Ülkemizde en sık rastlanan 3 kanser türü
Abone olErkeklerde en sık görülen kanser akciğer kanseri olurken kadınlarda ise 3 ayrı kanser türü var. Peki bu kanserler hangileri ve belirtileri nelerdir?
Jinekolojik kanserler yani kadın kanserleri, dünya
çapında görülen kanser vakaları arasında önemli bir yer
tutuyor.
Bu tehlikeli hastalık grubunun ortaya çıkmasında; yaşam tarzı, genetik geçiş ve bazı virüsler rol oynuyor. Ancak risk faktörlerinin iyi saptanması, düzenli kontrol ve farkındalığın artması, erken teşhisi ve tedavi başarısını beraberinde getiriyor.
Memorial Şişli Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Yakup Kumtepe, kadın kanserlerinde modern tedavi yaklaşımları hakkında bilgi verdi.
EN SIK GÖRÜLEN 10 KANSERDER 4'Ü KADINLARI VURUYOR
Kadın kanserleri denilince akla ilk olarak gebeliğe bağlı
trofoblastik rahatsızlıklar (plasentada trofoblast denilen
hücrelerin anormal olarak çoğalması) , kadın kanserlerinin
preinvaziv hastalıkları (kanser öncesi lezyonlar),
yumurtalık kanseri, rahim kanseri, rahim ağzı kanseri, tüp
kanseri, vajina ve vulva kanseri gelmektedir. Bu
hastalıklar, kadınlarda ortaya çıkan diğer kanserler arasında
önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü̈ dünyada ve ülkemizde en sık
görülen 10 kanser türü içinde, kadın kanserlerinden dört hastalık
yer almaktadır. Jinekolojik kanserler, tüm kanserlerin ise yüzde
10’undan fazlasını oluşturur. Kadın kanserlerinde erken tanı ve
doğru tedavi yöntemleri sayesinde tam iyileşme sağlanabileceği
unutulmamalıdır.
KANSER ORANI ARTIYOR
Ülkemizde tüm diğer kanserlerde olduğu gibi, kadın kanserlerinde de
artış gözlenmektedir. 2002 yılında yaşam kaybına yol açan
hastalıkların yüzde 10’u kanserken, Türkiye İstatistik Kurumu’nun
2012 verilerine göre bu oran yüzde 20-22’ye yükselmiş durumdadır.
Geleceğe yönelik bir perspektifle gerekli önlemler alınmadığında
2025’ten sonra artmak kaydıyla, 2050’li yıllara doğru her iki
kişiden birinin kanser nedeniyle yaşamını kaybedebileceği
öngörülmektedir.
EN ÇOK GÖRÜLEN 3 KADIN KANSERİ
Serviks kanseri olarak da bilinen bu hastalık,
dünyada en sık görülen kadın kanseridir. Her yıl yaklaşık 540 bin
kadına rahim ağzı kanseri tanısı konulmaktadır. Rahim ağzı
kanserine yol açan HPV virüsü, aynı uçuk virüsü gibi
hücrelerin bir yerinde saklanır. Yıllar içinde buradaki hücreleri
transformasyona çevirerek, normal hücre tipini atipik yani kanser
hücresine dönüştürebilir. Özellikle erken yaşta evlenenler, çok
eşli kişiler veya çok eşli partneri olanlar ile günde bir paket ve
üzerinde sigara içenlerde risk artmaktadır. HPV’nin genetik
çeşitlilik gösteren, yaklaşık 100 ayrı tipi var. Bunların 30-40
tanesi insanlara bulaşım yoluyla geçebilir.
KANSERİN TEDAVİSİ
Hastalığın tedavisi iki yönlü yapılır. Virüsün dokunun derinliğine
geçmediyse rahim ağzında tuttuğu bölge kolposkopi ile
belirlenebilir. Bölgenin cerrahi yöntemle alınması ile
kanserleşebilecek alan ortadan kaldırılarak, hastada yüksek oranda
iyileşme sağlanır. Basit bir cerrahi işlemle hasta aynı gün taburcu
edilebilir. Eğer kanser invaziv hale gelmişse yani doku derinlerine
kadar inmişse iki tedavi seçeneği vardır. Bu durumda geniş kapsamlı
ve uzun zaman alacak zor bir ameliyat olan “radikal histerektomi”
yapılır. Aynı zamanda kanser hücreleri pelvik bölgedeki lenf
bezlerini tuttuğu için onlar da çıkarılır. Alternatifi ise
kemo-radyoterapi; kemoterapi ilacıyla o bölgedeki kanser hücreleri
ışına karşı duyarlılaştırılır, akabinde hastaya radyoterapi
uygulanır ve takibe devam edilir. Eğer geç evredeyse cerrahi ya da
kemoterapi ya da radyoterapi fark etmeksizin sağ kalım oranları
belirli oranda olur.
RAHİM KANSERİ
Endometrial ya da uterus kanseri olarak da adlandırılan bu hastalığın ortaya çıkmasında obezite büyük önem taşır. Aşırı kilo östrojene, diyabete ve hipertansiyona, dolayısıyla rahim kanserine yol açar. Rahim kanserlerinin yaklaşık yüzde 25’i menopoz öncesi, yüzde 5’i de 40 yaş altında görülür. Hastalığın en önemli belirtisi, düzensiz kanamadır. Her 4 vakadan 3’ü erken evrede yakalanabilir.
Hastalık erken evrede yakalanırsa histerektomi adı verilen ve
rahmin çıkarılması esasına dayalı cerrahiyle başarılı bir şekilde
tedavi edilebilir. Eğer hasta genç yaşta ve çocuk istiyorsa
fertilite koruyucu tedavi uygulanır. Hastaya önce ilaç tedavisi
uygulanıp, gebeliğin sağlıklı bir şekilde tamamlanması sağlanır.
Ardından da ameliyat yapılır. İleri evrelerde cerrahinin ağırlığı
da, dolayısıyla buna bağlı riskler de artar. Ameliyatın ardından
radyoterapi ön planda olmak kaydıyla, hastalara kemoterapi ve
radyoterapi tedavisi uygulanır.
Yumurtalık kanseri konusunda aile öyküsü
önemli
Yumurtalık kanserinin görülme oranı 60’lı yaşlarda zirveye ulaşır. Hastalığın ortaya çıkmasındaki en önemli nedenlerden biri doğurganlığın azalmasıdır. Çünkü doğum yapmak kişiyi yumurtalık kanserinden korur. Rahim ve rahim ağzı kanserlerine oranla daha geç dönemde fark edilen hastalık, hastaların yüzde 75’inde ilerlemiş evrede yakalanır.
Yumurtalık kanserinin yüzde 15’i genetik geçişle ortaya çıkar. Özellikle gen mutasyonu taşıyan, ailesel kanser öyküsü̈ olan kadınların mutlaka 6-12 ayda bir hekim tarafından kontrol edilmesi gerekir. Bu sayede hastalık daha erken evrede yakalanabilir ve diğer kadın kanserlerinde olduğu gibi tama yakın oranda tedavi edilebilir. Tedavide sadece rahim ve yumurtalıklar değil, vücutta tutulması muhtemel olan tüm dokular alınır. Cerrahi sonrası uygulanan kemoterapiden ise olumlu yanıt alınır.