Türköne'den Erdoğan'a: Gücün yetiyorsa!
Abone olTürköne Erdoğan'a hodri meydan dedi ve "Gücün yetiyorsa bunu yap" diye seslendi.
Zaman si Mümtazer Türköne, Erdoğan'ı
kendi sözüyle vurdu. Başbakanlık binası için "Güçleri yetiyorsa
yıksınlar"sözünü hatırlatan Türköne Erdoğan'a “Gücün yetiyorsa
hesap sor” diye seslendi.
“Gücü yeten yetene” ölçüsü, orman kanunlarının
işlediği vahşeti çağrıştırır. Hukuku bir kenara bırakın, insana
özgü en basit medenî kuralların işlemediği bir durumla karşı
karşıyasınız.
Hak güçlünün; zayıfsanız yok olacaksınız. Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği arazisine kocaman bir Başbakanlık kompleksi inşa ediliyor. Mahkeme inşaatı durdurma kararı veriyor. Başbakan, 17 Aralık’tan bu yana içinden geçmekte olduğumuz ara dönemin alamet-i farikası sayılacak cevheri, bu durdurma kararına karşı yumurtluyor: “Güçleri yetiyorsa gelip yıksınlar.”
“Güçleri yetiyorsa gelip yıksınlar”dan, “güçleri
yetiyorsa yolsuzlukların-hırsızlıkların hesabını
sorsunlar”a geçmekte herhangi bir engel var mı?
Önemli olan tek şey var: Güç kimin elinde? Gücünüz varsa,
Başbakanlık binasını hukuka aykırı bir şekilde istediğiniz yere
inşa edersiniz. Yine gücünüz varsa, istediğiniz
yolsuzluğu-hırsızlığı yapar, sonra hesap sormaya kalkanları da bir
güzel doğduğuna pişman edersiniz. Efkan Âla’nın Mehmet Baransu
hakkında, İstanbul Valisi’ne talimat verirken sergilediği güce
bakın: “Biz yasa yapan yeriz. Gerekirse sizin
yaptığınızı suç olmaktan çıkarırız.” Adam ne desin?
Güç ellerinde değil mi? Sahi neden “yolsuzluk suç değildir” diye
bir yasa çıkartmayı akıl etmiyorlar?
BU GÜÇ İĞNE BATIRILMIŞ GİBİ
PATLADIĞINDA...
Bu kaba güç gösterisinden hepimizin muzdarip olma ihtimali
mevcut. Bir gün kabak sizin de başınıza patlayabilir, bu güçten
zarar görebilirsiniz; ama hiçbir zaman ciddiye alamazsınız. İşin
püf noktası, bu gücün iğne batırılmış balon gibi patladığı an
galiba ciddiyet. Bu salkım-saçak güç gösterisinde ve uygulamasında
hukuksuzluğun ötesinde başka bir çarpıklık var: Görgüsüzlük, hatta
çocuksuluk.
BAŞBAKANIN CÜMLELERİ YARAMAZ ÇOCUK
GİBİ
Başbakan’ın kurduğu cümlelere, kullandığı argümanlara,
sürdürdüğü muhakemeye yaramazlık yaparken yakalanan çocukların
kırılgan savunmaları egemen oluyor. Erdoğan, seçim kampanyasını
Cemaat’e karşı yürütüyor. Aynı zeminde ona karşılık veren bir
rakibi yok; meydan bomboş. Yağıyor, gürlüyor, öfkesi-şiddeti sınır
tanımıyor. Miting meydanlarında karşısındakinin ilmini, inancını,
ahiretini sorguluyor. Neden? Çünkü meydan boş olduğu için gücü
yetiyor. Bir yığın suçlamayı sıralarken nedense gözümde hep
öğretmenin karşısında arkadaşını, “bana ne, bana ne, sen
yaptın” diye bas bas bağırarak suçlayan ve böylece ayıbını
örtmeye çalışan şımarık müzevir çocuk canlanıyor.
GÜCÜN YETİYORSA...
Demek ki her şey bir güç gösterisinden ibaret. Peki, gücü yetiyor
mu? Yetse bu kadar bağırır-çağırır mı?
Sadece demokrasilerde değil, en kaba tiranlıkta bile çıplak güç
gösterisi zaaf işaretidir. “Gücün yetiyorsa hesap
sor” diye meydan okuyanlara verilecek cevap,
“yüreğin yetiyorsa yolsuzluğun soruşturulmasına rıza
göster” olacaktır. Nasıl olsa eninde-sonunda adalet
tecelli edecek.