Ve son yaşlı delikanlı da ekran önünde... Kimden söz ettiğimi
anlamışsınızdır... Malum, Uğur Abimiz artık anchorman
olarak karşımızda...
Stüdyo yenilenmiş...
Arkaya üç adet manzara fotoğrafı gelmiş...
Ateş ve kızıl renkler hakim...
Aslında Uğur Dündar'ın sarışın ve kızıla kaçan
havası düşünülecek olursa pek doğru bir seçim değil...
Neyse işin bu yönünü görsel yönetmenlere bırakalım...
Biz Uğur Dündar'a bakalım...
Havalı ve yüksek tempodan bir giriş yaptı...
Ama giriş metni gereğinden fazla uzundu... Ne
zaman habere geçecek, ne zaman VTR'ye pas atacak diye beklerken bir
de DSF haber geldi... (DSF: Doğal ses fonda
demektir. Görüntü yayına girdiğinde, stüdyo spikeri üzerine metni
seslendirir.)
Bu tekniği daha çok CNN International kullanır...
VTR aralarında kısa DSF haberler ile stüdyo haberlerine sık sık yer
verirler... Bu stil bültene tempo kazandırır ve anchormanin
hakimiyetini artırır... Ama bana göre Uğur Dündar'ın uzun
bir girişin hemen ardından DSF okuması fazla
kaçtı. Araya bir VTR girdikten sonra olsa
daha şık ve tadında olurdu.
Peki programcı Uğur Dündar ile anchorman Uğur Dündar
arasındaki farklar neydi diye soracak olursanız...
Fazla bir fark yoktu...
Zira ana haber bülteni program havasındaydı...
Ankara'da gün boyu yaşanan sıcak gelişmelerin hiç biri VTR
haline getirilmemişti. Onun yerine Uğur Dündar Ankara
büroya döndü ve Murat Çelik'den sözlü olarak tüm gelişmeleri aldı.
Ama bence görüntü açısından eksik kaldılar.
Burada Murat Çelik'e haksızlık yapmak
istemem...
Tanıdığım en iyi habercidir...
Ve anlatımı da süperdir...
Tatlı tatlı, tane tane ve tam bam
teline basan cümlelerle gelişmeleri verir... Allahı
var yine öyleydi...
Bana göre Uğur Dündar'ın en büyük şansı ve silahı
Ankara'da Murat Çelik gibi isme sahip olmak...
Bültenin programa benzediğini söyledim ya...
Bunu şu örnekle ortaya koyayım...
Bir ana haber bülteninde (1 saat yayın yapıyorsanız)
ortalama 25-30 VTR yayına girer...
Uğur Dündarlı ana haber bülteninde ise yayına giren VTR
sayısı toplasanız 15'i bulmadı...
1 saatlik sürede ne yaptı derseniz...
Büyükanıt ile yaptığı ve kendisinin ön planda olduğu bir söyleşiye
yer verdi. Bir ana haber bülteni için uzun ve stil olarak
da program formatında montajlanmış bir VTR'ydi...
Stüdyoda ise Deniz Baykal'ı ağırladı...
Onu da bültenin neredeyse başından sonuna kadar
yanında oturttu. Bu uzun süreye rağmen, soru-cevap
açısından çok hafif kalan bir söyleşi yaptı...
|
"TV'de ilk kez" yazan yere
dikkat! Bu sarı yazının altından
sarı bir fon akıyor. Bu CNN
Türk'ün son dakika imajıdır.
Hemde birebir kopya... |
Unutmadan bir küçük
aşırmayı da size
ispiyonlayayım...
Star ana haberin
KJ (alt yazılar)
renkleri değişmiş...
Kırmızı ve sarı kullanılıyor artık...
İşte burada Uğur Dündar abimizin ekibi
CNN Türk'ün son
dakika imajını yürütmüş...
Bunca zaman hazırlık
yapıldıktan sonra böyle bir
aşırma ile ana haber bülteni
imajı oluşturmaları pek şık olmamış...
Hani biliriz zaten hep aşırmadır bu tür imajlar ama en azından yurt
dışından, bilmediğimiz bir kanaldan yürütselermiş...
İspiyonculuk vazifemizi de yaptığımıza göre şöyle
özetleyelim...
Uğur Dündar ekran deneyimi açısından hiç sıkıntı yaşamadı.
Koltuğunu anchorman edasıyla da doldurdu...
Ama iş haberciliğe gelince işte o noktada
hiç tatmin edici
bir bülten ortaya koyamadı...
Ekran başına oturanlar
günün gelişmelerinden
bi-haber kaldı...
Seyirci, Uğur Dündar'ın başrolde olduğu bir
program-ana
haber izledi... Eh! Eski alışkanlıklar pek kolay
değişmiyor demekki...