Türkiyeyi bekleyen senaryo
Abone olKıbrıs sorunu müzakereleri donduracak mı? Aralık ayında Türkiye'yi ne bekliyor?
Türkiye İlerleme Raporu'nu yayımlayan AB Komisyonu, Kıbrıs
sorununun ilgili taraflarca çözülmesini istedi. Kamuoyu ve basının
bir bölümünde AB'nin Türkiye'ye süre verdiği yolunda görüş hakim.
Raporda süreden ziyade Kıbrıs'ta "durum tespiti"
yapılıyor. Oysa metin, AB yetkililerinden daha önce duyduğumuz
eleştirel ifadelerin yazıya dökülmesinden ibaret.. AB'den gelen
mesajlar Türkiye'yi ne öldürecek cinsten ne de ayağa kaldıracak
türden...
Herkes Kıbrıs sorununa odaklanınca diğer konu başlıkları ikinci
planda kaldı. Oysa dikkatli okunduğunda raporun sanıldığı gibi
"acımasız" olmadığı ortada. "Kıbrıs'ta
Türkiye'ye muhtıra verildi" gibi hükümlerle değerlendirmek
aslında insafsızlık olur. Komisyon, atılan olumlu adımları da
gördü. Kimilerinin "yolun sonu" gibi
değerlendirdiği 75 sayfalık rapor, kimilerine göre de
"objektif".
BARDAĞIN DOLU TARAFI
Bardağın dolu tarafına bakarsak Türkiye açısından şu olumlu
tespitlere yer verilmiş: Ombudsmanlık müessesesinin getirilmesi,
sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasının önüne geçilmesi,
yolsuzlukla mücadelede Türkiye'nin son 1 yılda özellikle kamu
yönetiminde şeffaflık açısından sınırlı ilerleme sağlanması,
işkence ve kötü muameleyle ilgili davaların azalmaya devam etmesi,
genel olarak Türkiye'de kadın haklarıyla ilgili bilinçlenmenin
artmesi, yerel dil ve lehçelerde yayın konusunda bazı ilerlemelerin
sağlandığı raporda belirtiliyor.
BARDAĞIN BOŞ TARAFI
Limanların ve havaalanlarının Kıbrıs Rum kesiminin kullanımına
açılmaması, reform sürecinin yavaşlaması, uncu reform paketinin bu
rapor dönemine yetiştirilemesi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
siyaseti önemli oranda etkilemesi, 301'inci maddenin AB
standartlarının yakalanması açısından değiştirilmesi, Heybeliada
Ruhban Okulunın hala kapalı tutulması, aile içi şiddet, namus
cinayetleri, kız çocuklarının okula gönderilmemesi, sendikal
haklarla ilgili Türkiye'nin son bir yılda hiçbir ilerleme
kaydetmemesi, Şemdinli'deki iddiaları araştırmak üzere oluşturulan
TBMM komisyonunun raporunun henüz yayımlanmamasi şeklinde
sıralanıyor.
ZİHİN BULANIKLIĞI
Burada en kritik ve sıkıntılı konu Kıbrıs sorunu. AB, Türkiye'den
Rumlar'a liman ve üslerin açılmasını talep ediyor. Buna gerekçe
olarak Türkiye'nin imzaladığı Ek Protokol (Ankara Anlaşması).
Burada bir "zihin bulanıklığı" gözüküyor. Hükümet
29 Temmuz 2005'te attığı bu imza ile Kıbrıs sorununa karşı iyi
niyet iradesini gösterdiğini savunurken, AB ise ek protokolün
yükümlülüğünün yerine getirilmesi olarak algılıyor.
TÜRKİYE KARŞI CEPHEDE İSTENMİYOR
Bütün bu veriler ışığında Brüksel'den yükselen demeçlerin satır
araları okunduğunda kimse Türkiye'yi dışlamak istemiyor.
Türkiye'nin attığı adımları gören AB yetkilileri, Türkiye'ye
verdikleri sözü daha yolun başında bitirmek istemiyorlar. Zaten AB
Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn ve Avrupa
Parlamentosu (AP) Başkanı Josep Borrell, Kıbrıs'ın müzakerelerin
olmazsa olmaz şartı olmadığını ifade etmişlerdi. Aksi olsaydı
raporda çok daha sert ifadeler yer alırdı.
ARA FORMÜL BULUNACAK
Türkiye'de yaşanan dönüşüm sürecinin kesintiye uğraması her iki
tarafında istediği en son şey. Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist
Grup Başkanı ve milletvekillerinden Kıbrıs konusunda sağduyulu
açıklamalar geldi. Başmüzakereci Ali Babacan'ın görüştüğü Avrupalı
bakanlar birebirde Rumlar'ın "uzlaşmaz" tavrından
hoşnut değil. Ancak Rumlar AB üyesi, bunu da gözardı
edemiyorlar.
25 ÜLKENİN ORTAK KARARI GEREKİYOR
Kıbrıs sorunu AB liderlerine havale edildi. Aralık ayının ortasında
yapılacak zirvede kıyasıya sert pazarlıklar yapacak. Müzakerelerin
dondurulması için 25 ülkenin ortak kararı gerekiyor. Bu da zor bir
ihtimal. İki tarafın da bir orta yol bulacağı ihtimali ağır
basıyor. Avrupa Birliği'nin "uzlaşmacı kültürünün"
yine ağır basacağı hesaplanırsa, her zamanki gibi ara formülle
krizi dondurup ilişkileri devam ettirmek isteyecektirler.
Yazı: Oktay Sağlam-İnternethaber