Ukrayna Rusya savaşı Türkiye'de gıdayı vuracak: En çok biz kaybederiz
Abone ol'Avrupa'nın ekmek sepeti' olarak tanımlanan Ukrayna ve Rusya geriliminde Türkiye'nin de gıdada büyük sıkıntısı olacak. Ulusal Hububat Konseyi Başkanı Özkan Taşpınar "En çok biz kaybederiz"
Türkiye'de iç pazar için yıllık ortalama 20 milyon ton buğdaya
ihtiyaç duyulurken geçen yıl ancak 17 milyon ton buğday
üretilebildi. 2021'de toplam buğday ithalatının yüzde 86,6'sını
Rusya ve Ukrayna'dan yapan Türkiye'de gıda enflasyonu, iki ülke
arasında başlayan savaş sonrası tırmanabilir. Özellikle ekmek
fiyatlarının daha da artmasından endişe ediliyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’nın ayrılıkçı Donbass bölgesinde askeri operasyon başlatmasının, Türkiye’de gıda fiyatlarını olumsuz etkileyeceğinden korkuluyor.
Türkiye’nin bu iki ülkenin tahıl ithalatçısı olması ve savaş nedeniyle ithalatta sorun yaşanacak olması riski başta ekmek olmak üzere gıda fiyatlarını artırıcı etki yapabilir.
Sözcü'ye konuşan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez, “Savaş nedeniyle ya yeterli ürün alamama ya da daha pahalıya alma gündeme gelecek” diyerek iç piyasada gıda fiyatlarının daha da artabileceğine işaret etti.
En çok biz kaybederiz
Ulusal Hububat Konseyi Başkanı Özkan Taşpınar değerlendirmesinde
ise, “Ukrayna-Rusya savaşından coğrafyamızda kazanan olmaz, bu iki
ülkeden sonra en çok biz kaybederiz. Türkiye’nin sağduyusu süreçte
çok değerli” dedi.
Taşpınar, “Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin Karadeniz'e sıçraması beraberinde buğday ticaretinde aksaklıklara neden olacağından küresel buğday ve navlun fiyatlarında yüzde 10 ila 20 civarında bir artışa neden olabilecektir” diye konuştu.
Kendine yeterlilik yüzde 80'e düştü
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’nin
tahılda kendine yeterliliğin gerilemesi, bu iki ülkeden yapılan
ithalatı daha önemli hale getiriyor.
TÜİK verilerine göre ekmeklik buğdayda yeterlilik oranı yüzde 82, buğday genelinde yüzde 89, mısırda yüzde 75 civarında seyrediyor. İki yıl önce yüzde 100’e yakın seyreden bu oranların, tarımsal kuraklığın etkisiyle daha da düşmesi öngörülüyor.
Buğday ithalatının yüzde 86'sı bu iki ülkeden
Peki Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya’dan tarımsal ithalatı ne durumda? Türkiye yağlı tohum ithalatını ağırlıklı olarak Ukrayna, hububat ithalatını ise Rusya'dan temin ediyor. 2021’de toplam buğday ithalat miktarının yüzde 86,6’sı Rusya ve Ukrayna'dan yapıldı. Bunun yanı sıra arpa ithalat miktarının yüzde 79,4’ü, ayçiçeği ithalat miktarının yüzde 11,4’ü ve soya ithalat miktarının ise yüzde 13,3’ü yine bu iki ülkeden gerçekleşti.
Türkiye aynı zamanda, Rusya’dan en fazla tarım ürünü ithal eden ülke olarak dikkat çekiyor.
Rusya, geçen yılki buğday ihracatını yıllık bazda yüzde 8,5 artarak 8,8 milyar dolara çıkarmıştı. Bu ihracatın 1,8 milyar doları ise Türkiye’ye yapılmıştı. Yani geçen yıl Türkiye, Rusya’dan 1,8 milyar dolarlık 6,7 milyon ton buğday ithalatı yaptı.
Ukrayna ise dünyanın en büyük 5’inci buğday ihracatçısı olarak öne çıkıyor. Ukrayna, buğday ihracatının yüzde 95’ini de Karadeniz üzerinden gerçekleştiriliyor.
Gıda enflasyonu vurgusu
Ulusal Hububat Konseyi Başkanı Özkan Taşpınar, “Ukrayna ve
Rusya’nın; Türkiye’nin gıda ithalatında payı yüzde 40, yurt dışı
inşaat işlerinde payı yüzde 50, turistlerin yüzde 30’u bu iki
ülkeden… Dolayısıyla gıda enflasyonu Rusya ile Ukrayna savaşından
olumsuz etkilenebilir” dedi.
Ancak Taşpınar, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin Türkiye’de iç pazarda buğday arzında sıkıntı yaratmayacağına işaret etti ve “Fırıncılar gibi esnaflarımız başta olmak üzere sektörde kesinti meydana geleceğini düşünmüyorum. Ülke genelinde buğdayla ile ilgili bir sıkıntımızın olacağını düşünmüyorum” dedi.
Taşpınar ayrıca, Türkiye’deki ihracatçı firmaların da buğday stoklarının olduğunu, ihracat ürünlerinde kullanılacak buğdayda bir sıkıntı yaşanması durumda Toprak Mahsulleri Ofisi’nin de piyasaya müdahale edebilecek stokları bulunduğunu ifade etti.
Tahıl üretimi alarm veriyor
Türkiye’de iç pazar için yıllık ortalama 20 milyon ton buğdaya
ihtiyaç duyuluyor.
Ancak TÜİK’in 2021 bitkisel üretim verileri, üretimdeki düşüşü gözler önüne sermesi bakımından önemli.
Türkiye’nin 2021’deki buğday üretimi, bir önceki yıla göre yüzde 13,9 oranında azalarak yaklaşık 17,7 milyon tona düşmüştü.
Ziraat sektörü temsilcilerine göre ise bu sayı, tarımsal kuraklığın da etkisiyle resmi verilerin de altında… Buğday üretiminin 15 milyon tonun altına kadar düşmüş olabileceği belirtiliyor. Yani iç piyasada ihtiyaç duyulan 20 milyon ton buğdayın oldukça altında bir üretimin gerçekleştiği belirtiliyor. Rusya’nın Ukrayna işgalinin ekmek ve gıda fiyatlarını artırıcı etki yapmasından korkulması da bu yüzden.
Öte yandan, TÜİK verilerine göre bitkisel üretimdeki diğer ürünlerin üretimleri şöyle olmuştu: 2021’de arpa üretimi yıllık yüzde 30,7 oranında azalarak yaklaşık 5,8 milyon tona, çavdar üretimi yüzde 32,4 oranında azalarak 200 bin tona gerilemişti.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar da, iki ülke arasındaki gerilimin ilk başladığı sıralarda şu açıklamayı yapmıştı:
“Rusya ve Ukrayna arasındaki buhrandan dolayı ithalatta sorun çıkması, başta ekmek olmak üzere gıda fiyatlarını olumsuz etkileyecektir. Ürün bulunamaması önemli ölçüde buğdayın işlenmiş ürünlerinin ihracatının kısıtlanmasına ve fabrikalarının çalışmamasına sebep olacaktır. Bunun tedbirlerinin şimdiden alınması gerekiyor.”
Neler yapılmalı?
ZMO Genel Başkanı Suiçmez ise, Türkiye’nin tahıllarda kendine
yeterliliğinin azaldığı süreçte, artan nüfusun ihtiyacının
ithalatla karşılandığına vurgu yaptı ve “Ukrayna-Rusya arasındaki
savaş, bu iki ülkenin tahıl ithalatçısı olmamız nedeniyle Türkiye
tarımını olumsuz etkileyecektir” dedi.
“Savaş nedeniyle ya yeterli ürün alamama ya da daha pahalıya alma gündeme gelecektir” diyen Suiçmez, neler yapılması gerektiğini şöyle sıraladı:
“Kalıcı çözüm yerli üretim koşullarını iyileştirerek tahılda yeniden kendimize yeterli duruma gelmektir. Arz açığını yerli üretimle karşılamak için ise ilkbahar ekimleri öncesi mazot, gübre tohum, ilaç, sulama suyu maliyetlerini ivedilikle somut önlemlerle düşürmek, destek miktarını ek bütçe ile artırıp yılı içinde ödemek, hububata maliyetinin üzerinde alım fiyatını önceden açıklayıp alım garantisi vermekle mümkündür.”