TUSİAD'tan Başmüzakereci tanımı
Abone olTürk Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) hükümete sunduğu raporda, Başmüzakereci tanımı yapıldı. Raporda Başmüzakereci'nin tanımı şöyle:
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) hükümete
sunduğu raporda, Başmüzakereci tanımı yapıldı. Raporda,
Başmüzakereci'nin "mesleki yaşamında İngilizce ve Fransızca
bilgisi, AB hukuku, ekonomisi ve siyaseti hakkında derin bilgi
sahibi olması, kamu, özel sektör ve sivil toplum ihtiyaçlarını
yakından izleyen uzlaştırıcı bir yapıda olmasının", süreci başarılı
kılacak önemli bir unsur olduğu vurgulandı. Ömer Sabancı
başkanlığındaki TÜSİAD heyetinin, iki günlük Ankara ziyareti
kapsamında hükümet yetkililerine sunduğu "Ekonomik, Siyasi ve
Sosyal Gelişmeler ve Türkiye-AB İlişkileri Hakkında TÜSİAD
Görüşleri" konulu raporda, Türkiye'nin büyük bir ülke olduğu ve
müzakere sürecinin uzun olacağı ifade edilirken, Başmüzakereci'nin
devlet içi dengelerle de doğrudan muhatap olmasının, etkinliği
azaltabileceği kaydedildi. Raporda, Türkiye çapında bir ülkede üst
düzeyde bir siyasetçinin Müzakere Heyeti Başkanı olması ve
Başmüzakereci ve yardımcıları görevlerinin diplomat, bürokrat ve
kamu dışından kişilere verilmesinin yararlı olacağı belirtildi.
Raporda, Türkiye'nin, AB üyeliği sürecinde bu tarihten sonra her
türlü müzakere aşamasını, "duygusallıktan uzak, akılcı ve gerçekçi
bir anlayışla sürdürmesinin, müzakerelerin ilk aşamasında
gerçekleştirilecek tarama sürecini başarılı ve hızlı şekilde
tamamlaması gereğini ortaya çıkardığı da vurgulandı. Türkiye'de
parlamenter sistemin, tarihi bir sürecin ürünü olduğu belirtilen
raporda, bu sistemin özünü değiştirecek girişimlerin, "siyasal
sistemde bir belirsizliğin kapılarını açacağı" kaydedildi. TÜSİAD
raporunda, "TÜSİAD, siyasi istikrar,demokrasi ve yönetimde etkinlik
açısından başkanlık sisteminin, parlamenter sisteme bir üstünlüğü
olmadığı görüşündedir. Kaldı ki bu sistemin çok farklı tarihsel
koşullardan gelen ve federal bir yapıya sahip ABD dışında bu
açılardan başarı sağlanmış bir örneğine rastlanılmamıştır"
görüşleri yer aldı. Raporda, Türkiye'de özellikle yabancı sermaye
bakımından cazibeyi arttırmak için, Kurumlar Vergisi oranının yüzde
20 seviyesine indirilmesi gerektiği belirtilerek, KDV iadelerinin
halen bir çok sorun içerdiğine işaret edildi.