Uluç, haklı olanı yazdı!
Abone olSabah Gazetesi'nde futbol polemik konusu oldu. Yılmaz Özdil ve Emre Aköz Anelka için tartışmaya başladı. Hıncal Uluç da tartışmada kimin haklı olduğunu yazdı.
Hıncal Uluç, yazısında Sabah Gazetesi'nde yaşanan Fenerbahçeli
Anelka polemiğine son vermeyi istedi.
(Bu aslında geçen haftanın yazısı idi. Spor günlerime sevgili
dostlarım Mudo ve Kiğılı yarımşar sayfadan sahip çıkınca, akan
sular duruyor, yazılar artıyor.. Bu artmasın istedim. Bu hafta da
listeye koydum..)
Yılmaz Özdil'in Star'da gazeteciliğine bayılırdım. Spor yazılarına
da.. Sabah gurubuna geldiğinde en mutlu insanlardan biriydim.
Bunları ona da anlattım.. Yüz yüze.. "Hoş geldin" derken..
Sabahspor'da yazmasını çok istedim.. Yazmamakta inat etti. Sonra
atv ana haber'in başına geçti.. Reyting uğruna ülkenin en saygın
haber bülteni ve en saygın haber sunucusunu ucuzlatan bültenler
hazırlıyordu. Elektronik posta adresime yağan protestolara, hemen
her TV yazarından gelen ağır eleştiriler eklendi. Ama Yılmaz dozu
giderek artırarak devam etti. Sonunda atv ana haberlerini
izlemekten vazgeçtim..
Bu arada, Sabahspor'da yazıları başladı.. Enfesti.. Değişik
konuları değişik yazıyordu. Keyifle, ilgiyle, merakla okumaya
başladım ben de..
Emre Aköz, Yılmaz'ın Anelka yazısına karşı çıktı.. Yılmaz, önemli
olanın futbolcu ve yetenek olduğunu anlatıyordu. Emre ise, sistem
ve taktik yanlısı idi. Oysa sistem ve taktik denen şeyin tek amacı
vardı. Eldeki futbolcunun topu rakip kaleye en kolay sokmasını
sağlamak..
Futbol gol oyunu idi, işin özünde.. Son zamanlarda iyice yozlaşan
ve seyirci kaçıran "Gol yememe" değil.
Sistem, taktik, her ne ise, sonuçta hepsi, birisinin Anelka'ya gol
pası vermesi, onun da topu kaleye atması için değil miydi?.
Emre, Yılmaz'a karşı çıkarken, bir de hataya düştü..
"Fatih Terim, Brezilyalı Felipe'den defansa yardım etmesini
istediğinde ne olduğunu gördük. Orta yuvarlakta süper çalımlar
atan, ama bu beceresi hiçbir tehlike yaratmayan bir oyuncu çıktı
ortaya.." dedi Emre..
Oysa durum tam tersi idi. En iyi ben bilirim. Saatlerce konuştuk
Fatih Hoca ile.. Felipe'nin yeteneklerini ortaya koyduk.
Felipe tembeldi. Orta yuvarlakta oynamayı seçen oydu. Orada sıkı
markaj yoktu. Bilemedin bir kişi çıkıyordu karşına.. Felipe çalımı
atıp topu gönderiyor, sonra eli belinde oyunu seyrediyordu. Terim
"Verdiğin pası takip et. İleri çık.. Yeniden top al, kullan"
diyordu.. Felipe'nin koşmaya niyeti yoktu. Fatih o zaman başka
teklifte bulundu. "Orta yuvarlakta değil, 18 yayı üzerinde at o
çalımları o zaman.. Rakibini geçince kendini gol pozisyonunda
bulursun. İlerde oyna.." Felipe onu da kabul etmedi. Orta
yuvarlağın rahat genişliği ve üzerine gelen esas görevi defans
olmayan adamı çalımlama kolaylığı nerdeydi, rakip savunmanın en
yoğunlaştığı, tepesine dev stoperlerin dikildiği 18 nerde.. Ora
zordu. Felipe zora gelmiyordu..
Fatih Hoca, bağrına taş bastı ve Felipe'yi gönderdi.. Takım değil,
sadece kendi keyfi için oynayan bir yeteneğe, ne kadar büyük olursa
olsun, ihtiyacı yoktu, çünkü..
YAZI:Hıncal ULUÇ