Türkler'e karşı onur kırıcı davranış
Abone olFransa'da yaşayan Türkler, Türkiye'nin AB'ye üye olmasına karşı çıkan lobi grupları ve siyasetçilere tepki göstererek, bu söylemlerin onur kırıcı olduğunu vurguladılar.
Fransa'da yaşayan Türkler, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB)
üye olmasına karşı çıkan lobi grupları ve siyasetçilere tepki
gösterdi. Türkiye karşıtı söylemlerin onur kırıcı boyutlara
ulaştığını belirten Türkler, "Türkiye AB'ye alınacaksa, onuru ve
gururuyla kabul edilsin. Fransız halkının bile dikkate almadığı
Türkiye karşıtı bazı kişilerin her fırsatta yönelttikleri kin dolu
hakaretlere artık tahammülümüz kalmadı. Türk milletinin onuru, AB
üyeliğinden daha önemlidir" dedi. Avukat Süleyman Arslan, "Fransa
ile Almanya AB'nin motor gücünü oluşturuyor. Benim düşüncem, hiçbir
AB üyesi Türkiye'nin birliğe katılmasını istemiyor. Çünkü
Türkiye'nin Avrupa Parlamentosu'nda sahip olacağı sandalye sayısı
bazı ülkeleri rahatsız ediyor. Ekonomik olarak Türkiye'nin AB'ye
getireceği ağır yükün kendi ceplerinden çıkacağını düşündükleri
için istemiyorlar. Durum böyle olunca, Türkiye'yi oyalama rolü
Fransızlara verildi. Onlar da bir güzel oyalıyorlar" dedi.
Türkiye'nin AB üyeliği için ısrarlı davranmasını anlamadığını
belirten Arslan, "Türkiye'de sanki AB üyeliği açıkça devlet
politikası haline getirilmiş. Hangi parti iktidara gelirse gelsin,
bu süreç aynı şekilde devam ediyor. Ama AK Parti kadar taviz
verenine rastlamadım. AB üyesi bir ülkede yaşayan ve çalışan bir
avukat olarak, AB'nin geleceğiyle ilgili kuşkularım var. AB'nin
başarılarından da endişem var. 50 yıllık süreç bu. Tarihi ve
kültürü ayrı olan ülkelerin bir araya gelerek federe bir devlet
kurmasının gelecekte AB'yi işleyemez hale getireceğini düşünüyorum.
AB'nin gelecekte bir kaosa sürüklenebileceğinden endişe ediyorum"
diye konuştu. Arslan, Avrupalıların da bunun bilincinde olduğunu
dile getirerek, "Sürekli Avrupa'yı ileriye doğru taşımanın yolunu
arıyorlar. Onlar da biliyorlar ki, beklenmeyen anlaşmazlıklar
olacağını birçok Avrupalı şimdiden kavramış durumda. Birinci Dünya
Savaşı'nda Avrupa'nın ilerlemesi durdu. İkinci Dünya Savaşı'nda ise
sömürgelerini kaybettiler. Böyle bir kaos yaşarlarsa 'AB'nin sonu
olur' derim. 'Türkiye'nin böyle bir birliğin içerisinde yeri nasıl
olur?' diye kendi kendime soruyorum. Ama bir türlü cevabı
bulamıyorum. Türkiye'nin geleceğine meçhul gözüyle bakılan AB'ye
boyun eğmesi kabul edilir gibi değil. Bazen 'Bu Türkiye'nin devlet
politikası mı?' veya 'Acaba Türkiye AB üyeliğini bahane ederek
Avrupa Birliği üyelerini mi sıkıştırıyor?' diye soruyorum. Ama
verilen tavizler bu düşüncemin tam tersi oluyor. Aslında
Türkiye'nin AB'ye üye olma hakkı tam olarak doğmuştur, AB'liler
bunu inkar edemeyecek konuma geldikleri için, Türkiye'den
olmayacakları isteyerek onur kırıyorlar" şeklinde konuştu. "TÜRKİYE
DENİLİNCE AKLA DİN KAVRAMI GELİYOR" Seyahat acentesi sahibi Mehmet
Akyüz ise, Fransa'da Türkiye'nin AB üyeliği için gösterilen
tepkileri gayet normal bulduğunu belirtti. Aşırı sağ partilerin
aklına 'Türkiye' denilince din kavramının geldiğini belirten Akyüz,
"Dolayısıyla Türkiye'nin AB üyeliği konusunu duyar duymaz tüyleri
diken diken oluyor. Türkiye'nin AB'ye girmesini istemiyorlar.
Açıkçası 75 milyon nüfus korkutuyor. Ekonomik durumun AB normlarına
göre iyi olmaması, kişi başına düşen milli gelirin az olması ve
nüfusu nedeniyle Türkiye'nin AB üyeliğine karşılar. Ama hiç
kimsenin AB üyeliğini bahane ederek Türk milletine hakaret etmesi
veya aşağılamasına izin verilmemelidir" dedi. Paris'te market
işleten Cemal Erdem de Türkiye'nin AB üyeliğini gündemde tutan
medyanın vatandaşları etkilediğini dile getirdi. Erdem, "Biz
kendimizi hep Avrupalı olarak düşündük, öyleyiz de. Zaten ülkenin
bir kısmının Avrupa kıtasında olduğunu Fransızlar da biliyor ve
söylüyor. Ama ikiyüzlülük yapmaktan da geri kalmıyorlar. Türkiye,
sporda Avrupa kupalarında mücadele ediyor. Avrupa güzellik
yarışmalarına giriyor. O zaman Avrupalı ama AB üyeliğine gelince
değil. Bunun adına iki yüzlülük denir" diye konuştu. "GENÇLER DAHA
TOLERANSLI" Giyim mağazası sahibi Niyazi Küpeli de "Ömrümüzün
yarısından fazlasını Fransa ekonomisine katkı sağlamakla geçirdik,
geçiriyoruz da. Bildiğiniz gibi Fransızların yüzleri yüzünüze karşı
hep güler, ama kalplerinin aynı şeyi düşündüğünü sanmıyorum. Her ne
kadar sempatik görünseler de mutlaka içlerinde bir kıskançlık var.
Biz gece gündüz çalışıp bir şeyler yapıyoruz. Bunu nasıl
yaptığımızı bile ciddi olarak araştırmaları gerekirken, 'Yabancı'
diyerek küçümsüyorlar. Bir de ayrı dine mensupsanız yani
Müslüman'sanız, size hepten karşı olurlar. Gerçek demokrasinin
Türkiye'de olduğunu bilirler ama bizleri demokrasiden yoksun
görürler. Kendi gerçeklerini örtüp gizlerler. Türkiye'nin neyi var,
ne eksiği var onu aramaya çıkıyorlar" dedi. Gençler bu hususta
biraz daha toleranslı olduğunu belirten Küpeli, "Türklerin sıcak
misafirperverliğini görünce şaşırıyorlar. Çünkü kendilerinde böyle
bir gelenek yok. Batılılar 'Türkiye'yi AB'ye almayacağız'
diyebilirler. Kızmayız ama aşağılamalarına artık tahammülümüz
kalmadı. Ankara sesimizi duysun ve AB uğruna onurumuzu çiğnetmesin"
şeklinde konuştu.