Süleyman Özışık gecenin 3'ünde
İzmir'den aradı:
- Abi tatsız bir şey var.
- ...?
- Gecenin bu vaktinde telefonum susmuyor. Arayanların
bir kısmı Ahmet veya Mehmet'i soruyor, bir kısmı da Çiğdem diye
biriyle konuşmak istiyor.
- Yanlış arıyorlardır Süleyman, niye bu kadar telaş ettin?
- Abi baktım başa çıkamıyorum, telefonumda 500 tane
cevapsız çağrı var.
*
Twitter'da erkek veya kadın farketmez bir
fahişe @eskortcigdem adıyla bir hesap
açmış. Süleyman'ın telefonuyla davette
bulunuyor:
- DM atmayın beni bu numaradan
arayın.
*
Twitter'da Süleyman'ın
mağduriyetini paylaştığımda, pek de şaşırmadığım cevaplar aldım.
Biri, tuvalette de bu tür yazıların yazıldığını söyleyince
koptum:
-Twitter'i tuvalete çevirmek değil mi bu?
Tuvalette bile bu tür kepazelikler kalıcı
olmuyor. Yapılan şerefsizliğin üzeri boyayla
örtülebiliyor. Twitter'da ise yapılan şerefsizlik
yapışıp kalıyor. Mahkeme karar alsa bile o içeriği
çıkartamıyorsunuz, çünkü karşı taraf bizi iplemiyor!
Şimdi soruyorum; Süleyman
Özışık bu mağduriyetini gidermek için nasıl
bir yola başvurmalı?
Bu mağduriyeti giderecek parlak bir fikir verecek biri var mı
içinizde?
*
Bakın Twitter'ın kapatılması doğru
değil!
Seçime 5 kala böyle bir yasağın gelmesi kabul edilemez.
Eli kulağında...
Twitter yasağı elbette ilelebet sürmeyecek.
Ben diyorum ki...
Gelin bu yasaktan ders çıkaralım...
Özgürlükleri sonuna kadar
savunalım...
Ama...
İçimizdeki fahişeleri söküp atalım...
Twitter'ı tuvalete çevirenlerden
kurtulalım...
Özgürlüğümüze düşkün olduğumuz kadar başkalarının mağduriyetine de
duyarlı olalım. O duyarlılığı gösterirsek, mağdur
edilen soluğu mahkemede almak yerine, bizlerin vicdanına başvurmayı
tercih edecek.
Sahipsiz olmadığını görmüş olacak.
Defne Samyeli'ne yapılan şerefsizliği mahkemeler değil,
biz bertaraf edelim istiyorum.
Var mısınız?