Uğur Dündar'ın isyanı!
Ergenekon iddianamesinde eşinin adının
bulunmasına, Star Haber'i "babasının
malı" gibi kullanarak isyan etti Uğur
Dündar...
Haklıydı!
Ama...
Haklıyken, haksız duruma düşürdü kendini.
"Ey Başbakan" diyerek başladığı konuşmasına "Emine
Hanım'a yapsalar" sözleriyle devam etti...
Başbakan da haklı olarak...
NTV ekranında sordu:
-Ey Uğur Dündar benim eşimin bu işlerle ne alakası
var?
Ve devam etti:
-O iddianameyi yazan ben miyim?
Uğur Dündar'ın bu halini görüp üzülmemek mümkün değil.
Nereden nereye?
Çok değil, üç dört yıl önce saygınlığı olan nadir
gazetecilerden biriydi Uğur Dündar. Ne zaman Star
Haber'i sunmaya başladı, yılların birikimini
Yılmaz Özdil'in de büyük desteği ile yerle bir etti. Rating
için yapılması gereken neyse onu yapıyor şimdi!
O
Uğur Dündar ki...
"Belge gazeteciliği" yaparak itibar
kazanmış...
Şimdi ekranda bağırıyor:
-3 milyar doları olan belediye başkanı
kim?
Kim?
Hadi açıkla kim?
-Efendim falanca kişi iddia
ediyor!
Hımmm...
Öyle mi?
İşte iddia...
Hem de kapı gibi!
Seninle ilgili iddia ortaya atılınca niye
cıyaklıyorsun o zaman?
Başbakan'ın deyişiyle...
"Ahhhh Uğur Dündar ahhhh..."
Sen yıllar önce o
adamı kirala, başkasının aleyhine konuştur. Sonra aynı adam dönüp
senle ilgili iddialar ortaya atsın. Sen yıllar önce
dışarıda karısıyla eğlenmeye giden Memduh
Bayraktaroğlu'nu cezaevine girdi diye Kanal D
Haber'de haber yaptın! Oysa ilgisi yoktu, dedim ya
Bayraktaroğlu cezaevinde değil karısıyla
eğleniyordu.
Ünal Tanık'ın da dediği gibi nasırına
basılınca, bağırmayı biliyorsun. Peki o insanların
çığlığını hiç duydun mu? Mesela Memduh
Bayraktaroğlu'nun cevap hakkını Kanal D'de yayımladın mı?
Özeti şu:
Star Haber'de sunuculuğuna soyunmadan önce
Türkiye'nin sevgilisi olan Uğur Dündar, "taraflı
haber"ciliğin daniskasını yaparak, her geçen gün eriyor!
Rating uğruna, Uğur Dündar yok oluyor!
Herkes bunu biliyor ve üzülüyor ama bir tek o farkına
varamıyor!
Erdoğan ne yapmalıydı?
Başbakan
Tayyip Erdoğan, Aydın Doğan'a kesilen vergi cezasını
önceden gördüğünü söyleyince, kıyametler koparıldı!
Niye tam tersini düşünmüyoruz ki?
Türkiye'deki bürokratlar böyle alıştırılmış olamaz mı?
Çiller yaptı...
Mesut Yılmaz yine öyle...
Bir bürokrat tedbiri elden bırakmıyor:
-Efendim şimdi işlem yaparsak..
Başbakan seçim meçim dinlemiyor:
-Görevinizi yapın.
Evet tam tersini düşünelim
isterseniz.
Erdoğan, o dosyayı elindeki o dosyayı seçim kozu olarak
kullanabilirdi. Aydın Doğan'ı çağırıp,
"Arkadaş bak böyle bir dosyan var" diyerek, medya
desteğini arkasına alabilirdi.
Ne yaptı Erdoğan?
"Görevinizi yapın" dedi...
Sizce hangisi doğru Ertuğrul Bey?
Başbakan'ın
o dosyayı tutması mı, yoksa, seçimde zarar
görmeyi göze alarak, "işinize bakın" demesi
mi?
Hangisi?
İnternet'in cahilleri!
Bir seçim
dönemi daha İnternet'siz sonuçlandı. Parmakla sayılacak
kadar az sayıdaki politikacı İnternet'teki reklamın önemini
kavrayabildi bu seçimde.
Bildik zırva araç ve gereçlerle seçmene özellikle genç seçmene,
kendini beğendirmeye çalıştı bizi yönetmeye talip adaylar.
Obama örneği ortadayken üstelik!
Her neyse, er ya da geç bu mereti farkedecekler ama, korkarım ki
onlar için zaman çok ama çok geç olacak.
Bakın bu akşam, hepsi ama hepsi İnternet'in ipine
sarılacak. Propoganda için bir tek seferde 15 milyar lira
akıttıkları televizyonlar (bir programın bedeli) bir şey ifade
etmeyecek onlar için. Gazeteler zaten bayat kalacak. Geriye
İnternet kalıyor, her şey anında ekrana yansıyacak.
İnternet cahilleri, klavyeye yine dokunmayacak
belki, bilgisayardan yine uzak duracak ama, gözü monitörde olacak!
Çünkü en hızlı seçim sonuçları geçen seçimde olduğu gibi bu
seçimde de İnternet sitelerinde olacak.
Anlayacağınız,
bu gece İnternet'ten bihaber çok ama çok misafirimiz
var!
Bekliyoruz efendim!