TÜSİAD üyeleri Cizre’de bir araya geldi
Abone olTürk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) üyeleri, “Doğu ve Güneydoğu Ekonomi ve Kalkınma Zirvesi Cizre Buluşması”nda bir araya geldi...
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) üyeleri, “Doğu
ve Güneydoğu Ekonomi ve Kalkınma Zirvesi Cizre Buluşması”nda bir
araya geldi.
TÜSİAD ve Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED)
iş birliği ile çözüm sürecinin iktisadi ayağının güçlendirilmesi
amacıyla Şırnak’ın Cizre ilçesinde "Doğu ve Güneydoğu Ekonomi ve
Kalkınma Zirvesi” düzenlendi. Tarihi Kırmızı Medrese’de gerçekleşen
toplantıda konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Tarkan Kadooğlu,
“Cizre’nin insanlığa verilen ikinci bir şans olduğunu Tevrat’tan ve
Kuran’dan biliyoruz. İnsanoğlu kendisine verilen bu ikinci şansı
tarihin inişli çıkışlı zamanlarında değerlendirmeye çalışmış, kimi
zaman başarılı olmuş, kimi zaman da yanlışa düşmüştür. İşte bugün
Mezopotamya’nın ve Ortadoğu’nun en önemli ilim yuvalarından biri
olan 14. yüzyıldan kalma Kırmızı Medrese bu topraklarda yeni bir
sayfa açmak için insanların bir araya gelişinin şahitliğini
yapıyor. Hepimiz aynı gemideyiz. Nasıl ki bundan binlerce yıl önce
Nuh Gemisi’nde yeni bir dünya için aynı gemide olduysak, hataları,
günahları ve sevapları geride bırakarak yeni bir sayfa açmak için o
gemiye bindiysek, bugün bunun bir benzerini Nuh’un gemisinin karaya
oturduğu yerde yapabiliriz. Geçmişte yaşanan yanlışları ve acıları
bir kenara bırakıp el ele verip yeni bir sayfa açmamız gerekiyor.
Tüm ülkenin barış heyecanı yaşadığı bir zamanda Cizre buluşması
böyle özel bir anlam ifade etmektedir” dedi.
"BÖLGEDE KALKINMANIN YOLUNU AÇACAK BAŞLICA FAKTÖR BARIŞ
SÜRECİDİR"
TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça da şunları söyledi:
“Toplumsal barış ve huzurun fazla önem taşıdığı bu dönemde Cizre’de
böyle anlamlı ve önemli olan bir zirveye ev sahipliği yapan başta
TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz olmak üzere bütün üyelerine teşekkür
ederim. Cizre’de yaptığımız bu toplantı Doğu ve Güneydoğu
Bölgesi’nde ekonomik kalkındırma hamlesinin başlatılması açısından
büyük bir önem taşımaktadır. Biz TÜRKONFED bölgesel kalkınmanın
yerelde tasarlanmasının önemine inanıyoruz. Bu nedenle burada hazır
olan işadamlarımızla birlikte yapacağımız bilgi alışverişi,
bölgenin ekonomik kalkınması için yapılması gerekenleri de ortaya
çıkaracaktır.”
Bölgeye yatırımı kamudan beklememek gerektiğini ifade eden Onatça,
“Sürdürebilir olan özel sektörün yatırım yapmasıdır. Kamunun ilk
hamlesi olan özel sektör gelmelidir. Bugün burada Türkiye özel
sektörünün öncü girişimlerinin bölgeye yönelik bazı yatırım
planlarının müjdesini vereceklerini umuyorum ve inanıyorum. Ayrıca
hepimiz biliyoruz ki bölgenin kalkınmasının önünde bir numaralı
engel olan terör ve terörün yuvası güvenlik kaygıları olmuştur.
Bölgede kalkınmanın yolunu açacak başlıca faktörde barış sürecidir.
Çözüm sürecindeki kararlılığın devam etmesi ve sürecin sürmesi
arzusuzu bugün hükümetten iş dünyasına, bölge insanından toplumun
en geniş kitlesine kadar kabullendiğini görmekten büyük bir
mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum” diye konuştu.
Onatça, barış sürecinin Türkiye’yi 2023 yılında dünyanın en büyük
10 ülkesinden biri olmaya sadece yaklaştırmayacağını, ayrıca
dünyanın gelişmiş demokrasilerinden biri olmaya yaklaştıracağını
söyledi. Onatça şöyle devam etti:
"Ekonomik ve siyasi istikrar arasında güçlü bir ilişki olduğunu
hepimiz yakından biliyoruz. Bu nedenle 2023 hedeflerini sadece
zenginleşmek olarak koymayalım, zenginleşme yanına
demokratikleşmeyi de ekleyelim diyoruz. Bugün bu açıdan son derece
kritik bir eşikte duruyoruz. Terörün bitirilmesinin ardından çözüm
sürecinde artık ikinci aşamaya geçiyoruz. Bu aşamada şimdi hiç
vakit kaybetmeden demokrasimizi tahkim edecek adımları atmalıyız.
Bunun için hedefimiz; anayasanın, siyasi parti ve seçim yasalarının
daha gelişmiş demokrasi yapısıyla uyumlu olarak değiştirilmesidir.
Şunu bir kez daha ortaya koymak gerekir ki, çağdaş demokrasi,
çoğunlukçu değil çoğulcu bir rejimdir. Çoğulcu rejimlerin ayırt
edici yönü, parmak sayısına göre değil, toplumsal uzlaşmaya göre
hareket etmesidir."
Konuşmasına Kürtçe selam vererek başlayan TÜSİAD Başkanı Muharrem
Yılmaz ise, "Cizre ve Şırnak’a selamlar" diyerek başladı. Bölgenin
30 yıldan bu yana unutulmak, bir daha hatırlanmak istenmeyen acı,
şiddet, çatışma, ölümlerle anıldığını söyleyen Yılmaz, 30 yılı bir
daha yaşamamak ve geride bırakmak, yaraları sararak ileriye umutla
bakmak istediklerini söyledi. On yıllar boyunca bölgede
yaşananların batı ve doğuda yaşayanların birbirlerini tanıma ve
anlamalarını neredeyse imkansız hale getirdiğini belirten Yılmaz,
"Barışın ve huzurun yokluğunda, refah ve asgari iyi yaşam
koşullarının sağlanması da mümkün olmadı. Bugün çok daha farklı bir
noktada olduğumuzu memnuniyetle görüyoruz. Bölgenin ekonomik
hayatında olumlu gelişmeler var" dedi.
"İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ BU SÜRECİN UFKU DEMOKRASİDİR"
Yılmaz, “Dünya ekonomisinin hala çıkamadığı kriz hastalığından
mücadelesini, boğuşmasını sürdürdüğü artçı sarsıntıların ülkemiz
ekonomisini de sarstığı bugünlerde bölgenin büyümesinin, ülke
ekonomisinin büyümesine katkının önemini bilgilerinize arz
ediyorum. Bütün bu olumlu gelişmeler ve bugün düzenlediğimiz Cizre
Yatırım Zirvesi, ancak çözüm sürecinin başlamasıyla mümkün
olabildi. Silahların susması ülkede büyük ferahlık yarattı,
umutları yeşertti. Barışın tesis edilmesi ve ilelebet sürmesi
gerektiğine inanıyoruz. Çözüm sürecinin toplumun geneli tarafından
benimsendiğini de görüyor, fark ediyor, inanıyoruz. Artık bu
noktadan geriye dönülemez diyor ve toplumsal enerjimizi
kalkınmamıza, refahımıza ve huzuru derinleştirmeye odaklama
zamanıdır diyoruz. İçinde bulunduğumuz bu sürecin ufku
demokrasidir. Bu sürecin ufku barıştır. Bu sürecin ufku
kardeşliktir ve bu nedenle çözüm sürecine başından itibaren destek
verdik, vermeye devam edeceğiz. Ve süreci dikkatle izliyoruz. Sona
eren şiddetin ardından ülkemizi ileriye taşıyacak demokratik
reform, idari yapılanma adımlarının atılmasını bekliyoruz. Bunların
yaratacağı olumlu havanın bölgedeki yatırım ortamını her geçen gün
geliştireceğine, iyileştireceğine inanıyoruz. Biz de çözüme yatırım
için buradayız. Siyaset kendisinden bekleneni yerine getirdiği ve
altyapı ihtiyaçları giderildiği ölçüde piyasa ekonomisi görevini
yapacak, kalkınma hızlanacak ve refah artacaktır. Çözüm yolunda
ilerledikçe özel sektör üzerine düşen görevi yerine getirecektir"
ifadelerini kullandı.
Çözüm sürecinin kalıcılığının demokratik standartların
yükseltilmesi ile sağlandığını belirten Yılmaz, Türkiye’nin
uluslararası itibarının son yıllarda kaydettiği gelişmenin,
ekonomik performansın yanı sıra demokrasinin gelişmesi yönünden
atılan adımlar sayesinde olduğunu söyledi. Yılmaz, "Sivilleşmede,
insan hakları, kimliklerin, tanınmasında hayli mesafe kat
ettiğimizi, gelişme sağladığımızı söyleyebiliriz. Evet ama yetmez.
İfade, basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konularda da
ilerleme sağlamak zorundayız. Artık demokratik standartlarımızın
daha yükseğe taşınması ve demokrasi bilincimizin derinleşmesi
ihtiyacı ile karşı karşıyayız" dedi.
Kürt meselesinin çözülmesi de demokrasi anlayışımızın çok daha
özgürlükçü, katılımcı, bireysel haklara ve kimliklere saygılı bir
derinlik kazanmasıyla mümkün olacağını belirten TÜSİAD Başkanı
Yılmaz, "Akan kanın durması büyük bir fırsat kapısı açmıştır.
Önümüzde daha katedilecek hayli mesafe var. Bu mesafeyi katetmek
için nirengi noktamızın ne olduğunu asla unutmamalıyız. Piyasa
ekonomisi, hukuk devleti, giderek katılımcılığı öne çıkaran bir
demokrasi anlayışı. Kısacası Kopenhag kriterleri ve AB çerçevesi.
Biz ancak o çerçeve içinde önümüzdeki sorunların üstesinden
sağlıklı bir şekilde geleceğimize inanıyoruz. Yarın, 3 yıllık bir
aradan sonra AB ile müzakerelerimizde yeni bir faslın açılmasını
bekliyoruz. Bölgesel politikalar başlığını taşıyan bu faslın
açılması uzun zamandır derin komada olan ilişkileri
canlandıracaktır. Üstelik bölgesel politikalarla ilgili olması
nedeniyle bu fasıl kapsamında yapılacak düzenlemelerin Türkiye’de
bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi çalışmalarına da,
çözüm sürecine de katkı yapacağını düşünüyoruz. Ancak, maalesef
yarın verilecek bir kararla fasıl müzakerelerinin geciktirilmesi
ihtimalini dahi 1 saat öncesine kadar konuştuk. Bunun zaten sorunlu
ilerleyen ilişkilerde bir kriz anlamına geldiğini söylemek bile
gereksiz. Biz, gene de kriz yokmuşçasına AB perspektifini muhafaza
etmemiz gerektiğine kuvvetle inanıyoruz. İlişkilerin komada olduğu
süre içinde pek çoğumuz AB üyelerinin Türkiye’ye yönelik
haksızlıklarından, çifte standardından şikayet ettik. Haklıydık da.
Ancak dürüst olmak gerekirse, biz de Türkiye olarak son yıllarda AB
uyum sürecini yeterli derecede heyecan ve kararlılıkla yürütemedik.
Aslında bu durumun, bizi reformcu ülke, reformcu yönetim algısından
da uzaklaştırdığını ifade etmeliyim. AB’nin krizde olması
Türkiye’nin ise yüksek büyüme hızları yakalaması, demokratik
reformları ilerletme iradesini zayıflattı” şeklinde konuştu.
Yapılan konuşmaların ardından moderatörlüğünü TUSİAD Yönetim Kurulu
Üyesi Tarkan Kadooğlu’nun yaptığı panelde söz alan iş adamları da
bölge hakkındaki düşüncelerini ve yapacakları yatırımları anlattı.
Şırnak Baro Tesisleri’nde düzenlenen yemek ile program sona
erdi.
(İHA)