Ülkücüler'den Erdoğan'a protesto
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, 724. Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Söğüt Şenliği'ne katıldı. Bir grup ülkücü Başbakan Erdoğan'ı attıkları sloganlarla protesto etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti olarak, bütün
vatandaşlar ve kurumların, yek vücut olarak hukukun, adaletin,
kardeşliğin sesini yükseltmesi gereken bir dönemden geçtiğini
belirterek, ''Bizim kardeşliğimiz hukuki temeli zayıf, söylemler,
retorikten ibaret bir kardeşlik değildir. Biz, asırlardan beri
kardeşiz ve ebediyen kardeş kalacağız'' dedi. Öte yandan, konuşma
sırasında, ''Kürt sorunu değil, Tayyip sorunu var'' pankartı açan
ve Bozkurt işareti yapan bir grup, Başbakan Erdoğan'a tepki
gösterdi. 724. Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Söğüt Şenlikleri'nde,
şenlik yürüyüşü ve Ertuğrul Gazi türbesinde dua edilmesinin
ardından Başbakan Erdoğan, bakanlar, milletvekilleri, siyasi parti
temsilcileri ve vatandaşlar, tören alanına geldi. Başbakan Erdoğan,
buradaki saygı duruşu yapılması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının
ardından vatandaşlara hitap etti. Konuşmasına, ''Birliğimiz,
beraberliğimiz, sevdamız, aşkımız ilanihaye devam etsin ve
gölgelenmesin'' temennisiyle başlayan Erdoğan, 724 yıl aradan sonra
her şeyin başladığı yer olan Söğüt'te hatıraların tazelendiğini
söyledi. Erdoğan, ''Sadece geçmişi anmakla yetinmiyor, kardeşlik
ruhunu bugün de dipdiri koruyan bir millet olmanın bahtiyarlığını
yaşıyoruz'' dedi. Türk milletinin 3 kıtayı kanatları altına alarak,
sayısız kavim ve ülkeyi şefkatle ve sevgiyle kuşatan bir millet
olduğunu ifade eden Erdoğan, Türk milletinin, dün olduğu gibi bugün
de tarihi yadigarın, mukaddes emanetlerin sahibi, bekçisi ve
emanetçisi olduğunu söyledi. Erdoğan, yeryüzünün merkezi
coğrafyasında yüzyıllar boyu olduğu gibi bugün de onurla, izzetle
yaşanılıyorsa, bunun ecdada, onların ellerinde yoğrulan ruh köküne
ve manevi genlere borçlu olunduğunu dile getirdi. ''HİÇBİR ZAMAN
KAVMİYET DAVASI AYAĞIMIZA ZİNCİR OLMADI'' Başbakan Erdoğan,
sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ecdadımızı rahmetle, minnetle anarken,
bugün derin bir tarihi muhasebeye de mecburuz. Bizim
medeniyetimizin mayası, aşktır, ilimdir, irfandır. Biz, insanın
tabiatını parçalayan, evrenle irtibatını koparan, mutsuzlaştıran,
köksüzleştiren, insanı insana düşman eden, kardeşi kardeşe düşüren
bir felsefenin değil, insanı yaratılmışların en şereflisi bilen,
yaratılanı yaratandan ötürü seven, yüksek bir medeniyetin
varisleriyiz. Bugün, bir mübarek ruh, bir asil ideal olarak
üzerimizde yükselen ecdadımızın manevi şahsını temsil etme, yaşama
ve yaşatma mesuliyetini her birimiz tek tek omuzlarımızda
taşıyoruz. Şu anda şanla, şerefle, layık olma gayretiyle taşıyoruz.
Bizi birleştiren bu ruhtur, bu anlayıştır, bu sevdadır. Aramızdaki
kardeşlik bağı başı ve sonu ebediyete uzanan sarsılmaz bir inançtan
kaynaklanmaktadır. Biz, hesabını verebileceğimiz bir hayatı şerefle
yaşama arzusundayız ve hayatı ancak bir muhasebe şuuruyla anlamlı
buluyoruz. Biz, yeryüzünde fesat çıkaranlara, nifak tohumları
ekenlere karşı yüzyıllar boyu aynı kalp atışlarıyla, aynı ulvi
nidalar etrafında, aynı ufka göz dikerek bir araya geldik.
Devletimizin kudreti insanı yüceltmek oldu. Medeniyetimizin
felsefesi insana hizmet oldu. Yüzümüz sonsuzluğa bakarken, el ele,
gönül gönüle olduk. Hiçbir zaman kavmiyet davası, kabile davası
gibi cahiliye gelenekleri ayağımıza zincir olmadı, olamadı. Biz, o
davaları bin yıl önce aştık.'' ''NİFAK TOHUMLARI BU TOPRAKLARDA
HAYAT HAKKI BULAMIYOR'' Anadolu geleneğinde, aynı inanç ikliminde
olanların hukukunu korumakla yetinilmeyip, kendileri gibi
düşünmeyen, kendilerinin kıblesine yönelmeyenlerin can ve mal
emniyetinin de muhafaza ve müdafaa edildiğini anlatan Erdoğan, en
uzaklardaki toplumların bile akın akın gelerek, selameti,
güvenliği, emniyeti bu geleneğin şemsiyesi altında bulduğunu
söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bu yüzden bizim
tarihimizde engizisyon mahkemeleri olmadı. Başkalarının zikri
ortaçağ karanlığındayken, biz kıtadan kıtaya adalet meşalesi
taşıdık. İlim, irfan, medeniyet götürdük. Bizim inancımızda her bir
varlığın yaradılıştan gelen hakları vardır. Her insan haklarıyla
birlikte doğar. Haklar ve hürriyetler bakımından kimsenin kimseye
üstünlüğü yoktur. Nifak tohumları bu topraklarda hayat hakkı
bulamıyor. Bizi biz yapan özelliklerimiz sayesinde hala milletimiz
yürek dağlayan felaketler karşısında muazzam bir dayanışma ve
kardeşlik örneği sergiliyor. Kör ideolojilerin at gözlükleriyle,
cahiliye alışkanlıklarıyla millete bakanlar, tarihe dinamizmini ve
hayatiyetini yitirmiş bir kadavra gibi bakanlar, yaşayan bu ruhu,
bu idraki anlayamazlar. Bu bir yaşama üslubudur, bu bir hayat
felsefesidir. Milletimiz sonsuza kadar bu hayat felsefesini yaşatma
azmindedir. Bu medeniyet çizgisinde zaman zaman kesintiler
olabilir, ama bizi biz kılan, bizi millet kılan, milletimizi kardeş
kılan değerler her zaman aynı olmuştur. Çok acılar, çok felaketler,
çok musibetler gördük, çok badirelerden geçtik, ama tarih şahittir
ki, Allah'a şükürler olsun ki istikbalimize gölge düşürmedik.''
''TÜRKİYE'NİN YOLUNU KESMEK İSTEYENLER'' Bugün sadece eşyaya, güce
ve istatistiklere bakarak ''tarihin sonu geldi'' diyenlerin ve
felaket senaryoları yazanların iddialarıyla birlikte bekledikleri
sona ulaşacaklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin
gelinen noktada insanlığa söyleyecek sözleri olduğunu ve dünyanın
da bu sözleri duymaya ihtiyacı bulunduğunu kaydetti. Erdoğan,
sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye Cumhuriyeti olarak, bütün
vatandaşlarımızla, bütün kurumlarımızla, yek vücut olarak hukukun,
adaletin, kardeşliğin sesini yükseltmemiz gereken bir dönemden
geçiyoruz. Karamsarlığa zerre kadar pirim vermeyeceğiz ve tarihin
kader çizgisinde yürümeye devam edeceğiz. Kendi toplumsal
tecrübemizden olduğu kadar başkalarının tecrübelerinden de
yararlanarak, ilmin, aklın rehberliğinde geleceğe birlikte yol
alacağız. Çatışma alanlarını değil, uzlaşma alanlarını, kardeşlik
zeminini yükselteceğiz. Kimse olayların bilinen yüzüne bakarak,
karamsarlığa, bedbinliğe, umutsuzluğa kapılmasın. Türkiye'nin
yolunu kesmek isteyenler, yol kesicilerin akıbetine uğrar.
Provokatörler provokasyonlarıyla baş başa kalır ve er ya da geç
mutlaka deşifre olurlar. Milletin maneviyatını kırmak isteyenlerin
hevesleri kursaklarında kalır. Her zaman hatırlatmaya çalıştığımız
bir gerçek var, ecdadın manevi şahsı bu millette, bu milletin tek
tek evlatlarında yaşamaktadır. Biz bu inançtayız.'' ''KAN KARDEŞİ,
CAN KARDEŞİ'' Başbakan Erdoğan, tarihin ve coğrafyanın en çetin
noktasında Türkiye'nin büyük meşakkatlerle, güçlüklerle sınandığını
kaydederek, Allah'ın yardımıyla bu zorlukların da geride
bırakılacağını dile getirdi. Erdoğan, şunları kaydetti:
''Umutsuzluktan nemalananlar, zaaflardan beslenenler, toplumun
ıstırap duymasından kendilerine gün doğduğunu zannedebilir. Hatta,
çağımızın etkin araçları eliyle kendi kıt akıllarınca tahrikler,
provokasyonlar, ajitasyonlar tasarlayabilirler, ama kaya gibi
sağlam duran, kan kardeşi, can kardeşi olmuş bu milletin ruh köküne
nifak tohumlarını eriştiremezler. Bizim kardeşliğimiz hukuki temeli
zayıf, söylemler, retorikten ibaret bir kardeşlik değildir. Biz
asırlardan beri kardeşiz ve ebediyen kardeş kalacağız.'' Başbakan
Erdoğan, Türk milletinin metafizik temelden, bir evrensel idealden
yoksun, tesadüfen bir arada yaşayan, tesadüfen bir arada yaşama
gayreti gösteren bir millet olmadığını vurgulayarak, sözlerini
şöyle sürdürdü: ''Birileri gücümüzü kılıçtan aldığımızı
düşünebilir. Yine birileri, zorla ve baskıyla bir arada
bulunduğumuzu vehmedebilir. Onlara söyleyecek tek bir sözümüz var:
Dönüp tarihi yeni baştan okusunlar. Okusunlar ki gücümüzün kılıçtan
değil, birlikten doğduğunu anlasınlar. Okusunlar ki asırlar boyunca
dünyaya kaba kuvvetle değil, akıl ve vicdanla, adalet ve inançla
nizam verdiğimizi görsünler. Şeyh Edebali'yi okusunlar, Ertuğrul
Gazi'yi, Osman Gazi'yi okusunlar. Söğüt'te vücut bulan küçük bir
birliğin, nasıl bir cihan imparatorluğuna dönüştüğünü iyi
düşünsünler. Bilsinler ki 7 asır önce burada filizlenen ulu çınarın
kökleri öyle yüzeyde değil, toprağın çok derinlerindedir. Onun
altında geniş bir tefekkür ve bilgelik havzası vardır.''
Konuşmasında, Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye nasihatini okuyan
Erdoğan, Türk medeniyetini ayakta tutan anlayışın ''insanı yaşat ki
devlet yaşasın'' anlayışı olduğunu söyledi. ''BİRLİK VE BERABERLİK
ÇAĞRISI YAPIYORUM'' Öte yandan, konuşma sırasında, ''Kürt sorunu
değil, Tayyip sorunu var'' pankartı açan ve Bozkurt işareti yapan
bir grup, Başbakan Erdoğan'a tepki gösterdi. ''Hükümet istifa'',
''Türkiye Türk'tür, Türk kalacak'' sloganları atan grup ile
tribünlerde bulunan AK Partililer arasında zaman zaman gerginlik
yaşandı. Başbakan Erdoğan da konuşmasını keserek, ''Bırakın orada
bir grup istediği gibi bağırıp dursun, ben sizi sükunete davet
ediyorum. Ben burada birlik ve beraberlik çağrısı yapıyorum, bunu
dinlemeyenler istediği gibi bağırsınlar. Biz bunları geçmişte çok
yaşadık'' dedi. NOTLAR MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan
Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, bakanlar, milletvekilleri, BBP Genel
Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve bürokratların bulunduğu protokol
tribününde oturmayarak, bir grup parti yöneticisiyle protokol
tribününün yanındaki tribünden törenleri izledi. Başbakan Erdoğan,
tören alanına gelmeden önce Yörük çadırını ziyaret ederek, gözleme
yedi ve ayran içti. Erdoğan, protokol tribününde de yanına gelen
çocukları sevdi ve birlikte fotoğraf çektirdi. Bingöl'den gelen bir
grup ''Söğüt'te doğan güneşe Bingöl'den selamlar'' pankartı açtı ve
Türk Bayrağı taşıdı. Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek
önderliğindeki vatandaşların, Türk insanı arasındaki birlik ve
beraberliği vurgulamak amacıyla şenliklere katıldığı
bildirildi.