Ülseri beslenmeyle tedavi edin
Abone olÖzellikle sarımsak tüketimi ülser tedavisi için etkili olurken, sigara ve stresten de uzak durulması gerekiyor.
Mide kanserine ve ülsere yol açan Helicobacter Pylori’nin (H.
Pylori) midede tutunup yara açmaması için bu mikroorganizmayı
etkisini azaltıcı özelliği bulunan meyve sebze ağırlıklı
beslenilmesi öneriliyor. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hayri Coşkun, “H.
Pylori enfeksiyonu gelişmiş ülkelerde yüzde 40, gelişmekte olan
ülkelerde ise yüzde 80 oranındadır” dedi. Doç. Dr. Hayri Coşkun,
yapılan araştırmalara göre gastrit, ülser ve mide kanserine yol
açan en önemli etkenler arasında Helicobacter Pylori’nin (H.
Pylori) geldiğini kaydetti. Gerçekte ülser ve kansere bu
mikroorganizma tarafından üretilen “cytotoxin” adlı toksik maddenin
neden olduğunu vurgulayan Coşkun, yurtdışında mikroorganizma ve
üretilen madde konusunda geniş çapta araştırmalar yürütüldüğünü
bildirdi. Coşkun, “H. Pylori”nin asıl bulaşma kaynağının
bilinmediğini, ancak midenin, bu mikroorganizma için bir yaşam
alanı olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Çok sayıda kişinin
midesinde bulunuyor. Ancak mideye hangi yollarla ve nasıl girdiği
bilinmiyor. Zaten araştırmalar da genellikle bu yönde yapılıyor.
Doğuştan olmayan bu mikroorganizma, daha sonra mideye bir şekilde
yerleşiyor ve tutunuyor. ‘H. Pylori’ enfeksiyonu, gelişmiş
ülkelerde yüzde 40, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 80
oranındadır. Yani bir mikroorganizmanın yol açtığı gastrit, ülser
ve mide kanseri sayısı çok fazla.” Bu tür hastalıkların başlıca
nedeni olarak bilinen “H. Pylori”den korunmak için bazı noktalara
dikkat edilmesi gerektiğini dile getiren Hayri Coşkun, öncelikle bu
mikroorganizmanın köpek, kedi, koyun, fare, sığır ve domuzlarda
bulunduğunun bilinmesi gerektiğini kaydetti. KUYU SUYU RİSKLİ Kuyu
suyu tüketen insanlarda da “H. Pylori” enfeksiyonu tespit
edildiğini ifade eden Coşkun, şöyle devam etti: “Dışkının bulaşması
ihtimaline karşı kuyu suyu tüketilmemelidir. Bu durumda suyun
hijyeni büyük önem taşıyor. Açıkta satılan gıdaların alınmaması,
çiğ süt ve ürünlerinin tüketilmemesi, H. Pylori’nin bulaşma riskini
ciddi oranda düşürüyor. Kirli sularla yıkanmış meyve ve sebzelerle
de enfeksiyon riski artmaktadır.” Doç. Dr. Coşkun, insan sütündeki
antimikrobiyal aktiviteye sahip K- casein’in, “H. Pylori”nin mide
mukozasına yapışmasını ve enfeksiyonun oluşmasını önlediğini
vurgulayarak, bu nedenle bebeklerin anne sütüyle beslenmesinin,
hayatın erken dönemlerinde “H Pylori”den korunmalarını sağladığını
bildirdi. Son yıllarda tüketimi giderek yaygınlaşan probiyotik süt
ürünlerinin de “H. Pylori”nin gelişmesini engellediğini ve midede
hücrelerine tutunmasını önlediğini anlatan Coşkun, “Bu durumda
beslenme büyük önem taşıyor. “H. Pylori”nin etkilerini en aza
indiren polifenoller meyve-sebzede bulunuyor. Bu nedenle yaşamın
her döneminde meyve ve sebze tüketilmelidir. Sık aralıklarla yoğurt
da yenilmelidir” dedi. Yine vücut direncinin güçlü olması için
düzenli beslenmeye gereken özenin gösterilmesi gerektiğini
vurgulayan Coşkun, “H. Pylori’den dolayı ortaya çıkacak olası ülser
ve mide kanseri, sarımsak tüketimi ile önlenebilir. Bunların yanı
sıra diğer hastalıklara da neden olan sigara ve stresten de uzak
durulması gerekir” diye konuştu.