Uğur Mumcu, Perinçek ve Emin Çölaşan neden aynı yeleği giyer

Yazar Ertuğrul Özkök, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'i analiz etti.

Ertuğrul Özkök Sozozkok@gmail.com

Emin Çölaşan’la uzun yıllar Hürriyet’te birlikte çalıştık.

Özellikle Ankara bürosundaki arkadaşları bilirler.

Gün boyunca çoğu zaman üzerinde yelekle dolaşır.

Uğur Mumcu ve Doğu Perinçek de yelek giymeyi severmiş.

Bunu da Kasım ayında çıkan “Adım Doğu” adlı nehir söyleşide öğrendik.

İTTİHATÇI OLDUĞUMUZ İÇİN YELEK GİYİYORUZ

Söyleşiyi yapan Aslıhan Türel soruyor:

“Uğur Mumcu da siz de yelek giymeyi çok seviyordunuz, hatta birlikte yelekle fotoğraflarınız da var. Bunu bir ittihatçı geleneği olarak mı sevmiştiniz?”

Bazı sorular vardır ki, hemen anlarsınız.

Konuştuğunuz kişi sorulmasını özellikle ister.

Belli ki Perinçek de bu sorunun sorulmasını özellikle istemiş.

Cevabı da şu:

“Evet, ikimiz de devrimciyiz, o yelek bize sanki tarih çağrıştırıyor. Namık Kemallerden başlayan süreçler. O zamanın devrimcileriydiler.”

DOĞU SOKALIM ELLERİMİZİ YELEĞİN CEBİNE POZ VERELİM

Biraz altında da şu ayrıntıları veriyor:

“İkimiz de Ankara Deneme Lisesi’ndeniz. Cumhuriyet Gazetesinde yazarken beni davet ederdi ve evinde buluşurduk. ‘Doğu’ derdi, ‘Hadi gel şöyle bir fotoğraf çektirelim.’ Yeleklerin ceplerine böyle parmaklarımızı sokarız, öyle poz veririz.’ Öyle güzel fotoğraflarımız var. Uğur Can çocuktu.”

İTTİHATÇI YELEĞİ Mİ YOKSA REDİNGOT ALTI YELEK MI

İkisinin parmaklar yelek cebinde fotoğrafını aradım ama Google’da bulamadım.

Ceketlerinin altında yelekli bir fotoğrafları vardı.

Enver Paşa ve öteki İttihatçıların fotoğraflarına da baktım.

Ya üniformalılar, ya da üzerlerinde “Redingot” denilen, basbaya Batılı takım elbise ve altında yelekler.

Yani bu elbise için “Devrimci” denilebilir mi bilmiyorum.

EMİNİNKİ TAM İŞÇİ KÖYLÜ PARTİSİNE UYGUN YELEKTİ

Buna karşılık Emin Çölaşan daha çok, anne tarzı el örmesi denilebilecek yün yelek giyerdi.

Bence o daha köylü ve “İşçi Köylü Partisine” daha uygun gibiydi.

Biz 47 doğumlular için “Devrimci kostüm” yeşil parkaydı.

Onun kaynağını da Doğu Perinçek şöyle anlatıyor:

“Denizler (Gezmiş) ayaklarında botlarla geliyorlar, üstlerinde Filistin’den getirdikleri parkalar ve sözüm ona komando giysileri, ODTÜ’de dolaşıyorlar…”

MİHRİ BELLİ, DENİZ GEZMİŞ’İN PARKASI İLE DALGA GEÇERDİ

Mihri Belli, Denizlerin parkaları ile dalga geçermiş.

Anlıyoruz ki, o yılların “Devrimci hareketinde” iki kıyafet var:

“İttihatçı tarzı redingot altı yelek…”

Ve Filistin’den gelmiş “Deniz Gezmiş parkası…”

İLK BLUCİNLİ DEVRİMCİNİN KOKUSUNU DUYAMAZDINIZ

Kitapta üçüncü tip olarak bir de “Blucin ceket giyen” ilk devrimci profili var…

O Cemal Süreya’mış…

Evet “Daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin” dizelerinin büyük şairi…

Doğu Perinçek onu Çağaloğlu’daki ‘Aydınlık’ dergisi bürosunda ilk defa gördüğünde üzerinde ‘blucin renkli’ bir ceket varmış.

Ceket blucin mi değil mi belli değil, ama Doğu Perinçek tarifi blucin üzerinden yapıyor.

Cemal Süreya’yı şöyle anlatıyor:

“Görünmeden yürür, süzülerek gider, hiç ayak sesini duymazsınız, kendisini hissetmez, kokusunu duyamazsınız, böyle hayal gibi gider..”

BANA GÖRE İLK BLUCİNLİ DEVRİMCİ ERTUĞRUL KÜRKÇÜ

Bense “Türk Devrim hareketinin blucin tarihinin” daha eskilere gittiğini düşünüyorum.

Hafızam beni yanıltmıyorsa, mesela Ertuğrul Kürkçü’yü yanında rahmetli Teoman Ermete ile birlikte, kolunun altında Jimi Hendrix plakları hatırlar gibiyim.

İkisinin de saçları uzundu ikisinin de üzerinde blucin vardı diye hatırlıyorum.

O “SAMANLIK KAHRAMANI” BENİ HİPPİ YAPMAK İSTEDİ AMA BEN MEHTERCİ OLDUM

Doğu Perinçek’in gözünde Ertuğrul Kürkçü bir “Dönek…”

Onun Kızıldere’de samanlığa sığınarak kurtulmasını anlatıyor.. Ona “Samanlık Kahramanı” adını takmış.

Kitabın eğlenceli bir bölümü de “Hippilik” tartışması.

Ertuğrul Kürkçü ve Bülent Uluer bir programda Doğu için, “Hippi bile olamadı” demiş.

Perinçek’in cevabı şöyle:

“Kovboyculuk oyunlarına tepkiliyim. Ben Türkçülük oynuyorum. O zaman müthiş bir moda var. Amerikan özentisi. İşte hippilik o kültürün devamı. Lisede de öyleyim, hatta o tepki yüzünden okula mehter takımı gelmişti, o mehter takımını seviyordum. Mehter takımı hiç olmazsa bizdendi. Ertuğrul Kürkçü hippiydi.”

DOĞU PERİNÇEK BİR TEK NERESİNDEN VURULABİLİR

Cemal Süreya, 2000 dergisindeki “99 Yüz” adlı portreler yazdığı köşesinde son olarak Doğu Perinçek’i yazmış.

Doğu’yu şöyle tarif etmiş:

“Lacivert bir at var, atın üstünde ben geliyorum. ‘Doğu’ diyor, ‘Seni bir tek topuğundan vurabilirler, sen Aşil’sin…Aşil bir efsane ya, bir tek topuğundan vurabiliyorlar…”

28 ŞUBAT ERBAKAN’A DEĞİL FETÖ’YE KARŞIYDI

Kitabın bence en çarpıcı bölümlerinden biri Doğu Perinçek’in 28 Şubat’la ilgili sözleri.

‘28 Şubat MGK bildirisinin, aslında İşçi Partisi’nin “Cumhuriyet Kanunları uygulansın” kampanyası için hazırladığı 12 maddelik bir bildirinin genişletilmiş haliydi’ diyor.

Aslıhan Türel soruyor:

“Bu bir nevi Post modern darbe olarak nitelendi. Siz bunu tahmin ediyor muydunuz?“

Perinçek diyor ki;

“Altında Erbakan’ın imzası var. Madem post modern darbeydi neden altına imza atıyorsunuz? O son derece güzel, doğru ve Türkiye’nin daha sonra yaşadıklarından sonra daha da kıymet kazanan bir belge…”

İKTİDARIN ÜÇÜNCÜ AYAĞI BUNLARI SÖYLÜYORSA

Biraz daha altta ise şunu söylüyor:

“28 Şubat’ın hedefi FETÖ’ydü. 28 Şubat’a temel olan Sönmez Köksal’ın istihbarat raporu Fethullah Gülen Cemaatını hedefe alıyor…”

Bu sözleri söyleyen insan herhangi biri değil.

Bugün iktidar koalisyonun fiilen üçüncü ayağı sayılan biri söylüyor.

İktidarın öteki ortağa Devlet Bahçeli de 28 Şubat’tan sonra kurulan hükümetlerde başbakan yardımcısı olarak görev almıştı.

O zaman şu soru sizin de aklınıza gelmiyor mu?

28 Şubat davasında FETÖ döneminden kalma iddialarla yargılanıp, müebbet hapise mahkum olan bu insanlar hasta halleriyle hala niye hapisteler, orada ölmelerini bekliyorlar…

Doğu Perinçek’in nehir söyleşisinden çıkardığım en büyük sonuç bu oldu.

(*) Aslıhan Türel: “Adım Doğu”, Doğu Perinçek’le nehir söyleşi, Kaynak Yayınları, Kasım 2022