TÜSİAD askere böyle selam çaktı
Abone olTRT Haber'deki Kozmik Oda'ya katılan İshak Alaton, TÜSİAD'ı ayağa kaldıracak açıklamalar yaptı. 28 Şubat ile ilgili ise bazı itiraflarda bulundu.
TRT Haber'de dün gece Kozmik Oda programının konuğu olan İşadamı İshak Alaton, Rıdvan Memi'nin sorularını yanıtladı. Memi'nin ısrarlı soruları ile 90'lı yıllara dair bir çok sırrı ifşa eden Alaton, TÜSİAD'ın tartışma yaratan son tutumundan Asker-Sivil ilişkilerine, bir çok konuda bomba gibi açıklamalar yaptı!
İşte işadamı İshak Alaton'un o açıklamaları :
ANKARA'NIN ÜZERİNDEKİ KUDRET!
Herhalde bir alışkanlık var. Çünkü 2002 yılına kadar bu burjuvazinin üzerinde, burjuvaziye nasıl hareket etmesi gerektiğini, hatta nasıl düşünmesi gerektiğini söyleyen bir kudret var. Bir devlet var. Hükümet değil ama devlet. 50'lerden beri devam eden bir devlet. Rıdvan Memi: Askeri vesayeti mi kastediyorsunuz? Yoksa bunun da ötesinde bir şey mi?
İshak Alaton: Evet evet. Ama yalnız askeri değil bakın.Sivil bürokrasi hatta ve hatta yargı da bunun içinde. Yani amorf bir kudret var Ankara'da. Hiç değişmeyen, hatta 30'ların zihniyetinin yarattığı ve değişmeyi reddeden bir zihinsel tavır var Ankara'da ve bu prensipleri ortaya koyuyor. Bu çerçeve içinde siz gelişebilirsiniz diyor ve bizim burjuvazi... Teslim veya birlikte. Ya da bu değişmez bir kural olduğuna göre biz buna göre oynarız oyunu diyenler de olabilir. Nitekim raporun reddedilmesinin tek izahı bence bu. Başka bir izah bulamıyorum. Bu kudret kendisini orada bir daha gösterdi. 97'de bir defa göstermişti 2011'de bir daha gösterdi."
'TÜSİAD ASKERE SELAM ÇAKTI,
ASKER BUNLARI ÇOK SEVDİ'
Rıdvan Memi'nin "Bülent Tanör olayı yaşandığında,TÜSİAD'ın askere selam çaktığını söylüyorsunuz, neden?" sorusuna Alaton şu yanıtı verdi:
"Asker çok egemendi. Yani müthiş bir baskı vardı. Beni bu düşünceye getiren olay şu: rapor yeni ilan edildi. Sadece üstündeki sıfat söylendi: 'Demokratikleşme Perspektifleri.' Ama üyelerden hiçbirinin eline rapor geçmedi, dağıtmamıştık. Rapor daha yepyeniydi, kapağını dahi açmadan hemen reddettiler. Ve ben bir tek izah bulabildim. İsmi onları rahatsız etmişti. 97 yılında böyle bir raporun yerden yere vurulmasının bir tek sebebi var çünkü ortada bir tek şey var: ismi, 'Demokratikleşme Perspektifleri.' Demek ki TÜSİAD'ın bu üyeleri demokratikleşmek istemiyorlar. İstemediklerini de açıkça söylediler, dediler ki demokratikleşme bizim arayışlarımız içinde yok. Bunun sebebi ne ola? Bu adamlar Avrupa'ya gidip geliyorlar, Avrupa'daki demokrasiyi görüyorlar, Amerika'daki demokrasiyi de biliyorlar. Bizim böyle bir demokrasiyi aramayışımızın bir tek izahı var, birilerine mesaj vermekti. Sonradan da ortaya çıktı. Asker bunları çok sevdi."
'BÜYÜKANIT TESEV'E ASKER SOKMAK İSTEDİ'
"İsmi lazım değil, bir orgeneral beni davet etti 98'de. Ve dedi ki biz TESEV'in çalışmalarını, yakından izliyoruz. Ben de bunu pozitif bir şey olarak gördüm, TESEV'in çalışmalarını yakından izleyen bir orgeneral, iyi bir şey. Ve sonra yönetim kurulu üyelerinin kim olduklarını biliyoruz dedi. O da iyi, demek ki araştırıyor adam. Ve sonra garip bir şey söyledi, "Düşündük de acaba bu yönetim kurulunuza bizden de bazı insanları davet etmeniz iyi olmaz mı?" 'Bizden' de ???... Bizden deyince herhalde onun çevresinden belki de asker demek istedi. Garipsedim yani.(...)Tabi böyle bir şeye tevessül dahi etmedik çünkü karakterimizi değiştirecek bir olay. Fakat sonradan açık bir şekilde TESEV'in yaptığı çalışmaların kendileri için rahatsızlık verici olduğunu ifade ettiler.
'TÜSİAD'IN AĞIR TOPLARI
28 ŞUBAT'IN AKTİF KATILIMCILARI'
Rıdvan Memi: Kozmik Oda'da daha önce Çiller'in iki danışmanı, Hüseyin Kocabıyık ve Şükrü Karaca kişisel tanıklıkları ile 28 Şubat'ta TÜSİAD'daki bir takım isimlerin, ağır topların, bu sürecin sadece izleyicisi ve sessiz kalarak onaylayıcısı değil aktif katılımla oluşturanları olduğunu söylediler ?
İshak Alaton: Büyük ihtimal! Çünkü o zamanlar hala o Özal sonrası koalisyon hükümetlerinin bıraktığı tatsız izler, krizlerin arka arkaya gelişi kabul etmek lazım 97'den önce kriz yaşadık, 99'da kriz yaşadık, 2001'de. Ekonomik krizlerin arka arkaya gelişi bu insanların bir alternatif çare üretme adına diyelim böyle bir desteği vermiş olabilirler.
'28 ŞUBAT BRİFİNGLERİNE ÇOK
DAVET EDİLDİM, GİTMEDİM!'
Davet ediliyordum ve gitmiyordum. Çünkü ne söyleneceğini biliyorum ve onların bana vermek istedikleri mesajların beni rahatsız edeceğini bildiğim için gitmiyordum. Gitmediğimi de biliyorlardı, bir şey de söylemiyorlardı. Mesaj geliyordu tabi, neden herkes gidiyor da sen gitmiyorsun diyorlardı. Ben de diyorum ki beni rahatsız eder bu müdahale, müdahaledir bu. Sivil yaşama bir müdahaledir, bende bunu sevmiyorum. Herkes kendi sınırlarını bilmeli. Ben sınırlarımı biliyorum, onlarda sınırlarını bilirlerse birlikte yaşayabiliriz diyordum."
'TÜSİAD'IN AĞIR TOPLARI AZ OKSİJEN
FAZLA AZOT SOLUYOR'
TÜSİAD'ın nasıl bir zihniyet içinde olduğunu anlatırken İshak Alaton öyle bir benzetme yaptı ki, başlı başına bir olaydı!
"Sokak değişimin idrakinde, hayat bu değişimi yaşıyor. Beni endişelendiren, bu eleştiren ağır toplar diyorum isim vermek istemediğim için, onların kopuk yaşadıklarını düşünüyorum. Yani hem dünde yaşıyorlar hem toplumdan kopmuş yaşıyorlar, kendi dünyalarında yaşıyorlar, bir fildişi kulede yaşıyorlar. Hatta ve hatta havalarındaki oksijen bile farklı. Bizde yüzde 21 oksijen, yüzde 79 azot varken orada sanki daha az oksijen daha fazla azot var. Daha yavaş düşünce tarzları var gibi geliyor bana. Başka bir izahı yok."
ANAYASAYI ÇÖPE ATMAK İSTİYORUM
"1982'de askeri darbenin hemen akabinde bize döndürülen bir silahın ucundaki süngü ile biz dürtüklenerek bir anlaşmanın önüne getirildik ve dendi ki "şuraya imzanı at" askerler bize bunu emrediyor. Biz de öyle yaptık. Yüzde 92 nispetinde imzamızı attık. Çünkü süngünün ucunu hissediyorsun. Fakat aradan şimdi 30 sene geçti. O zihniyet değişti. Artık demokrasi geldi zannettik. Veya ben öyle zannetmek istiyorum. Düşüncelerimi açıkça ifade etmek benim boynumun borcu diyorum. Ve bana bastırılan zorla imzalatılan şu anayasayı paket yapıp olduğu gibi çöpe atmak istiyorum. Olduğu gibi. Birinci madde de dahil atıyorum. "
CEBERRUT SES...
Değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez diyen o ses, o 32 yıl önceki ceberrut ses beni çok rahatsız ediyor. Onu hala geçerli addetmek bana korkunç ıstırap veriyor ve bana bir hakaret gibi geliyor. 30 sene öncesinin ceberut insanı bana hakaret ediyor. Hala bana bugün sen bunu değiştiremezsin dediği için. Ben 30 sene sonra artık onu gömülmüş görmek istiyorum. Anayasasını da çöpe atıyorum ve yeni bir Anayasa yazmak istiyorum. Bunun kötülüğü nerde."
BEN OLSAM İSTİFA EDERDİM
Rıdvan Memi'nin, Ümit Boyner'in "Bu bir geri adım değil.TÜSİAD'ın bir özeleştiri kültürü vardır.Müdahil olduğumuz alanı netleştirmek istedik" açıklamasının kendisine inandırıcı gelip gelmediği sorusuna Alaton çarpıcı bir cevap verdi:
"Kendilerine inandırıcı geldiğini dahi düşünemiyorum. Beni tabi tatmin etmedi. Bir çare daha vardı ama onu da herhalde hem eşi hem de kendisi istememiş olabilirler. Sıkıntıya girmektense istifa edebilirdi. Çünkü ben olsaydım ben istifa ederdim. Böyle bir ortamda istifayı belki doğru bulmadılar. TÜSİAD'ı çok yaralar diyerek. TÜSİAD'ı çok seven insanlar bunlar.
Rıdvan Memi: Sayın Boyner başka bir şey daha söylüyor diyor ki, "TÜSİAD demokrasiyi aslında bütünüyle içselleştirmiş, özümsemiş bir kurumdur" diyor.
İshak Alaton: Öyle mi diyor ? Çok iyi (!)
Rıdvan Memi: Böyle söylüyor fakat ortada başka bir şey var.
İshak Alaton: Ne güzel. 12. Asırda biri dedi ki, "Ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün". Yani hem öyle görünüyorsun hem böyle söylüyorsun, olmuyor
'TÜSİAD ZAMANIN RUHUNU OKUYAMADI,
GELECEĞİ ANADOLU KAPLANLARI KURACAK'
"TÜSİAD zamanın ruhunu okuyamadığı gibi dünde yaşamanın tembelliğine kapılıyor.Değişimi istemiyorlar. Dünde yaşamak onlara çok rahatlatıcı hatta insanı tembelliğe sevk eden, konforlu... "Neden değişeyim, ben böyle alıştım." Ama yine de güvendiğim bir şey var, zaman geçiyor. Zaman geçtikçe ya insanlar değişecek ya zihinleri değişecek. Başka çareleri yok.
Rıdvan Memi: Ya da, kelimeyi doğru seçmeye çalışıyorum, demokratik yollarla tasfiye olacaklar belki de. Yerine yeni bir burjuvazi mi doğacak?
İshak Alaton: Bakın zaten doğdu. Bugün TÜSİAD bütün ağır topların olduğu bir kulüp olmakla birlikte ondan çok daha vasi, çok daha büyük, çok daha yaygın, kalabalık bir yeni hareketler doğdu bile. İşte TUSKON doğdu, MÜSİAD, yerel dernekler ve vakıflar ve iş grupları doğuyor, dünyanın dört bir tarafına yayılıyorlar. Onlar geride kalıyorlar ve ileriyi görenler, yarının Türkiye'sini inşa edenler bana öyle geliyor ki Anadolu Kaplanları olarak tanımlanan TUSKON, MÜSİAD, yerel dernekler ve vakıflar. Ve umut verici, mutluluk verici bir olay."