Tüyler ürperten 28 Şubat fişlemeleri
Abone ol28 Şubat döneminde, geleceği parlak çok sayıda subay 'sakıncalı personel' diye fişlenip cadı avına maruz kaldı. İşte, belgeleri...
Postmodern darbe 28 Şubat sürecinde binlerce insan fişlendi.
Ağır baskılara uğrayan yüzlerce mağdur oluştu. En büyük baskıyı
Türk Silahlı Kuvvetleri personeli yaşadı. Sakıncalı personel diye
fişlenenler adeta cadı avına tabi tutuldu.
Çok sayıda parlak subay Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararları
ve üçlü kararname ile ordudan atıldı. Üç yıl önce yapılan yasal
düzenleme ile TSK'dan atılan 1661 kişiden 1531'i haklarını geri
aldı. Seslerini duyuramayan ve uğradıkları baskı ve zulüm sonucunda
istifaya zorlanan mağdurlar ise, "Zorunlu Emekli-İstifa
Grubu" adıyla bir platform oluşturdu.
Türkiye gazetesinin haberine
göre, hak arayışına giren grubun elinde, uygulanan
mobbingi (bezdirme) ispatlayan çok sayıda belge var. Bu
belgelerde subayların üstleri tarafından doldurulan sicillerinde
dikkat çeken ifadeler var:
"Vazifede her konuda mükemmel bir subaydır. Ancak inançları gereği
eşinin kapalı olması Atatürkçü çizgideki düşünceye, dolayısıyla
TSK'nın geleneklerine uymamaktadır. Bu konuda kendisini
geliştirmesi gereklidir... Çalışkan bir subaydır. Ancak Atatürkçü
düşünce sistemine ters düşen bir fikir yapısına sahip olup, ailesi
ile birlikte davranış ve tavırlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
yapısına ters düşmektedir. Takibi gereklidir."
"Zorunlu Emekli-İstifa Grubu” sözcüsü emekli Yüzbaşı Ekrem Ata, “Tasfiyelerin asıl amacı, darbeye karşı olan, vatanını milletini seven kadroların etkisiz hale getirilmesidir. Bu süreç 1993'de başladı" dedi. Platform üyesi diğer mağdurlar ise, yaşadıklarını şöyle anlattı...
Doç. Dr. Sabahattin Gül: GATA'da tabip kıdemli binbaşı idim. Malatya Asker Hastanesine tayin ettiler. Mahkeme kararı ile GATA'ya geri döndüm. Bu sefer YÖK'ün yaptığı doçentlik sınavına girmemi yasakladılar. Üst komutanlar tarafından açık açık tehdit edildim. Ordudan ayrıldıktan sonra dahi hakkımdaki takibat devam etmiş. Başbakan Erdoğan'a mektup yazıp uğradığım baskıları anlatttım.
Emekli Yarbay Cemal Erdoğan: Başörtülü eşimi ancak arabayla lojman binalarının bulunduğu yere sokabiliyordum. O zaman da arkamda bir inzibat arabası siren çalarak geliyordu. Kovalamaca yaşanıyordu.
Emekli Binbaşı Selahattin Arslan: Kuleli Askeri
Lisesi'nde din öğretmeniydim. Buna rağmen namaz kılıp oruç
tutuyorum ve eşim başörtülü diye görevden aldılar. Personel
subaylığına atadılar. Daha sonra çeşitli taktiklerle istifaya
zorladılar.