Tutuklu Paşalardan kahramanlık kitapları
Abone olBalyoz davasından tutuklu sanık general ve subaylar, kamuoyunu yönlendirmek amacıyla hatıralarını yazmaya başladı.
Güneydoğu'da terörle mücadele ederken yapılan
kahramanlıkların anlatılacağı hatıralar aracılığıyla tutuklanan
komutanların mağdur edildiği mesajı verilecek. Alınan bilgilere
göre, bazı komutanlar hatıralarının yazımını tamamladı ve kitap
yapılma aşamasına geldi. Anıların kitaplaşması halinde onlarca
askerî hatıra kitabı raflardaki yerini alacak.
Hasdal Cezaevi'nde kalan muvazzaf askerlerin ise henüz emekli
olmadıkları için kitap yazıp yazmayacakları konusunda bir bilgi
yok. 10. Ağır Ceza Mahkemesi, darbeye teşebbüsle suçlanan ve
aralarında muvazzaf generallerin de bulunduğu 163 şüpheliyi
tutuklamıştı.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, geçtiğimiz ay darbeye teşebbüsle suçlanan, aralarında muvazzaf generallerin de bulunduğu 195 sanıktan 163'ünü tutuklamıştı. Tutuklananlardan muvazzaf olanlar Hasdal Askerî Cezaevi'ne, emekliler ise Silivri Cezaevi'ne konulmuştu. Hasdal Cezaevi'nde kalan askerlerin henüz emekli olmadıkları için kitap yazıp yazmayacakları hakkında ise bilgi yok. Emeklilerin yazacakları kitaplardaki bilgilerin doğruluğu ise tartışma konusu. Geçmiş yıllarda bir dergiye konuşan emekli bir subay, bazı komutanların yazdıkları kitaplarda zaman zaman gerçeklerden nasıl uzaklaştığını anlatmıştı. Kitap yazan komutanlardan bazılarının muvazzaf iken raporlarına eğer bir terörist ele geçirilmişse '20 terörist ele geçirdik' diye yazdırdığını anlatan subay, bu oranın bazen bire seksene kadar çıktığına dikkat çekmişti.
Ergenekon soruşturması başladığından beri başta Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Vedat Yenerer gibi gazeteciler olmak üzere tutuklu sanıklar kitap yazmıştı. Yine geçen ay Oda TV'ye yapılan baskında ele geçen bir dokümanda tutuklama kararının ardından delilleri karartmak amacıyla bir planın yürürlüğe konulduğu görüldü. 1 Temmuz 2010 tarihini taşıyan belgedeki darbecileri kurtarma planı "Sayın komutanım" hitabıyla başlıyordu. Kararlar daha çok muvazzaf ve emekli subay ve generallerin aileleri ile medyayı ilgilendiriyordu.
Planda tutuklananların ailelerinin televizyonlara çıkarak uğradıkları haksızlıkları anlatması ve mağdur aile görüntüsü çizmesi isteniyordu. Yapılacak açıklamalarda gayet ciddi asker görüntüsü verilmesi gerektiği ve özellikle eşlerin televizyon ve gazetelere verecekleri görüntülerde makyajsız ya da hafif makyajlı şekilde yer alması isteniyordu. Bu, aynen gerçekleşti. Tutuklamaların hemen ardından paşa eşleri televizyonlarda boy gösterdi. Hatta darbecileri kurtarma planı altında imzası bulunduğu iddia edilen Avukat Şule Erol da tutuklu komutanların eşleri ile yol kapatmış ve grubu temsilen bir basın açıklaması yapmıştı.
Belgede yer aldığı ifade edilen kararlarda dikkat çeken bir
başka madde ise başörtüsünün kullanılması ile ilgiliydi. Özellikle
ailesinde Anadolu usulü başörtüsü kullananların mahkeme önünde ve
medyaya yapılan açıklamalarda görüntülerde yer almasının
sağlanması, bu şekilde, 'halkın içinden biri' imajının verilmesi
gerektiği vurgulanıyordu. Toplantı tutanağında ayrıca "davalarda
adı geçen personelin, daha önce yaptığı kahramanlıklar ve
görevlerinde gösterdikleri başarıların medyada yer almasının
sağlanmasının faydalı olacağı" belirtiliyordu. Öyle de oldu.
Medyada her Ergenekon veya Balyoz tutuklamasından sonra askerlerin
geçmiş dönem faaliyetleri, kahramanlıkları ile ilgili haberler
yapıldı. Örneğin sürekli olarak Balyoz sanıkları arasında bulunan
emekli general Engin Alan'ın, teröristbaşı Öcalan'ı nasıl
getirdiğine dair haberler yapıldı.