Tutuklanan eski Kars Belediyesi Eş Başkanı Ayhan Bilgen’den HDP’ye eleştiriler
Abone ol2014’teki Kobani eylemleri gerekçesiyle 25 Eylül’de tutuklanarak yerine kayyım atanan Kars Belediyesi Eş Başkanı Ayhan Bilgen, partisi HDP'ye ilişkin eleştirilerde bulundu. Bilgen, “Hâlâ bölünmeyi isteyen bir parti muamelesi görmek bence kendi derdini anlatamama sorunudur” görüşünü dile getirdi.
Cumhuriyet’ten İpek Özbey'e konuşan Bilge, “HDP, inatçı ve
kararlı bir duruş sergiliyor ama bu sorunu çözmeye yetmiyor.
Elbette bu durumun tek sorumlusu HDP değil. HDP’den beklentinin
yüksek olması yadırganmamalı, aksine fırsata çevirmenin yolları
aranmalıdır." dedi.
Bilgen, "HDP üzerinden tüm muhalefeti dizayn etme kozu elde olduğu müddetçe hassas günler hiç bitmeyecektir. Zamanlama hatasını geç kalma olarak beyan ediyorsanız bunu anlar ve üzerime düşen sorumluluğu kabul ederim” ifadelerini kullandı.
“HDP tersine Türkiyelileşme yaşıyor”
“Kendimi daha doğrudan ve sağlıklı ifade edebileceğim koşullarda tartışmak isterdim” diyen Bilgen, “HDP tersine Türkiyelileşme yaşıyor” sözlerine ilişkin şunları kaydetti:
Türkiyelileşmeyle ilgili beklenti Kürtler dışında toplumun
farklı kesimleriyle de buluşarak siyasi talepleri ortaklaştıracak
bir siyaset yapma formülünün geliştirilmesiydi. Bu konuda sembolik
düzeyde de olsa alınan mesafe önemli. HDP temsili demokrasiyi
değil, radikal demokrasiyi referans alan bir parti olduğu için
farklı kesimleri siyasi süreçlere taşıma konusunu sadece temsil
sorunu olarak ele alamaz. Dindar siyasetçiler ya da Alevi
siyasetçilerin temsil edilmesinden öte muhafazakâr kesimler ya da
Alevi toplumunun en az Kürt toplumu kadar aktif özne olarak sürecin
parçası olması hedeflenmeli. Siyasette marifet iltifata
tabidir.
"Kolay kriminalleşmeyi beraberinde getirir"
“Tersine Türkiyelileşme dediğim ‘temsili demokrasinin krizlerini’ kendi bünyesine taşımaktır” diyen Bilgen, devamında şunları kaydetti:
Toplumun siyasete katılımının önündeki engelleri, alışkanlıkları HDP’ye de taşıyacak yaklaşımlara kapı aralamak. Bu elbette bilinçli bir tercih değil ama bir virüsün bulaşması gibidir. Genç kuşak muhafazakâr aile çocuklarının psikolojisini nasıl eski sağcı siyasetçi profili tatmin etmiyorsa, Alevi gençler de Aleviler adına siyaset yapılmasının ötesinde bir katılım iradesini yansıtıyorlar. Özetle toplumsal dinamikler adına eski yöntemlerle siyaset yapılması, farklı kimlik ve geçmişe sahip kişilerin vitrinde yan yana gözükmesinin ötesinde bir yatay demokrasi hareketinin inşa edilmesi gerekiyor. Bunu sağlayacak cesur adımlar toplumcu siyaset ahlakıyla atılmazsa, durağanlaşma içe kapanmayı ve ardından da kolay kriminalleşmeyi beraberinde getirir.