Uludere'de gündem yaratacak iddia
Abone olHürriyet gazetesi yazarı Şükrü Küçükşahin, bugünkü köşesinde Uludere olayıyla ilgili ilginç bir iddia ortaya attı
Bu iddiaya göre, Uludere'deki bombalamayı yapan
pilotlara, o günden beri karargah dışına çıkma izni verilmiyor ve
gözetim altında tutuluyorlar.
İşte Şükrü Küçükşahin'in "Devlete göre BDP ile Sinn Fein Farkı" başlıklı dikkat çeken o yazısı...
Önce tam da seleflerinden İlker Başbuğ'un tutuklandığı sırada Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel'in ağzından, PKK'lılara atıfla, "Onlara terörist demek istemiyoruz" sözlerini okuyunca 'ne ilginç bir ironi' diye düşündük.
Beş gün sonra ise Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında, en büyük şiarlarının 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' olduğunu söyledi. Ardından Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın PKK'lılar için "İntihara gönderilen gençlerimiz" ifadesini kullandığını öğrendim.
Her üç isim de Terörle Mücadele Yüksek Kurul üyesi olduğu için
bu yaklaşım mücadeledeki yeni bir konseptin işareti gibiydi.
Yetkili isimlerle yaptığım sohbetler de bunu doğruluyor.
ARTIK ÖLDÜRÜLMÜYORLAR
Sözünü ettiğim yeni konseptin ilk habercilerinin Amanos, Cudi ve Bingöl dağlarındaki operasyonlar olduğu söylendi.
Buralarda belirlenen mağara ve mekanlarda PKK'lı varlığının kesin tespitine rağmen bombalama yoluna gidilmemiş, 'sağ ele geçirilsinler' denmiş.
Gerekçesi de, "PKK istiyor ki her ailede kayıplar olsun. Böylece devlete hınç duyanların sayısı artsın" diye açıklandı.
PKK'nın kökünü kazımaktan artık pek söz edilmiyor; çünkü PKK'ya, terörden beslenen bitmez bir ekonomik güç/organizasyon olarak bakılıyor.
Yeni dönemdeki en büyük gelişme ise "Terörle mücadele birimleri arasındaki bütün 'sürtüşme', 'kavga', 'ayrı görüş', 'farklı uygulama' gibi konularda samimi bir çözüme ulaşılması" diye değerlendiriliyor.
"Kurumlar ve kurum yöneticileri arasında güven tam tesis edildi" deniyor.
İstihbarat saklamaya son verilmesi, birim devirlerini de (GES'in MİT'e devri gibi) içeren istihbarattaki merkezileşme büyük ilerleme olarak görülüyor.
Bunları okuyunca akla ilk gelen, "Yeni yaklaşım insan odaklı ise BDP-KCK operasyonları ne oluyor" sorusuna da yanıt aradım ve şu yanıtı aldım:
"Evet, bunlar söylenip hemen İrlanda örneği veriliyor, Sinn Fein'le görüşmelere atıf yapılıyor. Ama bu iki parti arasında çok büyük farklar var. İlki; Sinn Fein, 'Şu tarih itibariyle terör eylemleri durdurulmuş' dediği an IRA tek bir eylem yapmıyordu. BDP ise tam tersini yapıyor. Sinn Fein dağı kontrol ederdi, BDP ise dağın kontrolünde. Bu da yetmiyor, 'İrademiz yok, bizimle değil gidin dağla görüşün' diyor. Keşke Sinn Fein kadar olsalar."
PİLOTLARLA İLGİLİ BELİRSİZLİK
Uludere'deki bombalama faciasının hangi istihbarat kaynağının hatası olduğu sorularını da sorgulamadım değil; ama 'geçiştirildi' desem yeri. "Bu bombalamadan sivil otoritenin önceden haberi var mıydı?" sorusunun aynı şekilde belirsizliğe bırakılmasını da ilginç bulabiliriz.
Buna rağmen aldığım şu bilgileri paylaşmalıyım: "Birincisi, bombalanan yer sınır ötesinde. (Bu cümle 'neden sağ yakalanmadılar' sorusunun yanıtı olarak da okunmalı.) İkincisi, son dönemde böylesi 350'ye yakın bombalama oldu. Hangi birisi bildirilsin." Konuyla ilgili soruşturma/inceleme süreci devam ettiği için hani bazı konulara açık yanıtlar verilememiş olabilir; ama bana gelen bir başka bilgi var ki teyit edecek bir yetkili bulamadım.
Kaynağımdan ise çok emin olduğum için "Bu nedir" diye sormak isterim.
Soruşturma çerçevesinde bombalamayı yapan pilotlara, o günden beri karargah dışına çıkma izni verilmiyor, sanki gözetim altında tutuluyorlarmış.
AİLELERİN KORKUSU
Ailelerin, 'verilen koordinatları tam tutturdukları için kahraman görülmesi gereken evlatlarının' tek suçlu ilan edilmesinden korktuklarını belirtmeli.