
'Münafık sınıfı'na girmemeyi benimseyin.. Sizi de ballı parmak
emmeye alıştırılmış ulufe şımarıkları gibi görmeyi arzulayanlar,
tam da kaygılandığınız sıfatı yapıştırmaya kalkabilirler: Münafık!
Parti içinde her şey güllük gülistanlık iken siz çomak sokuyorsunuz
ya..
***
Çarpıcı bir 'kıssa'yı tekrar hatırlamak vacip olmuştur:
Peygamberimizin amcazadesi, Hazret-i Ömer ve Hazret-i Ali'nin
dostu, tefsir öncülerinden Abdullah İbn-i Abbas'a birileri -Muaviye
veya Yezid döneminde- gelip fetva sorarlar.
-Efendim bizler zaman zaman hükümdarın, emirlerin, valilerin
meclislerinde bulunuyoruz. Oralarda bazen içimize sinmeyen
icraatlara veya sözlere tanık oluyoruz. Ancak ortam elverişli
olmadığı için itiraz edemiyor, sesimizi çıkaramıyoruz.. Bizim
hükmümüz nedir? Bilge İbn-i Abbas der ki:
-Sizin hükmünüzü bilmem ama Peygamber zamanında böyle yapanlara
'münafık' diyorduk.
***
Bir önceki yazımda yer alan 'Has Bahçe' eleştirisi üzerine 'ol
canip'ten bir dostum pek sitemkar bir soru yöneltti:
-Has Bahçe'de kim PKK'cı? Sanki oradaki birilerini PKK'cı diye
suçlayan benim.. Tırmanan sevgisizliği vurgulamak için 'Has
Bahçe'den bazıları hakkında parti içinde bile öyle bir hava
uyandığını yazan birine 'Kim PKK'cı' diye mi sorulur, 'Kim öyle
suçlamada bulunuyor' diye mi? Dost olduğu için eleştirimin altında
'ulufe' dürtüsü arayamayanlar da muhtemeldir ki ideolojik veya
siyasi şartlanmaya hükmediyorlar..
Kafasının içi kaşınanlar biti kelin perçeminde ararlar.
Yazı: Ömer Lütfü Mete
Kaynak: