Tüzmen 'şerefsiz' dedi Meclis karıştı
Abone olTBMM Genel Kurulu’nda 'şerefsiz' gerginliği yaşandı. Ak Partililer dakikalarca protesto etti. Kaplan kürsüden zor indirildi.
TBMM Genel Kurulu’nda BDP’nin Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan hakkında verdiği gensoru önergesinin görüşmeleri sırasında
AK Parti ve BDP arasında “şerefsiz” kavgası yaşandı. Hasip
Kaplan'ın Tüzmen'e yönelik “Şerefiniz, haysiyetiniz, onurunuz varsa
şerefsiz diyeni susturun” demesi gerginliğe yol
açtı.
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan Ömer Çelik’in KCK
iddianamesiyle ilgili sözlerine cevap vermek üzere kürsüye çıktı.
Ancak kürsüdenAK Parti Mersin Milletvekili Kürşat Tüzmen’in
BDP’lilere yönelik “Şerefsizler” sözünü hatırlattı. Ardından da
kavga çıkartacak o sözleri söyledi: “Şerefiniz,
haysiyetiniz, onurunuz varsa şerefsiz diyeni susturun”
AK PARTİLİLER SIRA KAPAKLARINA VURDU
İşte bu sözler Ak Parti sıralarında bomba gibi patladı.
Partililerayağa kalkarak ve sıra kapaklarına vurarak
Kaplan’ı protesto etti. Ancak, Kaplan uzun süre kürsüden
inmedi.
Kaplan'ın kürsüden inmemesi üzerine devreye TBMM İdare Amiri Sırrı Sakık kürsüye geldi ve Kaplan'ı tutarak kürsüden uzaklaştırdı.
Bu arada Güldal Mumcu da Kaplan’ı “Bu
kürsüden hiç kimsenin şerefine, haysiyetine laf söylenemez. Özür
dileyin” diyerek uyardı.
Bu kez Kaplan özür diledi ancak yine de Tüzmen'e gönderme
yapmadan durmadı. “Askerler ölürken sizin
milletvekiliniz dalgıç elbisesi giyerek dalıyor partimize
şerefsizler diyor. Yüce Meclis’ten özür diliyorum”
dedi.
GERÇEK GÜNDEM TARTIŞILMIYOR
BDP Grubu adına söz alan Kaplan, Mecliste gerçek gündemin
tartışılmadığını, Türkiye'de çatışmalar yaşanırken Mecliste ihale,
istimlak, özelleştirme kanunları ile sabahlara kadar çalışıldığını
söyledi. Kaplan, “Batı'da anaların Türkçe ağıtları yürek
yakarken, Doğu'da anaların Kürtçe ağıtları yükselirken, benim
Meclis gündemim, 'kardeş kanını nasıl durdururum, nasıl
çözüm bulurum nasıl silahları sustururum' olmalıydı” dedi.
Kimsenin günah keçisi arayıp, sorumluluklarını taca atmaması
gerektiğini ifade eden Kaplan, iktidarıyla, muhalefetiyle, bütün
milletvekillerinin sorumluluğunun bulunduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün “İyi şeyler olacak” ifadesinden kısa
bir süre sonra DTP yöneticilerinin tutuklandığını, ardından
partinin kapatıldığını anlatan Kaplan, güvenlik güçlerinin
müdahalesi sonucu Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır'ın kalça
kemiğinin kırıldığını, gaz bombaları ve kelepçelerle “açılımın
resmen hançerlendiğini” savundu.
“MECLİSİN BİRİNCİ GÜNDEMİ KÜRT SORUNU
OLMALI”
Meclisin birinci gündeminin Kürt sorunu olmasını istediklerini
belirten Kaplan, “Sorunu çözene kadar başka gündeme geçmeyelim,
tatile çıkmayalım, Meclisi kapatmayalım” dedi.
Türkiye'de Kürt kimliği ile yaşamak isteyen milyonlarca kişinin
bulunduğunu ifade eden Kaplan, şöyle devam etti:
“Osmanlı'dan Cumhuriyete miras kalan, yüzyılı aşan, 29
isyan yaşayan bir soruna 'asayiş gözlüğü' ile bakarsanız,
askere havale etme yanlışına düşersiniz.Geride bıraktığımız acı
tabloya bakınız. Sıkıyönetim, OHAL, sansür, sürgün... Bugün bunları
isteyenler olabilir; totaliter, faşist, despot bir yönetim anlayışı
arzu edenler, Hitler özentileri de çıkabilir. Ancak ülkemizin,
halkımızın sağduyusuna olan inancımız sarsılmadı. Büyük çoğunluk
'kardeşçe bir çözüm' umudu içinde.
'Demokratik açılım' doğruydu. İlk açıklandığında sorunun demokratik
yolla çözüleceği umudu doğmuştu. Habur sonrası medyanın,
muhalefetin yükselttiği ırkçı, milliyetçi dalga sizleri korkuttu.
Ezber bozmak gerekiyordu, siyasi cesarete ihtiyaç vardı.
İngiltere'de Tony Blaır, IRA ile nasıl görüştüyse, direkt veya
endirekt görüşüp çözecektiniz. İspanya'da Gonzales hem demokrasiyi
geliştirirken hem de ETA ile görüşüyordu, Rahmetli Özal kadar cesur
olacaktınız. Güney Afrika'da Mandela ve Clark örneğinde olduğu
gibi, gerçeklerle yüzleşecektiniz.”
“SORUN ASAYİŞ SORUNU DEĞİL”
Hasip Kaplan, “hükümetin açılımı ötelemesi, geciktirmesi, söylem ve
uygulamalarının, Kürtleri dışlamasının, halkı ve temsilcilerini
muhatap almamasının, güven vermemesinin”, başarısızlığın nedenleri
olduğunu iddia etti.
“Sorun, Kürtlerle Türkler arasında değil, Devletle Kürtler
arasında” diyen Kaplan, şöyle konuştu: “Sorun, güvenlik, asayiş
sorunu da değildir, hak ve özgürlükler sorunudur.Sayın Başbakan,
sizi tanımakta güçlük çekiyoruz, kimi zaman güzel şeyler
söylüyorsunuz. Halk umutlanıyor, eşitlikten kardeşlikten,
özgürlüklerden bahsediyorsunuz.
'Ya sev ya terk et', 'çocuk da olsa, kadın da olsa gereği
yapılacak', 'kökleri kazınacak' tehditleri... İşte o zaman
ekseniniz kayıyor. Karşımızda 'çift kişilikli' bir Başbakan
görünce, şaşırıyoruz, hangi yanınız baskın diye düşünüyoruz,
tartıyoruz, ölçüyoruz, uygulamalarınıza bakıyoruz. Sonuç, son bir
yılda gelinen nokta tam bir felaket. Kendinizi ne zaman gözden
geçireceksiniz?”