Uluç editörlerine ateş püskürdü

Abone ol

Sabah'ta ve kendi köşesinde düzeltilmeyen hatalar Hıncal Uluç'u kızdırdı. " Editör gazetenin namusu gazetenin onurudur" diyen Uluç'un editörlere uyarısı var.

Sabah yazarı Hıncal Uluç son zamanlarda tashih edilmeyen yazılardan dolayı çıkan yazım yanlışlarına dikkat çekti. Uluç editörlerin hata yapma şahsı olmadığını söyleyerek uyarılarda bulundu. İşte Uluç'un yazısı: -Yazdım.. Yazmaya devam edeceğim.. Günümüzde editörlük, gazeteciliğin en önemli dalıdır. Gazetenin mükemmelliği, kusursuzluğu onların görev anlayışlarına bağlıdır. Editör, gazetenin namusu, onurudur, bir bakıma.. Biz köşe yazarları dahil, hepimizin güvencesidir. Zor meslektir, kutsal meslektir, kalleş meslektir. Hata affetmez.. Benim mesleğim affeder. Ben yazarım.. Yanlış da yaparım. Yazım editörün önüne gider.. Yanlışı fark etmek, düzeltmek, saçmalamışsam hatta açıp uyarmak onun görevidir. Salı günü, iki editörlü bir sayfadaki tek haberde dört yanlış olduğunu yazdım.. Bülent hemen aradı. Ağlamaklı.. "Ben gündüz editörü idim o sayfanın. Gece değişen haberle ilgim yoktu" diye.. İlgin olmayan şeyin üzerinde imzan olmayacak. Kural bu.. Gazeteci imzası, onun kişiliği, kimliği, varlık sebebidir. Olur olmaz yerlere yazılmaz. Yazılırsa böyle oluyor işte. O yazının çıktığı gün, üçüncü sayfanın tepesindeki gazete logosunun altında, "Pazartesi, 28 Kasım" yazıyordu. Hemen yanında da "Editör Murat Tunalı" imzası.. Ne var ki, o gün 29 Kasım salıydı. Dalgınlık.. Unutkanlık.. Olmaz.. Editörlükte dalgınlık yok.. Unutkanlık yok.. Atlama yok.. Çıkan gazeteyi geri döndüremezsiniz.. Bunları niye yazıyorum?. Bu gazete mükemmel olsun diye.. Eleştirilerim yüzünden editör arkadaşlar benden nefret edecekler belki.. Etsinler.. Ama her gün bu köşeye heyecanla bakacaklar, adları var mı diye.. Olmasın diye de, olağanüstü bir özenle taşıyacaklar sorumluluklarını artık, bunu biliyorum. Gördüğüm hataları yazmaya devam edeceğim.. Benim yazılarımdaki hataların iki sorumlusu var. İlki düzeltmenim Yasemin.. İkincisi Editörüm Fikret.. Bir yazar olarak yazımı bu ikisine emanet ediyorum.. Yani yazar namusumu.. Terzi söküğünü dikemez. Yazan, yazısını düzeltemez. Gördüğünü değil, aklında olanı okur da ondan.. Onun için ikinci, üçüncü okuyucular gerekir. Benim yazılarımı Öncü'de Ahmed Arif okurken hiç yanlışım olmazdı. Ahmed Arif elinde demir cetvelle dalardı servise, çökerdi tepeme.. "Bu nasıl Türkçe ulan" diye.. Şimdi düzeltmen yok.. Onun işini de editör yüklendi. Bu yüzden zor, meslektir, kalleş meslektir editörlük.. Bazen en iyi niyetler yanlışa götürür insanı.. Geçen gün "Herkül Milas" yazmıştım. Fikret, bir ikinci "l" eklemiş soyadına.. Millas yapmış. Haklı.. Dünya onu bu imza ile tanıyor. Oysa ben Yunanlı yazar Herkül Millas'ı değil, 1960'larda Türk milli forması ile koşan atlet Herkül Milas'ı anlatıyordum.. Yunanistan'a göçmeden, adına bir "l" eklemeden önceki Herkül'ü.. Bunu niye anlattım.. Kusursuz gazete çıkarmak mümkün değil. Dünyada böyle gazete yok.. Benim amacım, hataları en aza indirmek..

Günün Önemli Haberleri