Uluç spor basınını suçladı
Abone olSabah Gazetesi Yazarı Hıncal Uluç, Fenerbahçe'nin Schalke maçında 1 saat içinde gördüğü kartların sorumlusu olarak spor basını ve Türk hakemlerini gösterdi.
Fenerbahçeliler, en başta da Aziz Yıldırım ve onun medyadaki sözcüleri ve etrafındaki tetikçileri, Schalke maçında daha bir saat dolmadan çıkan 2 kırmızı, 3 sarı kartı iyi değerlendirmek zorundadırlar.
Bu kartlar aslında Fenerbahçe'ye değil, Türk hakemlerine çıktı. Bir yandan Yıldırım ve tetikçilerinin, öte yandan Kutsal İttifak medyasının müthiş baskısı ile, Fenerbahçe için adeta yeni bir kural sistemi getiren hakemlerimiz, Fenerbahçeli futbolcularda, faul yapma konusunda müthiş bir pervasızlık, kartlık hareket konusunda da akıllara seza bir umursamazlık yarattılar.. Fenerli futbolcular maçları kendi kuralları içinde oynamaya alıştılar. Ayni şeyi Avrupa'da, Avrupalı hakemlerle yapmaya kalkınca, tokadı yediler.. Ama dedim ya, tokadı yiyenler, aslında Fenerbahçe Cumhuriyetinin özel hakemleri idiler.
Beşiktaş'a 5 kırmızı kart çıkardığı zaman Papila'yı alkışlayanlar içindeydim. Galatasaray'ı kırmızıya boğduğu zaman Ali Aydın'ı yürekten alkışladığım gibi.. Üç büyüklere yönelik kayırmaların sonu gibi gelmişti bana..
Bugün geriye dönüp baktığımda, açık seçik görüyorum ki, amaç, Fener'in önündeki engelleri temizlemekmiş meğer.. (Günaydın bana..) Papila Beşiktaş'ı bitiren o beş kartından sonra bir daha ortada göründü mü?.. Bir daha o kadar kolay kart çıkardı mı?.
En yakın örnek.. Fener'in kendisini aşağılayan Appiah'ına ikinci sarıdan kırmızı çıkarabildi mi?. Daha doğrusu içinden çıkarmak geldi mi?. Özellikle son çeyrek dakikadaki yorumları ile oyunu Antep 18'ine yıkarak, penaltı davetiyesi çıkarmayı mı yeğledi yoksa?.
Galatasaray, Türkiye liglerini domine ederken, Avrupa'da da fırtına gibi esiyor, hem de ne devleri birbiri ardına deviriyordu.
Dördüncü şampiyonluk yılında, UEFA ve Süper Kupalara uzanırken, Avrupa'nın en büyük dört liginin lider takımlarını ikişer ikişer devirmişti, Milan ve Real dahil.. İki İtalyan.. İki İspanyol.. İki İngiliz, İki Alman..
Dandik takımlar değil.. Devler..
Peki son yıllarda içeride başarıdan başarıya (!) koşan Fener'in Avrupa defterindeki bu rezillik ne?..
Schalke 04 kadar kötü bir Avrupa takımı gördünüz mü hiç?.. 9 kişilik Fener, forvetleri arasındaki "Kahraman olma" yarışına kurban gitmese, maçı berabere, hatta galip bitirebilirdi.. Eintracht'tan altı yiyip çıkmıştı Schalke sahaya.. PSV'nin ne menem takım olduğu belli.. Milan da en kötü Milanlardan biri..
Fener gurupta sonuncu.. Böyle giderse UEFA'ya bile devam edemeyecek..
Suçlu..
Suçlu Kutsal İttifak medyasıdır..
Suçlu Fenerli futbolcuları özel kurallara alıştıran Türk hakemleridir.
Papaz her yerde pilav yemiyor.. Her yer Papazın çayırı değil çünkü..
Nuyan Ağabeyin rakipleri..
"HİÇ değilse dergilerinde iki satır ile hatırlasa, ansaydılar" dedi, Nuyan Ağabey..
Nuyan Yiğit .. Gazeteci.. Bu ülkenin en kurt gazetecilerindendi, emekli olana dek.. Şimdi güya eleğini asmış, vaktini Londra, Miami, İstanbul üçgeninde geçiriyor.. Ama gazeteci heyecanını hep yaşıyor.
"Hayrola" dedim..
Sitem ettiği Galatasaray yönetimi.. Başta Özhan Canaydın.. Hani şu olmayan yönetim..
"Galatasaray müzesine git.. Kupalar, şiltler, madalyalarla doludur.. Bu müzeyi zenginleştiren iki şampiyon bu yıl, yüzüncü yıl içinde öldüler.. Kimsenin ruhu duymadı" dedi..
"Biri sınıf arkadaşım ve rakibim Aydın Kent " dedi..
Kürekçi Aydın..
O zamanlar, Fener-Galatasaray sporun hemen her dalında, rekabetin en güzel, en anlamlısını ederlerdi. Sporun güzel günleriydi, onlar.. Ben Ankara'dan gelirdim, Türkiye Kürek Şampiyonasını izlemeye.. 8 Tek, yani küreğin baş yarışı, OxfordCambdrigde gibi olurdu..
Aydın Kent, Galatasaray 8 Tekinde çekerdi, Fener 8 Tekindeki Nuyan'a rakip..
Öteki Petro Fanaryotis .. 9 yıl üstüste Tek Çifte Şampiyonluğunu kimselere bırakmayan büyük şampiyon.. Tornacı ustası.. İstanbul Rumlarının ülkeyi terketmek zorunda kaldığı acıklı yıllarda Atina'ya taşınmış, orada da yapamayıp Almanya'ya göçmüş koca şampiyon.. 1951'de Türk milli takımı ile Almanya'ya gitmiş.. Binersin uçağa, 3 saat.. O zaman öyle değil.. Önce Ankara Vapuru ile 2 günde Napoli.. Ordan trenle bir günde Almanya..
Tek çifte sprintte Petro Türkiye'ye altın madalyayı getirmiş.. Öylesi bir şampiyon işte..
"Nur içinde yatsınlar" dedi, Nuyan Ağabey.. "Rakibimdiler, ama büyük sporculardı.." Kürek Federasyonu Başkanı Remzi Tan da, Galatasaraylı iken üstelik, Galatasaray kürekçilerini anan, anıları önünde eğilen, onları Galatasaraylılara hatırlatmaya çalışan kişi, bir Fenerbahçeli..
Canaydın ve etrafındaki kalabalık boşluğa bu ayıp bile yeter ya..
Atalay'ın Basın Bürosu..
GENÇLİK ve Spor Genel Müdür Vekili Mehmet Atalay kardeşimden bir ricam var.
Lütfen "Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Basın Bürosu adına tarafıma yollanan 21.10. 2005 tarih ve 26 sayılı yazı"yı istetsin, okusun ve bu görüşlere katılıp katılmadığını, bu garip ve şaşkın büro tarafından değil, bana doğrudan bildirsin..
AKP iktidarının başı Recep Tayyip Erdoğan'ın basına tavrından cesaretlenmiş gibi görünen, ama nedense yazdıkları yazının altına ad yazma ve imza koyma yüreğinden mahrum olanlar, Mehmet Atalay adına, bir utanmazlık ve küstahlık belgesinin sahibi oldular.
Şu ifadeye bakar mısınız?..
"Şayet tarafımıza karşı beslediğiniz ve nereden kaynaklandığını anlayamadığımız kin ve nefretiniz.."
Adını yazamayan korkak!.. Sen kim oluyorsun ki, ben sana kin ve nefret duyayım.. Haddini bil emir kulu..
"Tarafımıza.." derken, kendini değil de, patronunu kast ediyor ve onun adına, Padişah üslubu ile "tarafımıza" diye yazıyorsan eğer, o zaman dalkavukluk boyutlarını aşıyor, tetikçilik yapıyorsun demektir..
Bir gazetecinin bir kurumu, makamı eleştirmesi için, ille de orayı dolduran kişiden nefret mi etmesi, kin duyması mı gerekir..
Hem de bir kurumun basın bürosunda görevli olmaları dolayısı ile birazcık basın mürekkebi yalamış olması gereken birisi, böylesi zavallı bir utanç düşüncesine nasıl katılabilir?..
Türk sporu kimlere kalıyor, bakar mısınız?..
Hıncal ULUÇ