Türklerin ana yurdu neresi?
Abone olTürkler'in ana yurdu neresi? Altaylar bölgesinin efsane olduğunu ileri sürenlere araştırmacı Semih Güneri'den cevap.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Kafkasya-Orta Asya Arkeoloji Araştırmaları Merkezi ile Anadolu ve Avrasya Enstitüsü (AAE) Müdürü Doç. Dr. Semih Güneri, Türklerin 5 bin yıldır yaşadığı Altay bölgesinde, geleneklerin ''neredeyse, hiçbir değişime uğramadan'' yaşatıldığını söyledi.
Doç. Dr. Güneri, yürütücüsü olduğu Orta Asya'da Türk Kültürünün Arkeolojik Kaynakları (OTAK) Projesi kapsamında Moğolistan sınırlarında kalan Altaylar bölgesinde 6 haftadır sürdürdüğü ''Tunç Çağlarında Avrasya Maden Endüstrisinin Güneybatı Kafkasya, Doğu ve Kuzey Anadolu Kültürleri Üzerindeki Etkileri: Arkeo-Metalurjik Buluntulara Göre Kültürel Sürüklenmeler-Etkileşimler-Başkalaşımlar Sürecinde Orta Asya-Kafkasya-Anadolu Kültür İlişkileri'' konulu çalışmayı AA muhabirine değerlendirdi.
Güneri, Altay Dağları'nda kendisinin yanı sıra Moğolistan Üniversitesinden 2, Ulanbator Üniversitesinden de bir asistan ve 30 kişilik yardımcı eleman desteğinde, 2500-3000 metre yüksekte, 150 kilometrelik alanda, birkaç şehrin merkez yerleşimi olarak kabul edilen Aymag bölgesi Sagsay Sum ilçe merkezi, Tsengel Sum Orkhto Vadisi Atbastı (at başı), koybastı (koyunbaşı) noktalarında çalışma yürüttüklerini belirtti.
''ANA YURT ALTAYLARDIR'' EFSANE DEĞİL, BİLİMSEL TESPİT''
Projenin bu yılki çalışmalarının DEÜ tarafından finanse edildiğini, DEÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün'ün önemli destek verdiğini ifade eden Güneri, şu bilgiyi verdi:
''Altay bölgesi Türklerin beş bin yıldır yaşadığı bir alandır. Gelenekler beş bin yıldır neredeyse, hiçbir köklü değişime uğramadan yaşatılmaktadır. Dil, kültür, şaman inanışları, ölü gömme gelenekleri, yaşayış biçimleri, ekonomik hayat anlamında binlerce yıldır hayat, hiçbir köklü bozulmaya uğramadan devam edip sürmüştür. Bu somut bulgular, 'Türklerin ana yurdu Altaylardır' genel efsanesinin çok ötesinde önemli bir bilimsel tespittir. Bölgede ayrıca, daha önce keşfedilenlere ilave olarak, yeni Türk petroglifleri (kaya resimleri), sayısız kurgan ve kereksur (kutsal alanlar) grupları tespit ettik. Bu eserlerin hiçbiri kayıtlarda yoktu. Bilimsel çalışmalarımda, tamamen somut arkeolojik verileri temel alarak önerdiğim ve 'proto Türk' diye tanımladığım evreye (MÖ 3-1. bin) ait kaya resimleri bulundu. Bu tespitlere yönelik kütüphane çalışmalarını Saint Petersburg Materyal Kültür Tarihi Enstitüsü'nde tamamladık.''
Güneri, 6 hafta süreyle de Kazakistan Altayı'nda Tamgali bölgesinde keşifleri sürdüreceğini söyledi.
OTAK 2010 çalışmaları için bir finans kaynağı bulunmadığını dile getiren Güneri, keşifleri 2010'da yaygınlaştırabilmek için özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığı, Avrasya ile ilgili bakanlıktan ve özel kurumlardan destek beklediklerini anlattı.
Güneri, ''Bu yıl yapılan keşiflerin, bir an önce, renkli resimlerin de bulunduğu bir kitap biçiminde yayınlanması gerekmektedir. Bu yayın için sponsor desteğine gereksinimiz var'' diye konuştu.