TV 8, gazetecinin hayatını kararttı

Abone ol

TV 8, akıllara durgunluk veren bir olaya imza attı ve transfer ettiği gazeteciye yapmadığını bırakmadı. Mağdur edilen gazeteci yaşadığı şoku anlatıyor.

On yılı aşkın süredir gazetecilik yapıyorum. Kurtlar sofrasında başımıza gelmeyen kalmadı. İyisiyle kötüsüyle herşeyi yaşadık diye düşünüyordum. Yanılmışım. Meğer daha öğrenmem gereken çok şey varmış. Tv8 yüzünden başıma gelenler sanırım pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Ben Show Tv'de yayınlanan bir programın editörlüğünü başarıyla yaparken Tv8'den transfer teklifi aldım. Her açıdan çok daha iyi şartlar sunuluyordu. Yeni başlayacak bir programın koordinatörü olarak görev yapacaktım. Görüşmeler sonunda kadrom 212 sayılı basın kanununa uygun bir şekilde yapılır yapılmaz göreve başlayabileceğimi söyledim. Tv8'in finans müdürü bir süre sonra bana kadromun ve sigorta işlemlerimin yapıldığını bildirdi. Bunun üzerine çalışmakta olduğum programı anlaşarak ve bir mağduriyet yaratmayacak şekilde bıraktım. Tv8'de fiili olarak göreve başladım. İlk iki hafta herşey yolunda gitti. Programla ilgili tüm hazırlıkları yaptık. İki haftanın sonunda program formatı ve içeriğiyle ilgili tüm altyapı çalışmaları büyük ölçüde tamamlanmıştı. ŞOK EDEN GELİŞME... Ancak iki haftanın sonunda özkazançlarını herşeyin üzerinde tutan ve kendilerini bu piyasanın ender bulunan şahsiyetleri olarak gören kanal yöneticileri programın yapılmayacağını ilettiler. Söylendiğine göre; reklamcılık sektöründen yüz kızartıcı ayrılmaların kahramanının danışman olduğu kanalın patronu programı çok pahalı bulmuş. Daha ucuz programlarla işin götürülmesini emretmiş. Program yapılmayacağı için bana da ihtiyaç olmadığı müjdesi(!) aynı gün içinde tarafıma iletildi. Adeta şoka girdim. Oysa bana daha önce kadromun 212 sayılı basın kanununa göre yapıldığı söylenmişti. Bu kadar kolay, adeta dalga geçer gibi işime son verilemezdi. Ancak yanılıyordum. Yeni bir şok daha yaşadım. Bana yapıldı denilen kadro ve sigorta işlemlerinin aslında yapılmamış olduğunu anladım. Yani finans müdürü ve muhasebe servisi tarafından kandırılmıştım. Dolayısıyle hiçbir yasal hakkım yoktu. Bırakın diğer hakları iki haftalık çalışmamın karşılığını bile alamadan kanaldan ayrıldım. Yaşadığım tam bir "Güler misin ağlar mısın?" durumuydu. Durduk yerde işimden, ekmeğimden edilmiştim. Tek suçum vardı; Tv8'e ve oradaki yöneticilere güvenmek! Bu yapılanları, ekmeğimle bu şekilde oynanmasını içime sindiremedim. Her iktidar döneminde grup kurtaran gazeteciler şu anda patron katında kamp kurup dolarlara boğuluyor. Ancak koskoca Tv8 bir program koordinatörünün iki haftalık maaşını vermeye gelince bile kasanın tamtakır olduğunu söylüyor. Bu meslekte emeğiyle, işiyle varolmaya çalışanların ekmekleriyle umarsızca oynanıyor. İnsanların ekmeğiyle böylesine ucuz yöntemlerle oynayanlara tek bir şey söylemek istiyorum: Önemli olan koltuk sahibi olmak değil, sahibi olduğunuz koltuğu doldurabilmektir. Aslında ben şanslıyım. Çünkü herzaman en kötüyü hesap edip kara günler için hazırlık yapanlardanım. Şanslıyım çünkü bana maddi ve manevi olarak destek olanlar var. Yoksa birkaç kişinin keyfiyeti yüzünden çok büyük sıkıntılarla boğuşmak zorunda kalacaktım. Ödeyeceğim bedel çok daha ağır olacaktı. Tüm bunları yazmamın en önemli nedeni medyanın geldiği noktayı bir kez daha ortaya koymak, meslektaşlarımı başlarına gelebilecekler konusunda bilgilendirmektir. Umarım medyadaki kokuşmuşluğun en aza indiği günleri görme şansımız olur. Saygıyla... Bizim notumuz: O habercinin ismi bizim tarafımızdan biliniyor. Ancak kimin ne yapacağı kestirilemeyen medya dünyasında başına daha kötü olaylar gelmemesi için adını vermiyrZ.

Günün Önemli Haberleri