Gezi'ye müdahele saatinde Beylerbeyi'nde "Delfino"daydım.
Tayyip Erdoğan'ın da şikayet ettiği "gürültü kirliliği" saati
geldiğinde, sahil kenarında rakısını yudumlayanlar, çatal
bıçaklarıyla başladılar tabaklara vurmaya...
"İki yüzlü" bir görüntü!
Tepkin varsa eğer, Taksim'de yaşananları onaylamıyorsan eğer,
keyfinden biraz taviz ver, sana hak vereyim. Gezi'de
bulunanlar "gaz" yutacak, sen şarap, Gezi'deki insanlar aç kalacak,
sen rakı balık ziyafeti eşliğinde eylem yapacaksın!
Hadi oradan iki yüzlüler!
***
Dün gece Taksim'de Vali Hüseyin Avni Mutlu'nun deyişiyle,
kameralar önünde "şeffaf" yapılan müdahalede kimsenin kafası gözü
yarılmıyor. Ama azıcık öteye gidiyorsunuz, Divan Oteli'nin
etrafı kan revan içinde. İnsanlar can derdinde çığlık atıyor.
Oralar da kamera var mıydı acaba?
Divan'a sığınanlara da "şeffaf müdahale" yapıldı mı?
İki televizyonun kayıtlarına baktığımızda, yapılan
müdahaleler pek de şeffaf değildi.
***
Polis müdahalesi sırasında gül dağıtılmadı kimseye. Vali, defalarca
çıkıp açıklama yaptı, yaralılarla ilgili bilgi verdi. Ancak, tüm
bunlara rağmen, "twitter teröristleri" bir kez daha devreye
girdi ve akıl almaz iddialarla halkı provake ettiler.
Milyonlar Taksim'e çağrıldı, insanlara "isyan" daveti yapıldı.
Kimyasal silah kullanıldığı twitt ve RT'leri havada uçuştu.
Ölümlerin yaşandığı alçaklığı bir kez daha üfürüldü.
Yanık tedavisiyle ilgili İnternet'ten alınan fotoğraflar, polisin
Taksim'deki eylemine mal edildi. AK Parti adına, yediden yetmişe
herkesi çılgına çevirecek twitler paylaşıldı. CHP'li vekillerin
adına olmayacak sahtekarlıklar yapıldı.
İsrail, Yunanistan, Suriye'de yaşanan çatışma fotoğrafları
Türkiye'de yaşanıyormuş gibi lanse edildi. Uludere'yi
göremeyecek kadar kör, Gazi olaylarını hatırlayamayacak kadar
vicdansız olan meslektaşlarımız, hayatı boyunca böylesi bir
müdahaleye tanık olmadıklarını söylediler.
Ve daha neler neler...
***
Türkiye'ye yazık oluyor. Böyle giderse, güzelim ülkemizde 12
Eylül'deki gibi kardeş kardeşi boğazlayacak. Kutuplaşma vardı
bugüne kadar, ancak kimse kimseye "gözünün üstünde kaşın
var" demiyordu. Şimdi insanların birbirine bakışları
değişti, lafla, eylemle birbirimizin tepesine çıkmaya
başladık.
"BİZ" ve "ONLAR" vurgusu daha çok yapılmaya başladı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin idaresini elinde bulunduranlar başta olmak
üzere, bu ülkede kalem oynatan herkes, aydınlar, muhalefet
ve aklınıza gelebilecek herkes, bu tehlikenin farkına
varmalı. Varmalı ki, bizim için çalan "tehlike çanları"
dinsin. Varmalı ki, ellerinden gelse bizi bir kaşık suda boğacak
düşmanlarımız sevinmesin.
Lütfen!