TÜSİAD yöntem uygun değil!
Abone olGeçtiğimiz hafta sonu TBMM’de kabul edilen ve asker kişileri bazı suçlarda sivil yargıya tabi kılan kanun değişikliği için önemli uyarı.
TÜSİAD, demokratikleşme süreci ve AB uyumu kapsamında
mutlaka gündeme getirilmesi gereken asker-sivil yargı ayrımına
yönelik düzenleme, aceleci bir yöntemle ele alınmamalıdır,
dedi
TÜSİAD, TBMM’de kabul edilen ve asker kişileri bazı suçlarda sivil
yargıya tabi kılan kanun değişikliği ve bu çerçevede
gerçekleştirilen tartışmalar ile ilgili bir açıklama yaptı.
Açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Askeri-sivil yargı ayrımı, demokratikleşme süreci ve AB
uyumu kapsamında ele alınması gereken bir konudur. TÜSİAD
tarafından kamuoyuna sunulan demokratikleşme raporlarında bu husus,
yargı bağımsızlığını da içeren yargı reformunun bir unsuru olarak
değerlendirilmiştir.
YÖNTEM UYGUN DEĞİL
TÜSİAD açıklamasında şötyle devam etti, 'Geçtiğimiz hafta sonu
TBMM’de kabul edilen ve asker kişileri bazı suçlarda sivil yargıya
tabi kılan kanun değişikliği için takip edilecek en uygun yol,
yargı reformunu veya en azından askeri yargıyı bütüncül bir şekilde
ele alan bir paket içinde gerçekleştirmek olurdu. Değişikliğin
yapılış usulü, düzenlemenin TBMM’de kabul edilmeden önce
tartışılmasını ve dolayısıyla TBMM ihtisas komisyonlarında
görüşülmesi imkânını ortadan kaldırmıştır.
Demokratik tartışma sürecinden geçmesi gereken yapısal
düzenlemelerin, son örnekte görüldüğü gibi bir usulle
gerçekleştirilmesi, temel ekonomik, siyasal ve sosyal sorunlarının
çözümünde TBMM’den beklenen uzlaşının sağlanmasını
zorlaştırmaktadır. Bu tür aceleci girişimler, Anayasa’nın kapsamlı
bir değişikliğe tabi tutulması gereği yaygın olarak dile
getirilmekteyken, yeni gerilim alanlarının doğmasına yol
açmaktadır.'
EKONOMİYİ ENGELLEMEMELİ
TÜSİAD, açıklamasında ayrıca son dönemdeki siyasette oluşan yüksek
tansiyonun, kriz döneminde ekonomi politikalarına engel olmamalı
uyarısında bulundu. Açıklamanın bu kısmında şöyle denildi: "2009
yılının ilk çeyreğine ilişkin büyüme rakamı, son dönemlerin en
büyük daralmasına işaret ederken, siyasetteki yüksek tansiyon,
krizle mücadeleye yönelik ekonomik politikalarına yoğunlaşılmasını
engellememelidir. Türkiye ekonomisinin orta ve uzun vadede
istikrarının sağlanması, gerilimden uzak ve sağlıklı bir siyasi
atmosferi zorunlu kılmaktadır.”