Öncelikle herkesin bayramını kutlarım. Ülkemizin de daha
huzurlu günlere doğru ilerlemesini dilerim.
Bayram yazımda ufak tefek gözlemlerimden bahsetmek istiyorum
sizlere.
İki gün önce Berlin’de bir show izledim.
Friedrichstadt Palast’da.
Dünyanın en büyük tiyatro salonu. Muhteşem bir show.
Zaten sloganları gerçek olamayacak kadar güzel. Anlatılmaz yaşanır
denen türden. Showun adı Yma.
100 ün üzerinde sanatçı rol almış showda. Sahne muhteşem.
Her türlü tekniğe imkan veriyor. Ve sanki sahnenin içinden yüzlerce
sahne çıkıyor.
AKM’nin hala açılamamış olması duygusuyla adamları
kıskanmadım değil. Neden belediyeler sürekli kaldırım yenileyip bu
tarz işlere imza atmazlar? Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen’in sadece
böyle bir vizyon sahibi olduğunu gördüm. Başka da aklımda yok.
Belediyelerden laf açılmışken...
Avcılar Belediye Başkanı'nın yaptığı
yanlış.
Ama daha da önemlisi, adayların belirleniş şekli. Ve başarı ise
ölçü neye göre başarı?
Ancak ben Kılıçdaroğlu dönemi ile birlikte aday belirleme
süreçlerinin de değişeceğine inanıyorum.
Almanya’da yaşayan Türkler çocuklarını anaokullarına yollamıyormuş.
Çocuklar haliyle uyum sorunu yaşıyorlar.
Eğer Almanya’da yaşayacaklarsa bu çocukların bir an önce Almanca
öğrenmeleri gerekiyor. Neye ve niçin direniriz anlayamayorum.
Hanefi Avcı’nın kitabını bitirdim. İki sonuç çıkardım:
Birincisi; Türkiye’de aşağı yukarı her iş hallolur yeter ki doğru
adamı bul. İkincisi; Bu ülkeyi asıl yöneten
cemaat!
Ben iyi niyetlerimi kaybetmiyorum.
Çok şeye direndi bu ülke. Çok karanlıklardan aydınlığa çıktı.
Sadece yaramaz çocuk tavrını bırakamıyor.
Annesi incineceksin yapma dese de dinlemiyor kendi deneyimlemek
istiyor.
Herkese mutlu ve huzurlu bayramlar...