Türkiye'yi rezil eden gazeteciler
Abone olBaşbakan Erdoğan’ın Avrupa Konseyi’ne yaptığı gezi bitti. Ancak bu geziye katılan birkaç Türk gazetecinin yarattığı rezalet hâla konuşulmaya devam ediyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın iki günlük Avrupa Konseyi’ne
yaptığı gezi bitti. Ancak bu geziye katılan birkaç Türk gazetecinin
yarattığı rezalet Avrupa Konseyi koridorlarinda yüksek sesle
konuşulmaya devam ediyor. Türkiye ve Türk Gazetecilerinin imaji ve
onur kırıcı olması nedeniyle önemli olan bu olay, Avrupa Birliği
Komisyonu’nun Türkiye’ye tam üyelik için müzakerelere
başlayabileceği vizesi verdiği bir günde yaşanması çok daha üzücü..
Türkiye, herhalde müzakere süreci içinde, “bir takım kendini bilmez
gazetecilere, bir lokantada hele uluslarası bir kuruluşta nasıl
yemek yenileceğini ve yenilen yemeğin bir bedeli olduğunu ve
yemeğin sonunda bedelin de ödenmesi gerektiği” konusunda da uyum
çalışmaları yapılması gerekiyor. Olay şu.. Basbakan Recep Tayyip
Erdoğan ve heyet üyeleri, Avrupa Konseyi’nde onuruna verilen ögle
yemeğini yerken yan taraftaki “paralı” lokantada da gazeteciler ve
Erdoğan’in yemeğine davetli olmayan heyet üyeleri ile tüm Avrupa
Konseyi çalışanları yemek yiyorlardı. Erdoğan’ın heyetiyle uçakla
Strasbourg’a gelen Türk gazeteciler arasındaki birkaç gazeteci de
“a la carte” restoranda bu masalara oturarak yemeklerini yediler.
Yemeklerini yedikten sonra da çalıştıkları gazete tarafindan «
harcırahla » geziye gonderilen bu gazeteciler, garsonu cağırıp
hesap istemeye gerek görmeden lokantadan ayrıldılar. Bunu bir
konsey çalişanından dinleyince çok utandık. Bu gazetecilerin neden
hesabı ödemedikleri yönünde yorumlar yaparken “olumlu” düşünmeye
çalıştık. “Acaba Başbakan aniden kalkınca onlar da kalkmak zorunda
mı kaldılar” diye düşündük. Ancak böyle birşey olduysa, “tekrar
dönüp hesabi ödemeleri gerekirdi” diye yorum yaptık. “Hesabı
ödemeyi unuttular mı” şeklindeki yorumlarımız da yerine oturmadı.
Olay daha da büyük.. Ancak olayın bu kadar basit olmadığını kısa
bir süre sonra oğrendik. Konsey calışanlarının gündemi haline gelen
olayın daha da vahim bir halde yaşandığına tanık olduk. Kim
olduklari bilinmeyen bu “gazetecileri” karınlarını doyurduktan
sonra lokantadan “hızla” ayrılırken, hesabı ödemediklerini farkeden
garson arkalarından koşmuş…. Yakaladığı birine de el kol
işaretleriyle hesabı ödemediklerini anlatabilmiş. Aynı gazeteci
ise, “bir dakika diğer arkadaşlarıma sorayım sonra öderiz” der gibi
işaretler yaparak önde giden gazeteci arkadaşlarına doğru koşmuş.
Ancak gidiş o gidiş.. Garson “Türk gazeteci” arıyor.. Türk
Gazetecilerin hesabı ödemek için geri dönmediklerini gören garson
olayın ve hesabın peşini bırakmayarak 2. katttaki basın merkezine
gelerek burada calışan kadın görevliye durumu anlatmiş. Birlikte o
gazetecileri aramışlar. Ama nafile.. Bulamayınca Türk
gazetecilerden sorumlu bazı çalınanlara başvurarak bu gazetecilerin
bulunmasını ve yemek parasının ödenmesini istemişler. Sanki yer
yarılıp hesabı odemeyen gazeteciler içine girdiler.. Resepsiyonda
aradılar.. Olayi onur meselesi haline getiren garson kararlı,
mutlaka o gazetecileri bulacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
rapor nedeniyle verdiği kokteylde de aynı garson gorevli. Bir
yandan servis yapan garson diğer yandan hesabı ödemeyen
gazetecileri arıyor. Ama yine boşuna.. Başbakan Erdoğan gitti ancak
Avrupa Konseyi’nde, yedikleri yemeğin parasını ödemeden ayrılan
gazetecilerin kim olduğunu arama çalışmaları bitmedi..