Türkler kobay değil!
Abone olYeni ilaç geliştiren firmaların kobay olarak üçüncü dünya ülkelerini kullandığı hep söylenir, bilinir. Ama Türkiye'nin bu ülkeler içinde olmadığı söyleniyor.
Türk Farmakoloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet
Melli, yeni ilaç geliştiren şirketlerin klinik ilaç araştırmalarını
kendi vatandaşları üzerinde yapmadığı, Türkiye'de veya gelişmekte
olan ülkelerde yaptıkları, Türkleri ''kobay'' olarak kullandıkları
iddiasının ''kesinlikle'' doğru olmadığını ifade etti. Melli,
yaptığı açıklamada, klinik ilaç araştırmalarının yeni ilaç
geliştirmenin ''olmazsa olmaz'' aşaması olduğunu belirterek,
laboratuvarlarda deney hayvanlarında yapılan ön çalışmalardan
sonra, ilaç olmaya aday yeni molekülün, ancak ''faz çalışmaları''
denilen klinik ilaç araştırmaları tamamlandıktan ve bu çalışmalarda
etkinliği ve güvenliyle ilgili yeterli kanıt elde edildikten sonra,
sağlık otoritelerinden gerekli ruhsatı alarak yeni bir ilaç olarak
insanların kullanımına sunulabildiğini belirtti. Klinik ilaç
araştırmalarından sadece ''faz I çalışmaları''nın sağlıklı
gönüllülerde yapıldığını, buna karşın ''faz II'', ''faz III''ve
''faz IV'' çalışmalarının hastalar üzerinde yapıldığına dikkati
çeken Melli, kanser tedavisinde kullanılan ilaçların faz I
çalışmalarının da, ilaçların özellikleri nedeniyle zorunlu olarak
büyük oranda kanser hastaları üzerinde yapıldığını bildirdi. Bazı
basın organlarında, eski bir yetkilinin ağzından yer alan, ''Yeni
ilaç geliştiren ilaç şirketlerinin klinik ilaç araştırmalarını
kendi vatandaşları üzerinde yapmadığı, Türkiye'de veya gelişmekte
olan ülkelerde yaptığı, Türkleri neredeyse 'kobay' olarak
kullandıkları'' iddiasının, ''kesinlikle'' doğru olmadığını
belirten Melli, ''ABD ve diğer gelişmiş ülkelerde, ülkemizde
yapılan klinik ilaç araştırmalarından çok daha fazlası
yapılmaktadır'' dedi. ÇALIŞMAYA KATILANLARIN HAKLARINA DUYARLILIK-
Tüm toplumların, klinik ilaç araştırmalarıyla sağlanan ve toplumlar
için son derece önemli olan bilgiler elde edilirken çalışmaya
katılan bireylerin haklarının korunmasına duyarlık gösterdiklerini
ifade eden Melli, şunları kaydetti: ''Ülkemizde bir klinik
araştırma gönüllülerin oluru, onaylanmış etik kurulun olumlu görüşü
ve bakanlığın izni ile başlatılır. Klinik araştırmada Helsinki
Deklarasyonu ve ekleri kararlar, Tıbbi Deontoloji Tüzüğü ve Hasta
Hakları Yönetmeliğine tam olarak uyulur. Araştırma bu kriterlerin
devamlı olarak yerine getirilmesi durumunda sürdürülür.'' Söz
konusu haberde, ülkede klinik çalışmalarda özellikle üniversite
öğrencilerinin kullandığının vurgulandığını ve özellikle 3
üniversitenin adının verildiğini kaydeden Melli, adı geçen 3
üniversitede veya klinik ilaç araştırması yapılan diğer
üniversitelerde öğrencilerin çalışmalarda sistematik olarak
kullanıldığı iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu bildirdi. Bu
üniversitelerde yaklaşık 10 yıldır klinik ilaç araştırması
yapıldığı bilgisinin doğru, ancak bu çalışmaların gizli yapıldığı
bilgisinin ''kesinlikle gerçek dışı'' olduğunu kaydeden Melli,
''Olumsuzluğu savunmak söz konusu olamayacağı gibi somut
dayanakları olmayan afaki iddiaların 'karalama' olmanın ötesinde
bir değer taşımayacağını vurgulamak gerekir'' dedi. Söz konusu
haberde, ''ülkede çocukların klinik ilaç araştırmasına katılmasını
yasaklayan yasanın değiştirilmesi ve çocuklarda da klinik ilaç
araştırmalarının bu konudaki düzenlemelere uyarak yapılabilmesinin
yolunun açılması'' görüşünün savunulduğunu belirten Melli, ABD ile
Avrupa Birliği sağlık otoritelerinin çocuklarda kullanılacak
ilaçlara onay vermeden önce çocuklarda klinik ilaç araştırması
yapmanın gerekliliğine dikkati çektiklerini bildirdi. Melli,
''Ülkemizde de bu çağdaş yaklaşım benimsenmiş ve çocuklarda belirli
kurallar dahilinde klinik ilaç araştırmasına olanak tanıyan
düzenlemeler yapılmıştır'' dedi.