Türkler Lübnandan kaçıyor
Abone olYeniden iç savaş alarmının verildiği Lübnan’dan Türkler tahliye ediliyor.
Lübnan'da Hizbullah ve Emel örgütü militanlarıyla hükümet
yanlıları arasında başlayan silahlı çatışmalar, ülkeyi yeniden iç
savaş ortamına sürükledi. Dün yaşanan çatışmalarla birlikte son
dört gün içinde ölenlerin sayısı 25'e yükselirken, Lübnan Başbakanı
Fuad Sinyora, Hizbullah'ın Lübnan demokrasisine karşı "silahlı
darbe" yaptığını belirterek, orduya düzeni sağlaması ve sokakları
silahlı adamlardan temizlemesi çağrısında bulundu. Gelişmeler
Lübnan'da 1975-1990 yılları arasında yaşanan kanlı iç savaşı
hatırlatırken, aralarında 14 Türk'ün de bulunduğu çok sayıda
yabancı, ülkeyi terk etti. Suriye karşıtı hükümeti destekleyen Arap
Birliği'nin önemli ülkeleri Mısır ve Suudi Arabistan'ın çağrıları
üzerine Arap Birliği dışişleri bakanlarının Lübnan krizi nedeniyle
bugün acil toplanacağı bildirildi.
Sünni Başbakan Sinyora, Hizbullah ile yandaşlarının Beyrut'un
Müslümanların yaşadığı bölümünün kontrolünü ele geçirmesinden sonra
yaptığı bu ilk açıklamada, "Devletiniz, darbe yapanların kontrolüne
girmeyecek." dedi. Sinyora, Hizbullah'la müttefikleri tarafından
yapılan silahlı darbeyle Lübnan'daki demokrasi rüyasına zehirli
bıçak saplandığını söyledi. Sinyora'nın açıklamasından sonra Lübnan
ordusu da harekete geçti. Hükümetin aldığı Hizbullah'ın
telekomünikasyon ağının yasadışı ilan edilmesi yönündeki kararının
kaldırıldığını ve meselenin kamu yararına göre halledileceğini
duyuran ordu, Beyrut Havalimanı güvenlik şefi Tuğgeneral Vefik
Şakir hakkında Hizbullah ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle verilen
görevden alma kararını da askıya aldı. Bu iki meseleyle ilgili Batı
yanlısı hükümetin Hizbullah aleyhine aldığı kararlar muhalefete
bağlı silahlı güçlerin Beyrut'un batısının kontrolünü ele
geçirmesine kadar giden çatışmaları başlatmıştı. Lübnan ordusu,
taraflara silahlı adamlarını sokaklardan çekmeleri yönünde çağrıda
da bulunurken, başkentte güvenliğin sağlanmasını kendi üzerine
aldı. Ordunun bu yaklaşımına Hizbullah da Beyrut sokaklarındaki
silahlı yandaşlarını çekmeye başlayarak, olumlu karşılık verdi.
Görgü tanıkları, Hizbullah üyelerinin şehrin merkezinden sahil
kesimlerine yönelmeye başladığını aktardı.
Çarşamba günü patlak veren çatışmalar dün Beyrut'un dışına taştı.
Önceki gece Beyrut'un doğusundaki Aley kasabasında Suriye karşıtı
Dürzi lideri Velid Canbolat yandaşlarıyla hükümet karşıtları
arasında çıkan çatışmada 4 kişinin öldüğü, güneydeki Sayda kentinde
çıkan çatışmada ise 1 sivilin hayatını kaybettiği kaydedildi.
Kuzeydeki Hilve'de Suriye yanlısı Milliyetçi Suriye Sosyal Partisi
ile çoğunlukta bulunan Gelecek Akımı yandaşları arasındaki şiddetli
çatışmalarda aralarında sivillerin de bulunduğu 14 kişi öldü.
Beyrut'ta iktidar yanlılarının Hizbullah ve Emel militanlarıyla
girdiği önceki günkü çatışmalarda hayatını kaybedenlerin Tarik El
Cedide mahallesinde düzenlenen cenaze töreninde açılan ateş sonucu
ise 6 kişi öldü, 20 kişi de yaralandı. Cenazeye katılanlara
Hizbullah taraftarlarının ateş açtığı iddia ediliyor. Bu arada
bugün yapılacak Arap Birliği toplantısında, taraflara bir an önce
bir ulusal birlik hükümeti konusunda uzlaşmaları ve General Mişel
Süleyman'ı cumhurbaşkanı seçmeleri yönünde çağrı yapmaları
bekleniyor. İslam Konferansı Örgütü Başkanı Ekmeleddin İhsanoğlu da
Süleyman'ın cumhurbaşkanı seçilmesinde en kısa zamanda
uzlaşılmasını istedi. 2006'da İsrail ile Hizbullah arasında yaşanan
savaşın ardından Lübnan'a gönderilen 261 kişilik Türk birliği, BM
Barış Gücü çatısı altında halen bu ülkenin Sur kenti civarında
görev yapıyor.
14 TÜRK TAHLİYE EDİLDİ
Beyrut'ta bulunan 14 Türk vatandaşı, Türk büyükelçiliğinin
girişimleriyle dün tahliye edildi. Türk vatandaşlarının, Yayladağı
Sınır Kapısı'ndan yurda girecekleri belirtildi. Büyük çoğunluğu,
Hizbullah militanlarının iktidar yanlılarıyla silahlı çatışmaya
girdiği bölgede, evlerinde ya da otelde kalan Türk vatandaşları tek
tek bulundukları yerden alındı. Türkiye'nin Beyrut Büyükelçisi
Serdar Kılıç, önceki gün de 5 vatandaşı Türkiye'ye gönderdiklerini
kaydetti.
REFİK HARİRİ SUİKASTI, DÖNÜM NOKTASI
Lübnan, eski başbakanlarından Refik Hariri'nin 14 Şubat 2005'te
Beyrut'ta bombalı bir suikast sonucu öldürülmesinin ardından iç ve
dış siyasette kritik bir döneme girdi. Suikastın ardından Batı
yanlısı muhalefetin öncülük ettiği Sedir Devrimi adı verilen halk
hareketiyle Suriye ülkedeki 29 yıllık varlığını sona erdirmek
zorunda bırakılırken, sonrasında düzenlenen seçimlerle de Fuad
Sinyora hükümeti başa geldi. Geride kalan üç yılda, ülke 7 siyasi
suikasta sahne oldu. Lübnan'daki gidişata önemli bir etkiyi de
İsrail'in 2006 yazında askerlerini kaçıran Hizbullah'a karşı
giriştiği savaş yaptı. Lübnan'a yüzlerce sivilin öldüğü
bombardımanlar gerçekleştiren İsrail'in Suriye ve İran destekli
Hizbullah'ı alt edememesi örgütün prestijini artırdı. Bu durum,
Batı yanlısı hükümet ile Hizbullah önderliğindeki Suriye yanlısı
cephe arasındaki gerilimi tırmandırdı. Suriye karşıtı Saad Hariri,
Dürzî lider Velid Canbolat ve Sinyora gibi isimlerin oluşturduğu
iktidarla muhalefet arasındaki gerilim, 2007'de Cumhurbaşkanı Emil
Lahud'un görevini tamamlamasıyla had safhaya çıktı. İki taraf,
Genelkurmay Başkanı Mişel Süleyman'ın cumhurbaşkanlığı konusunda
uzlaşsa da hükümetteki güç dağılımı konusundaki anlaşmazlık
nedeniyle meclis, seçimi bir türlü gerçekleştiremiyor.