Ultraslan’dan çok sert açıklama
Abone olGalatasaray taraftar grubu Ultraslan, şike davasında mahkeme yeniden yargılama kararına sert tepki gösterdi. <br/>13. Ağır Ceza Mahkemesi’ni...
Galatasaray taraftar grubu Ultraslan, şike davasında mahkeme
yeniden yargılama kararına sert tepki gösterdi.
13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin şike davası ile ilgili olarak ‘infazın
durdurulması ve yeniden yargılama’ kararı üzerine Ultraslan bir
açıklama yaptı. Ultraslan’ın mahkeme kararına ilişkin yaptığı
açıklama şu şekilde:
“Tüm siyasetçilerin ve bazı medya mensuplarının gördüğü ve adları
gibi gerçek olduğunu bilmesine rağmen sulandırarak aklamaya
çalıştığı 3 Temmuz süreci, dün 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından
verilen karar ile bambaşka bir sürece girmiştir.
3 yıldır kendilerine kim tarafından olduğuna henüz tam karar
veremedikleri odaklar tarafından kumpas kurulduğu yalanlarıyla
ağlayanlara, bu iddialarının yersiz olduğu karar metninde
belirtilmiştir. Ayrıca duruşma tutanaklarında tahrifat yapıldığı ve
sahte deliller oluşturulduğu iddiası da bu kararla çöpe gitmiş;
şikenin belgesi olan ve zanlılar tarafından da reddedilmeyen
deliller suçun sabit olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
Hukuksal boyutu hakkında sayfalarca yazılar yazılabilecek bu
süreçte, yeniden yargılanma sebebinin kanunda yapılan bir
değişiklik olması oldukça tartışmalıdır.
Yargıtay’ın birçok kararında yer alan ‘Ceza yargılaması sırasında
yasada değişiklik olduğunda yeni yasa hemen uygulanır; ancak bu
durum, önceki yasanın yürürlükte bulunduğu dönemde, o yasaya uygun
biçimde yapılmış işlemlerin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı
gibi yenilenmesini de gerektirmez’ ifadesi de bu yeniden yargılama
kararı üzerindeki şaibeyi artırmaktadır.
Bu kararın hukuki değerlendirmesi eğer hala kaldıysa vicdanlı
hukukçular tarafından yapılmalı ve halk tüm manipülasyonlara karşı
aydınlatılmalıdır. Ancak telafisi mümkün olmayan hasarlar
doğurmasından endişe ederek infaz kararını durduran 13. Ağır Ceza
Mahkemesi’nin; bu karardan emsal alacak birçok ‘suçlunun da’ toplum
vicdanında ve yapısında bırakacağı hasarı hesap etmemiş olması
düşünülemez.
Özellikle kararın verildiği günden bu yana bu konuda çıkan haberler
tüm kamuoyu gibi bizler tarafından da kaygıyla takip
edilmektedir.
"BAŞŞİKECİ VE YALI ÇOCUĞU"
Tüm bu hukuksal meselelerin dışında toplum ile yıllardır adeta alay
eden Başşikeci ve ekibi, kararla birlikte meşhur kıvırmalarına bir
yenisini daha ekledi. Bu zat, daha birkaç ay önce ‘Ben Aziz
Yıldırım olarak, bu hukuka aykırı karara saygı duymuyorum ve bu
siyasi kararı tanımıyorum’ sözlerine imza atmıştı.
Başta ‘yalı çocuğu’ olmak üzere camia olarak işlerine yarayacak her
siyasi ve idari organa ‘biz sizdeniz’ mesajı verenler, aslında hem
yargıyı hem siyaseti kendi çıkarlarına alet ettiklerini
sitelerinden yayınladıkları teşekkürlerle gösterdiler.
Tam da bu noktada sürecin başından itibaren adaletin garantisi
olmaları gerekirken, suçluların aklayıcısı rolünü üstlenen
istisnasız tüm siyasiler de şapkalarını önüne koyup
düşünmelidir.
Haklının değil, sesi çok çıkanın yanında olarak idealist değil,
popülist olduğunu gösteren tüm siyasiler, toplum vicdanında ve kamu
huzurunda affedilmeyecek ve unutulmayacaktır!
Son olarak bırakın kalemlerini, aldıkları nefesi dahi
kiralayabilecek kadar acizleşen medya organlarının tutumu da Türk
basınının düştüğü içler acısı hali resmetmektedir. Süreci halk
gözünde itibarsızlaştırmak için atmadığı takla kalmayan sözde basın
mensupları, yukarıda saydığımız tüm gerçeklere gözlerini kapatmış
ve satılık kalemlerini şikeyi aklamak ve süreci sulandırmak üzere
oynatmışlardır. Klasörlerce delilin hukuksuz olduğu yalanıyla
şikeyi yok sayanların; yabancı bir federasyon başkanının sahte bir
şike teklifini kabul etmesini günlerdir ‘Dünya’da Şike Skandalı’
manşetleri ile duyurması, gündemin nasıl tıynetsiz bir medya güruhu
tarafından yönlendirildiğinin açık ama acınası bir kanıtı
niteliğindedir.
3 Temmuz şike skandalını gerçeklikten uzak bir biçimde aklamaya
çalışan herkes er ya da geç adalet karşısında cezasını alacak ve
Türk sporu bu sefillerden ilelebet temizlenecektir.
Bilinmelidir ki; ‘fikri hür, vicdanı hür’ Galatasaraylılar olarak
adalet arayışımız; kimseye yancı olmadan, kimseden medet ummadan,
kayrılmayı değil, adaleti talep ederek, haksızlığa ve susan dilsiz
şeytanlara isyan ederek, Galatasaray kültürüne yakışır biçimde
sonuna dek devam edecektir.”
(İHA)