TV'deki yozlaşmanın nedeni editörler
Abone olCoşkun, televizyonun tesirini yitirmesinin nedeni olarak ise sululuğa-basitliğe ve kalitesizliğe sarılan editörleri görüyor.
Ölü sanatçılar ülkesi
Eskiden televizyonda bir kez olsun gözükmek şöhret olmaya yetiyordu sanki.
Bizim Osman’a yolda giderken mikrofonu tutup ‘Küresel kalkınma konusunda ne düşündüğünü’ sormuşlar, o da yanıtlamıştı:
‘Bir şey düşünmüyorum...’
Ama bu onun şöhret olmasına yetmiş, tüm ülke bir anda Osman’ı izlemiş, eş-dost gruplar halinde eve kadar gelip tebrik etmişti Osman’ı:
‘Fevkalade güzel bir beyanattı...’
‘Televizyona çıkmak ancak bu kadar olur...’
‘Hakikaten iyi verdiler...’
Sokaktan geçerken herkes onu gösteriyor, otobüse bindiğinde ‘O sizsiniz...’ diyorlardı.
Memleketten tebrik telgrafları geliyordu:
‘Kardeşim Osman... Sizi televizyonda izlemiş bulunuyoruz. Bu başarınızın devamını diler.....’
*
Şimdi Başbakan televizyona çıkıyor, gören yok...
Hem sayısı çoğalan hem inandırıcılığını yitiren kanallar arasında konuşuyor konuşuyor, kimse farkında değil.
Oysa Osman, ‘Küresel kalkınma konusunda ne düşündüğünü’ sorduklarında ve o ‘Bir şey düşünmüyorum’ dediğinde, tüm Türkiye dinlemişti.
Tebrik telgrafları yağıyordu ona:
‘Sayın Osman Bey... Televizyona çıkmanız bizlere gurur vermiş olup.....’
*
Demek istediğim; ekranlar etkilerini yitirdiler.
Bir yandan çoğalan kanallar, öte yandan kalitesiz yayınlar yüzünden artık inandırıcı ve etkili değiller.
Tüm bunları Çetin Alp’in ölüm haberini duyunca düşündüm. Tıpkı Cem Karaca, Barış Manço gibi, televizyonlar onu da çoktan ölmüş saymışlardı.
Ekranlara bakın; tiyatronun, sinemanın, müziğin, edebiyatın, daha birçok sanat alanının gerçek sanatçılarını göremezsiniz.
Onların yerine densiz-basit-kalitesiz kim varsa orada. Reklamlardan dizi filmlere, tartışma programlarına kadar.
Sanat ölü, sanatçılar ölü...
Bir gecede utanç verici sululuk ve kalitesizlik içinde parlatılan starlar(!), bir hafta içinde çöpe atılırcasına unutulup gidiyor ölü sanatçılar ülkesinde.
*
Ve televizyon editörleri; sululuğa-densizliğe-basitliğe-kalitesizliğe sarıldıkları için etkilerini ve güçlerini yitirdiklerini henüz anlamış değiller.
Ama Osman.....
Eskiden televizyonda bir kez olsun gözükmek şöhret olmaya yetiyordu sanki.
Bizim Osman’a yolda giderken mikrofonu tutup ‘Küresel kalkınma konusunda ne düşündüğünü’ sormuşlar, o da yanıtlamıştı:
‘Bir şey düşünmüyorum...’
Ama bu onun şöhret olmasına yetmiş, tüm ülke bir anda Osman’ı izlemiş, eş-dost gruplar halinde eve kadar gelip tebrik etmişti Osman’ı:
‘Fevkalade güzel bir beyanattı...’
‘Televizyona çıkmak ancak bu kadar olur...’
‘Hakikaten iyi verdiler...’
Sokaktan geçerken herkes onu gösteriyor, otobüse bindiğinde ‘O sizsiniz...’ diyorlardı.
Memleketten tebrik telgrafları geliyordu:
‘Kardeşim Osman... Sizi televizyonda izlemiş bulunuyoruz. Bu başarınızın devamını diler.....’
*
Şimdi Başbakan televizyona çıkıyor, gören yok...
Hem sayısı çoğalan hem inandırıcılığını yitiren kanallar arasında konuşuyor konuşuyor, kimse farkında değil.
Oysa Osman, ‘Küresel kalkınma konusunda ne düşündüğünü’ sorduklarında ve o ‘Bir şey düşünmüyorum’ dediğinde, tüm Türkiye dinlemişti.
Tebrik telgrafları yağıyordu ona:
‘Sayın Osman Bey... Televizyona çıkmanız bizlere gurur vermiş olup.....’
*
Demek istediğim; ekranlar etkilerini yitirdiler.
Bir yandan çoğalan kanallar, öte yandan kalitesiz yayınlar yüzünden artık inandırıcı ve etkili değiller.
Tüm bunları Çetin Alp’in ölüm haberini duyunca düşündüm. Tıpkı Cem Karaca, Barış Manço gibi, televizyonlar onu da çoktan ölmüş saymışlardı.
Ekranlara bakın; tiyatronun, sinemanın, müziğin, edebiyatın, daha birçok sanat alanının gerçek sanatçılarını göremezsiniz.
Onların yerine densiz-basit-kalitesiz kim varsa orada. Reklamlardan dizi filmlere, tartışma programlarına kadar.
Sanat ölü, sanatçılar ölü...
Bir gecede utanç verici sululuk ve kalitesizlik içinde parlatılan starlar(!), bir hafta içinde çöpe atılırcasına unutulup gidiyor ölü sanatçılar ülkesinde.
*
Ve televizyon editörleri; sululuğa-densizliğe-basitliğe-kalitesizliğe sarıldıkları için etkilerini ve güçlerini yitirdiklerini henüz anlamış değiller.
Ama Osman.....