Ülkücü mahkumun büyük sevinci
Abone ol12 Eylül 1980 sonrası yargılamaların yok sayılacağı yönünde TBMM’de başlatılan çalışmaların ardından önemli bir karar alındı.
Darbenin ardından MHP ana davasından yargılanıp 36 yıl
kesinleşmiş cezaya çarptırılan Caner Erdinç, tahliye olmasına 5 yıl
kala geçen hafta, Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği
kararla tahliye edildi.
Erdinç, Türkiye’de 12 Eylül 2010 referandumu nedeniyle
yapılan anayasa değişikliklerinin doğurduğu demokratik anlayış
sonucu serbest bırakıldığını belirterek, “Referandum yapılmasaydı,
ben bugün hala tutukluydum.” dedi.
Caner Erdinç, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından MHP ana davasının
sanığı olarak yargılandı. Mamak Cezaevi’nde 8 yıl kalan Erdinç,
1991 senesinde eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın terörle mücadele
yasasında yaptığı değişiklik nedeniyle normalde 36 yıl kesinleşmiş
cezası varken, şartlı tahliye edildi. Uzun süren mahkum hayatının
ardından, özgürlüğüne kavuşur kavuşmaz ticari hayata atılan Erdinç,
2005 yılında çekten dolayı 1 yıl ceza aldığı için infazı yandı.
Şartlı tahliyeden kalan 11 yılını da doldurmasına karar verildi.
2017’de tahliye olması beklenen Erdinç; Ankara 5. Ağır Ceza
Mahkemesi'nin, 12 Eylül yargılamalarının yok sayılacağı çalışmanın
Meclis'te başladığını dikkate almasıyla büyük sevinç yaşadı.
Erdinç, daha 5 yıllık mahkumiyeti olmasına rağmen geçen hafta
serbest bırakıldı.
Erdinç’in serbest kalmasında, Darbeleri Araştırma Komisyonu üyesi
AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’ın infazı yananlarla
ilgili bir kanun teklifi çalışması yanı sıra 12 Eylül darbesi
öncesindeki hadiselerin gençleri birbirine kışkırtması sonucu
oluştuğu iddialarının göz önüne alınması etkili oldu.
“BİZLERE BÜYÜK HAKSIZLIK YAPILDI”
Yıllardır susadığı özgürlüğü ve özlediği yakınlarına kavuşan Caner
Erdinç, yaşadıklarını Cihan Haber Ajansı’na anlattı. Erdinç, askeri
mahkemede 7 senede 700 duruşmaya çıktıklarını ifade ederek,
kendilerine 70 dakika savunma hakkı dahi verilmeden cezalara
çarptırıldığını söyledi. Erdinç, cezaevinde yapılan işkenceleri ve
zulümler ile ailelerin çektikleri yanı sıra hukuki işkence ve
ızdırabın da cabası olduğunu kaydetti. Tüm bunları toplumun
görmediğini vurgulayan Erdinç, yaşananların gelişi güzel oluşmuş
bir mağduriyet olmadığını şu sözlerle anlattı: “Bize yapılanların,
planlanmış bir işkence olduğunu düşünüyorum. 12 Eylül döneminde
geçerli olan 765 sayılı Ceza Kanunu'na göre, devletin şahsiyetine
karşı işlenen suçlardan yargılanan ve mahkum olan şahıslara tek
ceza uygulaması yapılırken; bize de devletin aleyhine olmayan şahsa
karşı işlenen suçlar bölümünden ceza kesildi. Sol bir örgüt
davasında birden fazla ceza alan insan gösterilemez. PKK
davalarında birden fazla idam alsaydı, sanırım Abdullah Öcalan
alırdı. Ancak, birden fazla idama, suça iştirak eden ülkücü
camianın insanları olmuştur. Bu açıdan bizlere haksızlık yapıldığı
kanaatini taşıyorum.”
“ASKERLERİN KURDUĞU MAHKEMEDE HUKUKSUZCA
YARGILANDIK”
DEP davasında, DGM’lerde bir askeri hakimin yer almasından dolayı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, adil ve bağımsız yargılamayı
ihlal ettiği yönünde karar verdiğine dikkat çeken, Erdinç, kendi
yargılandıkları davada 5 asker olduğunu hatırlattı: “Burada 4 tane
hukukçu asker bir de hukukçu olmayan asker var. Bu askerler
yüzünden, hangi hukuka dayandığı belli olmayan ve hazırlanan
iddianameden dolayı 3 gün öncesine kadar acı çektim. Ben başka bir
dava münasebetiyle yatmış değilim. Benim de yaş küçüklük tespitim
yapılmamıştı. 18 yaşını doldurmamıştım. Hiçbir hukuki kovuşturma
yeterince yapılmadan hükümlü dahi olmadan 18 sene hapis yattım.
Kaldığımız süre içerisinde yaşadığımız işkenceler bu olayın farklı
perspektifi. Ben 6 buçuk senedir bu karar yüzünden yatmakta idim.
Ülkemizde 12 Eylül 2010 referandumu nedeniyle Anayasa
değişikliğinin yapılması ve bugün bunun doğurduğu demokratik
anlayış münasebetiyle anayasa değişikliğinin yapılması ve demokrasi
anlayışının gelişmesi; bunun da hukuka yansıması sonucunda ben
bugün serbestim. Ama aynı durumda bulunan nice arkadaşlarımız
vardır. 32 yıl öncesinin oluşturulmuş mahkemelerinin verdiği
kararlar neticesinde yatan arkadaşlarımız var.”
“SOSYAL CİNNET ORTAMI OLUŞTURANLAR BİZLERİN VEBALİNİ NASIL
VERECEK”
'12 Eylül darbesi sola karşı yapılan darbedir.' şeklindeki algının
yanlış olduğunu ifade eden Erdinç, “Ben burada örneğiyim. Bir tane
o dönemden yatan solcu gösterilemez. Bir tek Tahir Canan infaz
işlemlerinin yanlış yapılmasından dolayı yatmaktadır. Sadece onun
yatmaması gerekmemektedir. Demokrasinin, insan haklarının herkese
uygulanmaması gerektiği inancındayız. Dün 18 yaşında iken toplumda
sosyal cinnet ortamını oluşturan insanlar, bizlerin veballerini
nasıl taşıyacaklar? Bizlere sundukları cezaevi şartlarını onlara
sunmuş olsak, şu anda hastanelere kaçma sırasına giren insanlar
acaba nerelere kaçma sırasına girecekler? Mamak'ta yıllarca
yaşatılan işkenceler, koğuşlarda yatan insanlara G3’lerle ateş
etmek bir katliam değil midir? Bunların hepsinin arşivlerde
kayıtları vardır. Hüseyin Kurumahmutoğlu kafasına dipçik vurulmak
suretiyle bizzat vefat etti. Bekir Bağ’a intihar etti denildi.
Bizlere işkencelerle imza attırıp suçlar kabul ettirdiler.
Suikastlerde kullanılıyor diye bulunan silahların balistik
incelemesi bile yapılmadan mahkumiyetler verdiler.” şeklinde
konuştu.
“MAHKEMELERDEN KAÇMALARI HAKSIZ OLMALARINI GÖSTERMEZ
Mİ?”
Darbe düşüncesine sahip olan insanların bireysel ve dirayetten uzak
olduklarını kaydeden Erdinç, toplum için iyi duygulardan uzak
olduğunu göstermesi açısından, darbecilerin hukuktan kaçtığına
işaret etti. Erdinç, güzel duygularla hareket eden insanın toplumun
mahkemelerinden kaçmayacağını belirterek, şöyle konuştu: “105
yaşındaki kadın 35 yıldır gelip mahkeme önünde oğlunun hakkını
arayabiliyorsa, kendisinin doğru yaptığına inanıyorsa, kendisinin
doğru yaptığını inanan insan da doğru yaptığına inandığı şeyden
kaçmaması lazım, ki bu gün kaçıyorlarsa, bunların ne kadar yanlış
içinde olduklarının fiili itirafıdır sadece.”
Cuntanın fırsat bulsa bugün dahi darbe yapacağının altını çizen
Erdinç, demokrasinin gelişmesine katkı sağlayan herkese sadece
kendilerinin değil, yedi göbek ötelerinin dahi borcu olduğunu
vurguladı.
“1982 ANAYASASI YÜZ KARASIDIR”
Caner Erdinç, anayasa değişikliğinin sivil ve demokrasi
mücadelesini veren her siyasi görüşten insana hayırlı olacağını
söyledi. “Bu anayasa yüz karasıdır.” diyen Erdinç, “Danışma Meclisi
tarafından oluşturulmuş vizeli bir anayasadan sivil demokrasinin
çıkması bir hayaldir. Bu hayalden uyanamayanlar inşallah birlikte
uyanırlar. Yani anayasanın yapılmasını en çok arzulayan biziz.
İnsan olduğumuzu, demokrasinin getirdiği adaletin ne olduğunu,
bütün milletin tatmasını istiyorum.” ifadelerini kullandı.
Yargılamanın kronolojisi incelenirse söylediklerinin ortaya
çıkacağını da dile getiren Erdinç, askeri mahkemede 7 yılda 700
duruşmaya çıktıklarını ve 70 dakika savunma yapamadıklarını
söyledi. Erdinç, bütün bunların önüne geçecek hakkaniyetli bir
anayasanın elzem olduğunu kaydetti.
“MAMAK ANLATILMAZ YAŞANIR”
Mamak’ta 8 yıl bilfiil en uzun kalan birisi olduğunu belirten
Erdinç, şöyle devam etti: "Mamak’a, bir Alman gazeteciyi
getiriyorlar. Şahıs iki gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye oluyor.
Nasıldı Mamak? O da cevap veriyor: 'Mamak anlatılmaz, yaşanır.'
Ancak toplumumuz bunları bilmediği sürece haklılık çıkarmaya
çalışıyor. Mustafa Pehlivanoğlu idam edilmeye götürülürken bu hangi
ceza yasasına giriyordu acaba? 18 yaşını doldurmamış bir çocuk,
idam edilmeye götürülürken hangi ceza adaletine sığmaktaydı? Eğer
onlar o gün için idama götürülüyordu ise bu gün bazı girişimde
bulunan insanlara ne yapmak lazım acaba?12 Eylül’de 8 senenin
içerisinde 6 sene bilfiil, televizyon ve radyodan yoksun, her gün
sayı, dayak ve arama yapılarak, her türlü işkence sebebi edildiği
şartlarda yaşadık. İşkence insanlık suçudur. İşkence ile adalet
sağlanmaz. Demokrasi açıklık ve hakkaniyettir. O gün için
yaptıkları darbeyi meşrulaştırmak gayreti içerisinde olanların
yaptıkları uygulamalardır. Zira orada demokratik özgürlükçü bir
ortam olsaydı, doğruları söyleyecek olan içerideki insanlar
kamuoyuna seslerini duyurabilecekti. Bu da darbe tezgahını
kamuoyuna açık edecekti.”
İLTER: BU TAHLİYE REFERANDUMUN ZAFERİDİR
Caner Erdinç’in Avukatı Hasan İlter, müvekkilinin haksız ve
hukuksuz yere 11 yıl ceza yattıktan sonra basit bir sebeple 11 yıl
ceza aldığı için 2017 yılına kadar ceza evine kalacağına dikkat
çekti. İlter, yaptıkları hukuki girişimler sonucunda, Ankara 5.
Ceza Mahkemesi'nin yaptıkları müracaatı kabul ettiğini belirtti. Bu
durumun, 12 Eylül 2010 Anayasa değişikliğinin ve ileri demokrasiye
geçiş aşamasının bir zaferi olduğuna dikkat çeken Hasan İlter,
“Temennimiz, hiçbir taraf gözetmeksizin bütün 12 Eylül
mağdurlarının mağduriyetlerinin en kısa zamanda giderilmesidir.”
dedi.