Türkiyeyi şizofrene benzetti
Abone olInternational Herald Tribune gazetesine konuşan Rehn, Türkiye için ilginç bir benzetme yaptı.
International Herald Tribune gazetesine konuşan Rehn,
Türkiye'nin sistematik işkenceyi azaltma yolunda önemli ilerlemeler
kaydettiğinin altını çizdi, ancak ifade özgürlüğüne değinirken,
ilginç bir benzetme yaptı.
Rehn, bu konudaki reformlardaki ilerlemeyi 'daha şizofren' olarak
tanımladı, buna Orhan Pamuk davasını örnek gösterdi.
Davanın ilk başta hayal kırıklığı yarattığını söyleyen Rehn,
düşmesinin ise ifade özgürlüğüne ilişkin başka davalar için bir
emsal oluşturması gerektiğini belirtti.
Rehn, Fransa ve Almanya'nın Eurovizyon Şarkı Yarışması'nda
Türkiye'ye 12 puan vermesini de "hiç beklenmedik ülkelerde
Türkiye'ye yönelik kuşkular azalıyor" şeklinde yorumladı.
Rehn, AB'nin genişlemesini bir 'başarı öyküsü' olarak tanımladı,
genişlemenin AB'nin iç siyasi başarısızlıkları için 'günah keçisi'
yapılmaması gerektiğini söyledi.
Türkiye - AB fiili müzakereleri başladı
AB ile Türkiye arasındaki fiili müzakereler, Kıbrıs Rum kesiminin
tüm engelleme çabalarına karşın 12 haziranda başlamıştı.
Kıbrıslı Rumların, Türkiye ile fiili müzakerelerin 'bilim ve
araştırma' başlığında açılıp kapanmasına yönelik itirazları, AB
Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi'nde aşılmıştı.
Son ana kadar Rum kesiminin itirazlarının giderilmesini bekleyen
Ankara, AB'nin Ortak Tutum Belgesi'ni inceleyerek Ortaklık
Konseyi'ne katılma kararı almıştı.
Bu gelişmenin ardından Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve
Başmüzakereci Ali Babacan, Lüksemburg'a hareket etmişti.
Kıbrıs Rum yönetimi ile varılan uzlaşmaya göre, AB'nin
müzakerelerle ilgili Ortak Tutum Belgesi'ne eklenen bazı ifadelerle
fiili müzakerelerin yolu açılmıştı.
Belgede, Gümrük Birliği ve Ek Protokol içinde olmak üzere Ortaklık
Anlaşması gereklerinin yerine getirilmesinin önemi
vurgulanmıştı.
Bu konuda sorumlulukların yerine getirilmemesi halinde, bütün
müzakere sürecinin etkileneceği kaydedilen belgede, ''AB, bu
çerçevede 21 eylül 2005 tarihinde Kıbrıs ile ilgili yayımladığı
deklarasyona atıfta bulunuyor'' denilmişti.
Belgede, gelişmeler çerçevesinde gerektiği takdirde, fiili
müzakerelerin ilk faslı olan bilim ve araştırma başlığına geri
dönülebileceği belirtiliyordu.
'Bilim ve araştırma' faslıyla ilgili AB müktesebatının sınırlı
olması nedeniyle fiili müzakerelerin aynı gün açılıp kapatılmasına
itiraz eden Rum kesimi, bunu 'Türk liman ve havaalanlarının
açılması ve tanınma'yla bağlantılı hale getirmeye çalıştı.
Türkiye 3 ekimde müzakerelere başladı
Türkiye ile AB arasındaki müzakereler 3 ekim tarihinde başlamıştı.
Türkiye'nin 3 ekimde AB ile müzakerelere başlamasından önce
Avusturya'nın 'imtiyazlı ortaklık' ta diretmesi krize neden
olmuştu.
Avusturya, Müzakere Çerçeve Belgesi'ne 'imtiyazlı ortaklık'
ibaresinin girmesi için uzun süre direnmişti. 25 üyeli birlik
içinde tek kalan Avusturya'nın sonunda direnci kırılmış ve Müzakere
Çerçeve Belgesi onaylanmıştı.
Avusturya ile yürütülen pazarlıkların uzun sürmesi nedeniyle
diplomaside pek sık uygulanmayan bir kural işletildi. Pazarlıkların
yürütüldüğü Lüksemburg'ta saatler gece yarısına iki dakika kala
23.58'de durdurulmuştu.
AB Dönem Başkanlığı'nı yürüten İngiltere, bu süreçte Türkiye'ye
önemli ölçüde destek vermişti. AB kulislerinden sızan bilgilere
göre, İngiltere'nin diplomasideki başarısı müzakerelerin
başlamasında etkili oldu.