Uluç, Hürriyet'e köpürdü
Abone olHürriyet Gazetesi'nin "Oğlunu kapkaça kurban veren baba 'yılın öğretmeni.." başlıklı haberi Hıncal Uluç'un kafasını bozdu. Uluç, bu haberden dolayı köpürdü...
Hıncal Uluç, başlıklı yazısında Hürriyet Gazetesi'ne kızdı...
Hürriyet'in başlığını görünce tepem attı.. "Oğlunu kapkaça kurban veren baba 'yılın öğretmeni.."
Yani bu kadar da duygusallık olur mu?.. Öğretmenlik dünyanın en kutsal mesleği.. Yılın hocasını seçerken, mesleki kutsallık içinde kalınması gerekmez mi?. Oğlu öldü diye birini seçmek, binlerce öğretmene haksızlık değil mi?.
Delikanlının kapkaç sırasında ölmesine hepimiz üzüldük, ama bu başka iş.. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'nün "Yılın Öğretmeni" için kıstasları başka olmalı değil mi?.. Sayfayı çevirmeye hazırlanırken, şeytan dürttü sanki.. "Habere bir göz atayım" dedim içimden ve baktım.. İyi ki bakmışım.. Haberi okuyunca görüyorsunuz ki, Milli Eğitim Müdürlüğü gerçekten harika bir seçim yapmış.. Bundan iyisi olamazdı..
Çünkü gerekçe, Hürriyet'in başlığındaki yanlış ve yanıltıcı ifade değil.. Muzaffer Canıdemir öğretmen, bütün Türkiye'ye müthiş bir insanlık dersi verdiği ve de etkili olduğu için "Yılın Öğretmeni" seçilmiş.. O kadar büyük ve canlı bir acı içinde iken "Oğlunun organlarını bağışladığı ve tüm yurtta organ bağışına vesile olduğu için.." diye açıklıyor, Milli Eğitim Müdürlüğü gerekçeyi ve Hürriyet olayı nasıl saptırıyor ve küçültüyor.. Başlığa bakıp okumaktan vazgeçsek ne olacak?..
Haber Sabah'ta ertesi gün yer aldı..
Başlık "Acılı baba 'yılın öğretmeni' seçildi." Alt başlık "Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, kapkaççılar tarafından trenden atılarak öldürülen Ahmet Hakan Canıdemir'in ilköğretim müfettişi olan babasını yılın öğretmeni seçti." Ayni haber, ayni yanlış, ayni sapma içinde, bu defa "Acılı Adana" kıvamında veriliyor. Veriliyor da, başlıkta gerçek gene yok.. Canıdemir Hoca'nın büyük insanlık dersi yok.. Arabesk duygusallık manşete taşınmış.. Başlığa bakan haberi okumasa, gerçeği öğrenemeyecek, hatta benim ilk tepkim gibi, Milli Eğitim Müdürlüğü'ne giydirecek.. Sabah ve Hürriyet bu ülkenin en büyük, en iddialı, en itibarlı iki gazetesi.. Bunu onlar yaparsa, gerisi ne yapmaz?..
Başlık gazetenin en önemli unsurudur. Başlık atmak bir sanattır.. Gazetecilik yeteneği gerektirir. Zekâ gerektirir. Pazarlama bilgisi ve duyusu gerektirir. Başlık gazetenin onuru, namusudur.
Peki günümüzde başlık atanlar bunları biliyor mu?. Bir başlığı bir haberin tepesine yerleştirirken ne kadar büyük sorumluluk aldıklarının farkındalar mı?..
Hayır.. M. Ali Ağabey'in (Kışlalı) tek sütun bir spor haberi başlığı için bizi saatlerce, abartmıyorum saatlerce "Olmamış, bir daha" diye uğraştırdığı günler geride kaldı..
İç sayfaları geçin.. Birinci sayfanın tepesine "Ölüm Stadı" gibi amacını çok aşan bir başlık, o an akla geliverdiği için yerleştirilebiliyor..
Yeni bir moda çıktı şimdi.. Fatih Çekirge'nin Star'ı başarı ile yapardı, çünkü hepsi zekice şeylerdi, mizah ile çarpıcılığı bir arada getiriyordu. Şimdi herkes yapmaya kalkıyor ve ortaya bir saçmalıklar zinciri çıkıyor.. Kelimeleri bozarak ve farklı renkler kullanarak espri (!) yaratmak sözüm ona.. Cılkı çıktı.. Artık güldürmüyor, öfkelendiriyor.. Bir de klişe başlıklar var.. Birisi mi sakat.. "Falanca şoku.." Galatasaray'da adını benim bilmediğim bir yedek bile olmayan oyuncunun haberini, Sabah böyle verdi.. Şokta olan Galatasaray mı, benim spor sayfam mı, anlayın artık..
Biri ötekini mi yenmiş.. "Falanca filancaya şans tanımadı.." Yahu niye tanısın?.. Sporda şans tanımak diye bir şey mi var?.. Şike mi yapıyor bunlar!..
Gazetelerin Adamları, yani okur adına gazeteyi değerlendiren Üstadlar, yani Ombudsmanlar, okurun başvurmasına gerek kalmadan bu "Başlık" konusuna el atmalılar..
Çünkü "Başlık" gazetenin kimliği, kişiliği, gururu, onuru, namusudur. En akıllı, en usta, en yetenekli adamı tarafından atılması gerekir. Çoluk çocuğun eline bırakılmaz, rasgele, baştan savma yazılmaz ve denetlenmeden gazeteye konmaz.. Başlığın yazıyı taşıması, yazıya dikkati çekmesi, yazıyı okutması gerekir.
Yani öyle olması lazım gelir de.. Unuttuk artık.. Çöpe gitmesi gereken yanlış, aceleye gelmiş, şişirme, baştan savma laflarla dolu gazetelerin tepeleri.. Ya da "Hevesli" mastürbasyonlarıyla..
Ayıp!..
......
Ayrıca.. Hem Sabah hem Hürriyet tırnak açıp 'yılın öğretmeni' diye yazmış.. İkisi de hatalı.. Doğrusu 'Yılın Öğretmeni' olmalıydı.. Büyük harflerle..
YAZI:Hıncal ULUÇ