Twente zaferi için kim ne dedi?
Abone olFenerbahçe ligdeki performansını Hollanda'ya taşımadı. Peki üç günde ne değişti? Spor yazarları yorumluyor.
Fenerbahçe'nin Twente galibiyeti ilaç gibi geldi. Üst üste
alınan kötü sonuçların ardından ortaya konan futbol taraftara umut
verdi..
Spor yazarları üç gün arayla bu kadar farklı bir görüntü veren
takımı değerlendirdi. İşte görüşler..
Rıdvan Dilmen (Milliyet): Ders alınacak bir
maç!
Fenerbahçe’nin bu maça ihtiyacı vardı. Galatasaray derbisinden
sonra yaşanan müthiş düşüşe son vermesi gerekiyordu. Bu anlamda
dünkü galibiyet iyi oldu diyebiliriz. Tabii ki grubu lider olarak
bitirerek yoluna devam etmesi de bir başka artı. Ancak dünkü
karşılaşmadan çıkarılması gereken önemli dersler de var.
Birincisi; iyi oynamasalar da bu kez mücadele ettiler. İkincisi;
Bilica - Lugano’nun uyumlu bir ikili olduğu bir kez daha ortaya
çıktı. Bunda ısrarcı olunmalı. Üçüncüsü; Mehmet Topuz, sağ ön
oyuncusu. Bunu ilk yarıda net bir şekilde gördük. Dördüncüsü;
Cristian’a bu maçı ve Kasımpaşa maçını tekrar izlettirmeli.
Beşincisi ise takımın en büyük sıkıntısı yine en uçtaydı. Oraya
kadar getiriyorsunuz sonuç alamıyorsunuz. Güiza yetersiz kalıyor.
Bunlar Fenerbahçe’nin geleceği için önemli detaylar aslında.
Futbol ilginç bir oyun... Twente, Kadıköy’de kazandığı maçtan
aslında daha iyiydi. Ama o günkü Fenerbahçe karşısında yoktu. Çok
iyi oynasa da yenilgiden kurtulamadı.
Kuralar çekildiğinde Fenerbahçe zaten favori gözüküyordu. İlk hafta
alınan yenilgi takımı kendine getirdi. Twente iyi bir tokat attı,
ardından beşte beş yaptı. Bu lige de ardından iyi yansımıştı. Şimdi
Eskişehirspor maçı Fenerbahçe’nin ligdeki geleceği açısından çok
önemli. Aynı ciddiyeti orada da göstermeliler. Bu kadar pozisyon
vermeyip iyi bir dönüş yapması gerek.
Futbolda hep geyikler vardır. Sezon başında da Fenerbahçe için
“Avrupa’ya değil Türkiye’ye uygun hoca buldular” denmişti.
Bakıyoruz Fenerbahçe’nin hocası Avrupa’da şu an için daha başarılı.
Bunun böyle olmadığı herhalde anlaşılmıştır. Daum’a ve yönetime,
“Türkiye’de 5. olacaksın, ama Avrupa’da final oynayacaksınız...
Kabul ediyor musunuz?” diye sorsalar kabul etmeyen bir kişi
çıkmaz...
Son bir paragraf da yönetime... Bu takıma el atmaları şart.
Futbolculara bu takımın değerini anlatmalı, anlamayanları da kapıya
koymalılar. Mesela Kazım; Fenerbahçe Kulübü’nü kimse küçük duruma
düşüremez. Yönetimin gelecek nesillere örnek adına bu hatayı
cezasız bırakmamalı. Gerekirse bonservisini cebine koyar, gönderir.
Evet zarar eder, ama kulübün büyüklüğünü gösterir. Sorun sadece
Kazım da değil. Aynı havada olan başka isimler de var. Samandıra’ya
Fenerbahçe ruhunun geri gelmesi şart.
Mehmet Demirkol'un yorumu sonraki sayfada?
Mehmet Demirkol (Milliyet) Ligden farklı
Türk takımlarının, Avrupa’nın başaltı liglerinin standart, ama
başarılı sistem takımlarıyla baş edebilmesi, ancak daha özellikli
ve daha pahalı oyuncularla mümkün oluyor.
Bir üst sınıf takımlar ise standart sistemi pahalı ve iyi
oyuncularla yapanlar.
Yani, biz arada kalmış karma bir haldeyiz.
Dün bu durumun bir gösterisiydi sanki. Fizik, sahaya yayılma,
garanti pas ve sürat olarak daha iyi bir rakip. Ama maç denk
geçiyor. Karşılıklı net pozisyonlarla...
Fenerbahçe açısından ilginç olan ise şu: senelerce, ligde fırtına
gibi estiği dönemlerde dahi, böyle başaltı Avrupa takımları
karşısında rahatça çözülen bir takımdılar. Son 3 yılda bu durum 180
derece değişti. Şimdi ligde en sıkıntılı döneminde dahi olsa, -en
azından bu seviyede Avrupa’da belli bir standardı ortaya
koyabiliyor. Rakip Hollanda’da geçen yılın ikincisi ve bu yılın
flaş lideri de olsa. Çok iyi biliyoruz ki 10 yıl önce böyle bir maç
3-0’dan aşağı bir skorla bitmezdi.
Lig - Avrupa standartlarının farklı olmasının futbol açısından
temel bir açıklaması var. Avrupa kupalarında kimse başı
sıkışmadıkça risk alıp önde basıp, tempoyu yükseltmeye çalışmıyor.
Böyle olunca Fenerbahçe savunması ve orta sahası için top yapmada
var olan riskler otomatikman ortadan kalkıyor. Top rakibe
geçtiğinde çok daha rahat yerleşebiliyor ve tek ayak üzerinde
yakalanmıyorlar.
Durum böyle olunca Fenerbahçeli oyuncular için Avrupa her anlamda
daha çekici oluyor. Dün birbirlerine yakın oynayarak savunma
yapmayı ve hızla açılarak rakibi dağınık yakalamayı bu rahatlıkla
ve disiplinle başardılar. Ancak yakalanan şanslarda genel olarak
göze çarpan fizik olarak eksik kalarak rakibe özellikle de
Brezilyalı müstakbel Hollandalı Douglas’a yakalanmaları,
ezberlerinde bir hücum planı olmadığı izlenimi ve Alex’in fizik ve
mantal olarak rahat olmayışıydı (Bu arada Douglas ve Çek Stoch’un
adını önümüzdeki transfer döneminde gazetelerimizde fazlasıyla
göreceğimize eminim. ama şimdiden söyleyeyim. Zor değil de sanki
imkânsız).
Dün Twente’nin iki topunun direkten döndüğü bir maçtı, ama
Fenerbahçe istediği gibi oynayan en azından hiçbir an aciz duruma
düşmeyen bir takımdı. Ne olursa olsun evinizde kaybettiğiniz
Hollanda lig liderini deplasmanda yenmek önemli bir iştir. Liderlik
için tebrikler!
Alattin Metin'in Metin'in yorumu sonraki
sayfada
Alattin Metin (Akşam): Sahanın en iyisi iğneyle
oynadı
Cristian, Fenerbahçe için çok önemli oyuncu. Alex, Emre kadar
olmazsa olmazlardan.
Orta sahayı toparladı, hücuma destek verdi. Nerede bir sıkıntı
varsa, gitti arkadaşına yardım etti. Sahanın her yerinde o
vardı.
Üstelik sakattı...
Zor günde arkadaşlarını yalnız bırakmamak için iğne olup sahaya
çıktı. Böyle yürekli profesyonele şapka çıkarılır.
Ama aynı şeyi Mehmet Topuz için diyemiyorum.
Bu futcolcuyu anlayamıyorum. Biraz kıpırdansa, Cristian'ın oyununa
ayak uydursa, kendisi de Fenerbahçe de çok farklı olacak.
Savunmayı düşünmekten hücuma çıkamıyor. Riske girmek istemiyor.
Oysa Fenerbahçe'yi heyecanlandıracak, arkadaşlarını ateşleyecek çok
önemli bir oyuncu.
Kayseri'de Topuz'u Topuz yapan özellikleri Fenerbahçe'de
kullanamıyor. Alex'in de oyun ritmini bozuyor.
Güiza için hiçbir şey söylemek istemiyorum.
Arkadaşlarla maçı izlerken devamlı gözümüz ona takıldı. Herkes
Güiza'nın kötü futbolundan 'illallah' diyor.
O kadar güçsüz ve moralsiz ki bırakın gol vuruşlarını pas
veremiyor. Sonra da kendi kendine kızıyor. Yapma kardeşim!
Biraz az gez, otur evinde kafanı dinle, nasıl bu krizden
kurtulacağını düşün. Bu futbolla seni İspanya da almaz.
Fenerbahçe, bu önemli galibiyetle grup liderliğini garantiledi.
Peki krizden kurtuldu mu?
Henüz değil. Futbolcuların yüzü gülmüyor. Oynamak, eski günlere
dönmek istiyorlar ama henüz o patlama noktasında değiller.
Twente karşısında sadece mücadele ettiler ve haklı bir galibiyet
aldılar. Fenerbahçe adına sevindirici olan Bilica'nın gelmesiyle
defansın toparlanması, orta sahada Vederson'la yeni bir direnç
yakalaması ama golcüde sorun devam ediyor.
Güiza'yla da bu iş zor olur. Daum'un ya Semih'i ya da Deivid'i
kullanması lazım.
Not: Maçın dönüm noktası Fenerbahçe'yi grup lideri yapan Lugano'nun
kafa golü değil, Roberto Carlos'un kale çizgisinden çıkarttığı
toptu.
Ahmet Çakar'ın yorumu sonraki sayfada
Ahmet Çakar (Sabah): Tek forvetle iyi
mücadele
Fenerbahçe zor günler geçiriyordu ama dün gece kazandılar.
Böylesine maçlar çok zordur. Aynı zamanda tedavi edici özelliği
vardır. Mesela Fenerbahçe dün gece kaybetseydi, sadece büyük oranda
grup birinciliğini kaybetmeyip iç huzurunu da ciddi bir şekilde
yitirecekti.
Dün geceye bakıyoruz Fenerbahçe hem çok pozisyon buldu, hem de çok
pozisyon verdi. İlk lafımız kaleci Volkan'a; ya iyi antrenman
yapmıyor, ya da bazı önemli problemleri var. Dün gece öylesine
hatalar yaptı ki Fenerbahçe ucuz kurtuldu. Gelelim Bilica'ya,
Fenerbahçe savunması için çok stratejik bir isim. Fenerbahçe'nin en
iyi oyuncusu mu? Hayır. Ama o defansta olmayınca Fenerbahçe
savunması rahat olamıyor.
Fenerbahçe ilk yarıya iyi başladı. Pas yaptı ve en önemlisi iyi
mücadele etti. Fenerbahçeli oyuncular şunu çok iyi bilmeliler ki,
kazansanız da kaybetseniz de çok koşup iyi mücadele ettiğinizde çok
şey farklı oluyor. Kasımpaşa maçına bakıyoruz nerede o Fenerbahçe,
nerede dün geceki Fenerbahçe? Dün gece herşey toz pembe miydi? Bu
sorunun cevabı da hayır. Fenerbahçe yine alıştığımız defans
hatalarından mütevazı rakibi Twente'ye gereksiz pozisyonlar
verdi.
CARLOS MAÇI ÇEVİRDİ
Şurası çok açık ki bu
takım çift santrfor oynayamaz. Böyle bir durumda Fenerbahçe orta
sahası bir kişi eksik kalıyor. Son haftaların en çok eleştirilen
ismi Roberto Carlos'tu. Ama dün gece öyle bir anda çizgiden öyle
bir top çıkartti ki belki de bu pozisyon maçın kırılma anıydı.
Fenerbahçe grup birinciliğini garantiledi. Ama bu grup herkesin
takdir ettiği gibi kolay bir grup. Bundan sonrası ise Avrupa'da hiç
de kolay olmayacak.
Twente'ye bakıyoruz; Hollanda liginde bu senenin en flaş takımı.
Ama bizim ligimizde oynasa ilk 5 takım arasına zor girer. Demek ki
Hollanda ligi öyle çok büyük bir lig değilmiş.
Gelelim hakeme; İspanyol hakem bir iki ufak hatası dışında çok
başarılıydı. Özellikle Twente'nin son dakikalarda bulduğu golde
ofsayt pozisyonunu iyi tespit etti.
Hakan Ünsal'ın yorumu sonraki sayfada
Hakan Ünsal (Hürriyet): Carlos isterse
İSTANBUL’da neredeydiniz? Herkesin sorduğu soru budur herhalde.
Öyle ya bu Fenerbahçe’yi görünce “Neden” diye düşünülür. Takımdaki
bu farklılığın sebebi neydi?
1-Seyirci ve saha atmosferi
2-Maçın önemi
3-Kasımpaşa mağlubiyeti
4-Kazanma zorunluluğunun olmaması
5-Ciddiyet ve istek
Bu 5 sebepten 4’ü Kasımpaşa maçında yoktu ve farklı mağlubiyet
geldi. Takımdaki değişikliğin en büyük emaresi Roberto Carlos’tur.
Kasımpaşa maçında umursamaz ve kötü gözüken Carlos’un bu oyununun
tek bir anlamı var; “İstedi.’’ Daum’un ciddi ciddi her maçtan önce
Carlos’la konuşup, “Bugün oynamaya niyetin var mı? Yoksa idare mi
edeceksin?” diye sorması lazım. Çünkü Carlos isterse ama isterse
hala en iyi solbeklerden biri. Vücudu burada, kafası Brezilya’da
olduğu sürece faydalı olmaz. Bu kadar büyük kariyeri olan bir
oyuncuyu ancak önemli maçlar heyecanlandırır. Türkiye Ligi artık
Carlos için birkaç maç hariç bir şey ifade etmiyor. Bu yüzden
ayrılık Fenerbahçe’nin de çıkarına olur. Yaptığu kademe ile boş
kaleye giden topu çıkarması maçı çeviren kırılma anıydı.
Herkes iyi oynayınca
F.BAHÇE’de diğer oyuncularda da maçı istedi. İlk yarıda girilen net
pozisyonlara Türkiye’de bile girilmedi. F.Bahçe maçı yarım saat
dolmadan koparabilirdi. Bu değişimin sebebi olarak sistem
değişikliği gibi gözükebilir ama bence asıl sebep futbolcuların
futbol oynamaya karar vermeleri. Kasımpaşa maçında oynayan
oyuncuların çoğu sahadaydı. Lugano’dan Güiza’ya kadar herkes topun
arkasında rakibi karşılamaya çalışıyordu. Gökhan alışıldık
bindirmelerini yapınca, Carlos iyi savunma yapınca, Cristian geri
dönünce, Alex ve Güiza iyi anlaşınca daha doğrusu F.Bahçe istekli
ve ciddi olunca pozisyona girmekte zorlanmadı.
Volkan unutmalı
VOLKAN, Kasımpaşa maçındaki hatasından sonra büyük özgüven kaybına
uğramış. Sezona çok iyi giren Volkan yaptığı bu hatayı bir an önce
unutmalı. Yoksa geri dönüş çok zor olur. Aslında Volkan’ın bu
durumu Avrupalı oyuncu ile aramızdaki belki de tek farkı
gösteriyor. Biz hatayı yaşarız ve devam ettiririz ama Avrupa
mantalitesinde hata yapıldığı
andan sonra unutulur.
Futbolun gerekleri
İSTANBUL’da ruh gibi sahada dolanan oyuncular yerine ne istediğini
bilen futbolcular gelmişti. Kaldı ki, Twente kadrosu ve sistemi
oturmuş formda bir takım. F.Bahçe, Twente’nin en artı yanlarından
biri olan iyi pas yaparak, organize ataklara çıkmasına izin
vermedi. Oyunun kontrolünü vermiş olsa zaten mağlubiyet kaçınılmaz
olurdu. Futbolun gereklerini yerine getirirsen şans da yanında
oluyor.
Ogün Altıparmak'ın yorumu sonraki sayfada
Ogün Altıparmak (Yeni Şafak): Helal olsun
Dört gün evvel İstanbul'da Kasımpaşa karşısında seyrettiğimiz
Fenerbahçe'ye bir bakın, bir de dün akşamki Twente maçındaki
Fenerbahçe'ye.
Gözümüze ilk batan husus, Fenerbahçe takımının klasik 4-4-1-1
sistemiyle oynamasıydı. Çok insanın kafa karıştırıp çift santrfor
oynama duygusuna Fenerbahçeli futbolcular da katılınca takımın
teknik direktörü futbolcuların arzusuna uyup sistemi değiştirdi ve
Fenerbahçe'nin rezaletini önleyemedi.
Bir de dün akşamki Fenerbahçe'ye bakalım. Bilica'nın gelmesiyle
geri dörtlünün göbeği şahane futbollarıyla moralleri düzeltirken
bunlara da Roberto Carlos'un uyması, sağ koridorda Gökhan ile
Mehmet Topuz'un iyi anlaşması, Vederson'un solu iyi kullanması,
orta sahanın göbeğinde oynayan Cristian ve Selçuk'un akıllı
futbollarını kattığımızda gözlerimizin önüne muhteşem bir futbol
serildi. Avrupa'da deplasmanda oynamasına rağmen rakip kale önünde
mutlak 8 gol pozisyonu yakalamak kolay bir iş değil.
Sistem oturursa, saha içindeki uygulaması iyi olursa, bloklar
arasında boşluk kalmaz ve güzel tablo ekonomik futbolu ortaya
çıkartır, ekonomik futbol da neticeyi getirir. Dün akşam
seyrettiğimiz Fenerbahçe de böyle bir görüntüdeydi. Maçı kazanarak
ikinci tura yükseldi ve büyük iş becerdi.
Şimdi teknik direktöre tavsiyemiz takımı serbest bırakmadan
cumartesi oynayacağı Eskişehir deplasmanına iyi hazırlayıp sakat
futbolcuların iyileşmesini sağlamasıdır.
Demek ki maceraya girmeden takım tertibi yapılırsa ve oturmuş
sistem takıma uygulanırsa netice almak hiç de zor değilmiş. Kötü
futbolda eleştirdiğimiz Fenerbahçe'yi, iyi futbolda da methetmemiz
bizim en önemli görevimiz sayılmalıdır.
Semih Yuvakuran'ın yorumu sonraki
sayfada
Semih Yuvakuran (Zaman): Kanarya, Hollanda'da mücadelesiyle
kazandı
Birçok eksikle Twente'ye giden F.Bahçe'de en büyük sıkıntı bence
Emre'nin yokluğu. Emre'nin, Cristian ile beraber sezon başından
beri gösterdiği performans her zaman söylediğimiz gibi alkışa
değerdi.
Sakatlıklar ve cezalılar, takımı bir anda nerelere getiriyor, hep
birlikte izliyoruz. Oynamayanların yerine forma giyenler de
ligimizin en iyi futbolcuları; ancak form durumları merak
konusuydu. Temsilcimiz, daha önceki maçlara nazaran dünkü
karşılaşmaya biraz istekli başladı. İlk yarıda bir-iki gollük
fırsat da yakaladılar. Yalnız rakibin atakları daha tehlikeliydi.
Kademeye tam zamanında giren Roberto Carlos ve Bilica, Twente
forvetlerine fırsat tanımadı. Uzun süredir sahalardan uzak kalan
Selçuk ise takıma fazla katkı sağlayamadı. Özer Hurmacı ne zaman
iyi oynayacak çok merak ediyorum. Hâlâ hazır duruma getirilemiyorsa
teknik heyette büyük problem var demektir. Ancak ben onun
Kanarya'ya fayda sağlayacağına inananlardanım. Bir diğer dikkatimi
çeken husus da Sarı-Lacivertli oyuncuların sürekli kayıp düşmesi.
Sanırım kramponlar problemliydi.
Hollanda ekibi Twente iyi bir takım değil, ama çok disiplinli
oynuyor. F.Bahçe'de isteksizlik maçın ilerleyen dakikalarında yine
boy gösterdi. 42. dakikada F.Bahçe açısından şanslı dakikaydı.
Perez'in topu direkten döndü. Bu oyuncuya vurdurmak için her şeyi
yaptılar adeta! İlk yarı F.Bahçe için sancılı geçti. İkinci devrede
F.Bahçe kötü oynadığı zamanlarda Lugano'yla golü buldu.
Sahada sivrilen, arzulu olan hiç kimse yoktu. Fenerbahçe böyle kötü
oynamaya devam ederse ligde kötü sonuçlar da peş peşe gelmeye devam
eder. Kaleci Volkan'a da bir şeyler oldu. Kasımpaşa maçında yaptığı
hatayı, dün de tekrarladı. Boş kaleye giden topu Roberto Carlos'un
çıkartması yine F.Bahçe açısından büyük şanstı. Bu maç kazanıldı,
ama bence bu skor kimseyi aldatmasın. Kaçan gollere bakarsak
F.Bahçe'nin farklı yenilmesi lazımdı. Ama şans faktörü dün akşam
bizim yanımızdaydı.
Daha önceki zamanlarda F.Bahçe'de her maçta bir iki oyuncu
sivriliyordu. Her şeye rağmen Kanarya çok iyi mücadele etti. Bunun
da semeresini aldı. Twente kesinlikle Fenerbahçe ayarında bir ekip
değildi. Beceriksizlikleri de eklenince sahadan mağlup ayrıldılar.
Fenerbahçe ise bir üst tura çıkmayı garantiledi.
Selçuk Yula'nın yorumu sonraki sayfada
[PAGE]
Selçuk Yula (Takvim): Bileğinin hakkıyla
Daum, Kasımpaşa maçında uyguladığı sistemden vazgeçip kendi
doğrularından geri döndü. Dün akşam tek forvet olarak da Güiza'yı
tercih etti. Santos'u dışarda bırakıp Vederson'u oynattı. Gördüğüm
kadarıyla böyle olunca Roberto Carlos ileriye daha rahatlıkla
gidebiliyor. Çünkü biliyor ki gittiği zaman Vederson arkada
kalacak. Santos bunu yapmıyor. Emre'nin yokluğunda Cristian'ın
yanına Selçuk'u tekrar monte etmesi ona güvendiğini gösterir ama
Selçuk özellikle ilk 45 dakikada yaptığı pas hatlarıyla saç baş
yoldurdu.
İlk 45 dakikada derken yanlış anlamayın Fenerbahçe, bu devre oyunun
tek hakimiydi. Harika oynadı çok pozisyonlar buldu kaleciyi
geçemedi. Şuanda Avrupa'nın belki de tek namağlup lider takımı
Twente'nin üstüne üstüne giderken kalesinde direkten dönen topu
gördük. Yani Fenerbahçe, son haftalardaki başarısız sonuçlardan
sonra Twente'den fark yiyecek diyenleri yanıltan bir futbol ortaya
koydu.
Mehmet Topuz, Alex, Vederson, Bilica, Baroni maça iyi başlayan
futbolcularımızdandı.
İki puan önde olan takım biziz. Yani saldırması gereken takım
Twente ama maça tam tersi bir şekilde başladık. İlk 45 dakika eğer
0-0 bittiyse bu Twente'nin balıydı.
İkinci devrede de değişen birşey olmadı. F.Bahçe yine üstün oynayan
taraftı. İlk devrede direkten dönen top gibi Carlos'un kale içinden
çıkardığı mucize bir top vardı. Ama şuanda Avrupa'nın en iyi takımı
dedikleri Twente'nin yaptıkları bu kadardı. F.Bahçe'nin kaçırdığı
sayısız pozisyonlardan sonra yine Alex'in korneriyle Lugano'nun
vuruşu gol getirdi. Hak edilen bir sonuç alındı. Asıl önemlisi
F.Bahçe'nin bundan sonra ligde neler yapabileceğinin göstergesi
Hollanda'da vücut haline gelmiş oldu. Önümüzdeki 3 haftaya bakarken
bu maçı da düşüneceğiz ama bu maçı düşünürken Bilica, Lugano, Alex,
Vederson, Mehmet Topuz, Cristian'ın ve özellikle herkesin şu anda
saldırdığı Güiza'nın mücadelelerini yürekten tebrik etmek lazım
diye düşünüyorum.