Uluç haklı mı çıktı?
Abone olHıncal Uluç günler önce Aziz Yıldırım'ın istifasının taktik bir oyun olduğunu iddia etmişti.
Sabah yazarı Hıncal Uluç yine Aziz Yıldırım'a yüklendi. Görevi
bıraktığını açıklayan Yıldırım'ın bu kararına o günlerde
inanmadığını Uluç haklı çıktığı görüşünde. Yazar Ali Şen ile
görüşen Yıldırım'ın arasındaki düşmanlığın bitmesini de yazısıyla
anlamlı buldu.
Yazı: Hıncal Uluç
Kaynak:
-Aslında "dönüş" lafına itirazım var.. Adam gitmedi ki, dönsün.. O
istifasını açıkladıktan beş dakika sonra, ben yazımı yazdım..
"Palavra.. Eleştiriler yoğunlaşmaya başladı. Bunları durdurma
taktiği.. Dönecek.."
Aynen de öyle oldu.. Kaçan çantada keklik iki kupanın ardından en
Aziz kalemler bile eleştiriye başlayınca, Aziz Yıldırım dehası
çözümü buldu..
(Ya da o sabah birlikte kahvaltı ettikleri Ertuğrul Özkök mü yol
gösterdi bilmem..)
Taktik cuk diye oturdu..
O eleştiren adamlar bir anda televizyonlara koşup "Büyük başkan
bizi bırakma" ağıtları dökmeye başladılar.. Hürriyet Aziz
Yıldırım'ın ne kadar büyük adam olduğunu birinci sayfa
sürmanşetinden girdi. Ötekiler de ondan aşağı kalmadılar..
Güya "müstafi" Aziz Yıldırım Avrupa'dan kulübü fiilen yönetmeye
devam ederken, gösteriler, bildiriler, hatta açlık grevleri
başladı..
Bunların hepsi hazırlanan senaryonun parçalarıydı tabii..
"2001'deki gibi olmayacak, bu defa dönmeyeceğim" demişti başkan..
Ne diyebilirdi ki zaten.. "Ben 2001'de tükürdüğümü yaladım, gene
yalarım" diyecek hali yoktu ya.. O gereği gibi konuşacaktı ama,
camia öyle isteyecek, öyle baskı yapacaktı ki.. Aziz kalemler
kulübü Aziz Yıldırım'dan başka kurtaracak kişinin olmadığını,
koskoca Fenerbahçe'de Aziz Yıldırım'ın yerini dolduracak başka tek
kişinin bulunmadığını öylesine anlatacaklardı ki, istifasına (!)
sebeb olan koşullar aynen dururken, Aziz Yıldırım büyük bir
fedakârlık yapacak ve Fenerbahçe başkanlığını, lütfen, tenezzülen
bir defa daha kabul buyurmak zorunda kalacaktı..
Aziz Yıldırım, çok kesin bir dille açıkladığı ayrılma kararından
dönme işaretini "Müstafi Başkan" olarak katıldığı Yönetim Kurulu
toplantısı ardından (İstifa eden adamın orda işi ne diye soran da
çıkmadı) salı günü verdi ve "düşünürüz" dedi.. Bunun ne anlama
geldiği açık..
"Az daha yalvarın, az daha ağlayın ki, ortam daha iyi oluşsun."
Oysa gerçek niyeti Ali Şen çok net açıkladı..
"Aziz Yıldırım kongrede adaydır."
Ne zaman dedi?..
Aziz Yıldırım'la 8 yıl sonra barışıp yemek yedikten sonra..
Ali Şen'in palavrası boldur. Kendisine paye çıkarmayı pek sever..
Havasına bakılırsa "Aziz Yıldırım'ı ben ikna ettim" diyor.. Aziz
Yıldırım'ın üzerinde bir yere koyuyor kendisini.. "Fenerbahçe'nin
duayeni benim" havalarında.. Hatta daha ötesinde..
"Ben onu Özhan Canaydın ve Yıldırım Demirören'le buluşturur,
barıştırırım.."
Adam sadece Aziz Yıldırım'ın değil, tüm kulüplerin, Türk futbolunun
manevi babası rolünde, kendi kendine gelin güvey..
Ama onun yanında Aziz Yıldırım'ın süt dökmüş kedi gibi, laf
eveleyip gevelemesi ilginç..
Bu ikisi, Fenerbahçe'ye sahiplenme yolunda büyük düşmanlar değil
miydiler?.
Fenerbahçe patronluğu Ankara'da birtakım kapıları onlara açıyor
diye açıktan kapışmamışlar mıydı?.. Türkiye'ye ithal edilecek Rus
mallarının, özellikle savaş araç ve gereçlerinin temsilciliklerini
kapma savaşı onları fena halde düşman yapmamış mıydı?.
Aziz Yıldırım, Ali Şen'den nefret etmiyor, adını dahi duymak
istemiyor muydu?.
Ali Şen, yerli yersiz her fırsatta "Aziz Yıldırım'ı sevmem" diye
bas bas bağırmıyor muydu?..
Şimdi Aziz Yıldırım gibi bir kişilik, Ali Şen'in himayesine nasıl
giriyor, onun desteğine neden muhtaç oluyordu dersiniz?.
Çünkü 2001'den sonra, 2006 dönüşünü kabul ettirmek biraz zor. Rıza
ve desteğini almazsa, Ali Şen onu bu defa fena halde
hırpalayabilir..
Baş üstünde baş tanımayan, kendisini her şeyin üstünde gören Aziz
Yıldırım'ın Ali Şen'i yanına alıp "Başkanım, başkanım" diye medyaya
sunmasının sebebi işte bu..
Tabii eğer bilmediğimiz bazı ticari anlaşmalar da işin içinde
değilse..