Üç darbenin de asıl mağduru Gülen
Abone olOnursal başkanlığını Fethullah Gülen'in yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Gülen'in darbelere destek verdiği iddiasının gerçek dışı olduğunu bildirdi.
Vakfın sitesinde yer alan açıklamada, Gülen'in darbe
süreçlerindeki tavır ve değerlendirmelerinden bazılarının seçmece
usullerle alınıp, resmin tamamı verilmeden, darbelere destek vermiş
gibi gösterilmeye çalışıldığına dikkat çekildi.
Gülen'in açık hedef olduğu darbeler karşısındaki duruşu,
"ülkenin göreceği zararı en aza indirmek için müspet
hareket ve aktif sabır anlayışı doğrultusunda itidal, temkin ve
dikkat ile hareket etmek" şeklinde özetlendi. Açıklamada,
"1971 darbesinde haksız yere tutuklanan, 1980 darbesinde 6
yıl bir suçlu gibi kovalanan, 28 Şubat postmodern darbesinin
ardından da 13 yıldır memleketinden uzak yaşamaya mecbur bırakılan
Sayın Gülen'in darbelere sıcak baktığı hatta desteklediği iddiası
çok açık bir çarpıtmadır. Beraatla sonuçlanmış olsa da, Gülen'in
daha 2008'e kadar hakkında açılmış bulunan temelsiz ve haksız bir
dava ile darbeciler tarafından hedef alındığı da
unutulmamalıdır." denildi.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın açıklamasında Gülen
Hocaefendi'nin, 28 Şubat'ı önceden gördüğü ve devletin zirvesini
uyardığı, ancak "Varsa elinizde bunun belgesini verin;
Hocam dengeli olalım biraz" karşılığını aldığının altı
çizildi. Vakfın, 28 Şubat sürecine ışık tutan açıklamaları
şöyle:
Gülen 'Gölcük'teki hareketlenmeyi' devletin zirvesine
iletti
Gülen, 1993'ten beri gelmekte olan darbe sürecini görmüş ve buna
elinden geldiğince dikkat çekmeye çalışmıştır. 28 Şubat'a
yaklaşılırken, Sayın Gülen'in "Gölcük'te hareketlenmeler
var" duyumunu ilettiği devletin zirvesindekiler kendisine
"varsa elinizde bunun belgesini verin" demişler,
aslında ayyuka çıkan bu demokrasi karşıtı hareketlenmeleri mercek
altına almaktansa Demokrat Parti döneminin meşhur Samet Kuşçu
olayını hatırlatırcasına olayı ifşa edenleri risk altına atmayı
tercih eder görünmüşlerdir. Aynı şekilde, Sayın Gülen'in bir başka
ikazına cevaben bir devlet büyüğü "Hocam, dengeli olalım
biraz." demiştir.
Sayın Gülen, daha 28 Şubat darbesinin sıcak günleri başlamadan bir
grup gazeteciye Ekim 1995'te endişelerini "Askeriyede bir grup,
muhtıra hazırlığı içinde." sözleri ile ifade etmiştir. Bu tarihte
söz konusu endişeleri dikkate alacak ne güçlü bir siyasi yapı ne de
bunlarla mücadele edecek duyarlı bir medya vardı. Ne yazık ki,
birkaç zayıf istisna hariç Gülen'in bu açıklaması destek
görmemiştir. Hatta önemli bir partinin grup başkan vekili
açıklamayı "Şanssız bir açıklama, amaçlı bir yorum [...]
Hiçbir hazırlık yok. Fethullah Gülen'in şahsi görüşüdür.
Askerlerimiz de milletimizin bir parçasıdır." diyerek
karşıt tavır sergilemiştir. O dönemde bir deniz subayı tarafından
bütün siyasilere gönderilen ve Sayın Gülen'in de bir kamuoyu
oluşturma çabasıyla seslendirdiği endişelerinin önemi, pek çok
darbe girişiminin ortaya çıktığı Ergenekon sonrası süreçte ancak
anlaşılabilmiştir.
11-16 Haziran'da darbe yapılacak bilgisini ABD de ciddiye
aldı
Hizmet'in ve Sayın Gülen'in 28 Şubat darbe sürecindeki tavrı,
ülkenin o zamanki şartları tüm detayları ile göz önüne alınmadan
anlaşılamaz. 1997'de sivil siyaset kendisine karşı yapılan
psikolojik harbi ilk başlarda hafife almış, daha sonra da
engelleyebilecek iradeyi gösterememiştir. Bir kısım iktidar
mensupları da niyetlerinde samimi de olsalar yapılan propagandaları
doğrulayıcı tavırlar almışlar ve darbeye destek veren medya bunları
alabildiğine büyütmüştür. Silahsız kuvvetler olarak adlandırılan
bazı etkin ve güçlü "sivil" toplum kuruluşları ve
sendikalar demokrasi karşıtı ve darbe yanlısı bir tavır
almışlardır. Bazı komutanlar açık açık silahlı müdahale
tehditlerine başlamışlardır. Cumhurbaşkanının duruşu belli olmuş,
Sincan'da tanklar yürümüş, İçişleri Bakanı'na "yağlı kazığa
oturturuz" tehdidi yapılmış, büyük gazetelerin
manşetlerini darbeci komutanlar belirler olmuştur. Bu hengâmede
Sayın Gülen'in duruşu ülkenin daha az zararla bu süreci atlatmasını
amaçlamıştır.
Bugünden geçmişe bakıp, "Asker darbe yapamayacaktı zaten,
neden meydan okumadınız?" diye sormanın hiçbir rasyonel
dayanağı yoktur. 28 Şubat 1997'deki MGK kararları uygulanmıyor diye
bazı askerlerin 11-16 Haziran 1997 tarihleri arasında darbe
yapacağı bilgisini ABD de ciddiye almış ve dönemin ABD Dışişleri
Bakanı Madeleine Albright, 14 Haziran 1997'de Milliyet Gazetesi'ne
yaptığı açıklamada "Anayasal düzenin dışına çıkılmaması
gerektiğini Ankara'ya bildirdik." ifadelerini
kullanmıştır. Bu açıklamayı manşetten duyuran Milliyet Gazetesi'nin
o günkü yayın yönetmeni Sayın Derya Sazak bir komutanın arayıp
"Oraya da iki general mi gönderelim?" dediğini
açıklamıştır.