PKK ilk kanlı eylemini gerçekleştirdiğinde, Allah rahmet eylesin
Turgut Özal, "Üç beş çapulcu" diyerek, eli kanlı terör örgütünü
küçümsemişti!
Özal'ın "üç beş çapulcu" dediği katiller, yıllar geçtikçe
canavarlaştı, kan akıttı, can aldı, alıyor!
Türkiye, terörü ve teröristi küçümsemenin faturasını ödüyor
yıllardır. Öyle ki, yarın önümüze nasıl bir fatura konulacağını da
bugünden kestiremiyoruz.
Farkında mısınız, bugün yine aynı şeyi yapıyoruz.
Küçümsüyoruz yine.
"Üç beş bomba bulunmuş ta ne olmuş" diyoruz!
12 Haziran 2007 günü, Ümraniye'de emekli astsubay Okan Yıldırım'a
ait olduğu iddia edilen 27 el bombası ile başlayan Ergenekon
operasyonu, dalga dalga büyüyerek, gazetecisini, işadamını,
askerini içine alıyor ama biz hala olayın farkında değiliz:
"Üç beş bomba yakalandı" havasındayız!
Yapmayın!
Ergenekon çetesi de, yapılan operasyon da bu saatten sonra hafife
alınacak bir hadise değil.
Bu hata olur!
İş ciddi...
"Hesaplaşma"nın "H"si yok bu işin içinde.
Öyle bir şeyin olabilmesi için, akıldan yoksun olmak gerek.
Ya olursa?
Bedeli ağır olur!
Kimse kalkamaz bu ağırlığın altından.
Ufuk Büyükçelebi de darbeci mi?
İş bu kadar ciddi madem, gözaltına alınan herkesi "darbeci" mi ilan
edeceğiz?
Tabii ki hayır!
Ufuk Büyükçelebi mesela.
Her şeyi ortada.
Ama bu tezgahın içinde olamaz.
Ufuk'u biliyorum çünkü, gazetesini iyi yapmaktan başka bir eylemin
içinde değil, olmadı hiç!
Ufuk'un asker kanadından çok sayıda dostu var. Hurşit Tolon Paşa da
bunlardan biri. Telefonla sık sık görüştüklerine dair bilgim var.
Daha çok Tolon Paşa arar Ufuk'u, anlatır anlatır anlatır. Tolon
Paşa'nın bir isteği varsa eğer, nezaketi elden bırakmaz Ufuk,
"Emrin olur Paşam" der kapatır telefonu!
Sözün özü şudur:
Yapılan telefon görüşmelerinin teknik takibe takılmasıdır Ufuk'u
Ergenekon'un bir parçası haline getiren.
Başka izahı yok çünkü!