Türkiye'yi 2005'te iki risk bekliyor
Abone olDeutsche Bank Eurasia Group Stability Index (DESIX) adlı kuruluş, ''bu yıl Türkiye'yi bekleyen en büyük riskleri Kıbrıs ve kuzey Irak'ta muhtemel gelişmeler olarak belirl
Kuruluşun yayımladığı analizde, terör örgütü PKK'nın Irak'ın
kuzeyindeki varlığının devam ettiğine dikkat çekilerek, Irak'taki
durumun Türkiye'nin güvenliği konusunda istikrarsızlık yaratacağına
dair endişeleri artırdığı belirtildi. Analizde, ''Irak'ta yapılacak
seçimlerden sonra Iraklı Kürtlerin bir oldubittiyle Kerkük'ün
kontrolünü ele geçirerek gelecekte kurmayı düşündükleri bağımsız
Kürt devletinin mali temelini yaratmak istemelerinin de Türkiye'nin
endişelerini artırdığı ifade edildi. ''ABD liderliğindeki koalisyon
güçleri ile Iraklı direnişçi gruplar arasındaki gerilimin, bölgesel
istikrarsızlığın Kürtleri petrol zengini Kerkük'ü ele geçirmeye
itmesi olasılığının Türkiye'yi endişelendirdiği'' belirtilen
analizde, ''böyle bir hareket durumunda bölgeye askeri müdahale
için Ankara üzerindeki iç baskıların artacağı'' kaydedildi. KIBRIS
SORUNU Kıbrıs görüşmelerinin bu yıl yeniden başlayabileceği
kaydedilen analizde, AB ile müzakere sürecinin başlayacağı ekim
ayından önce bu konuda önemli gelişme sağlanmasının çok zor olduğu
ifade edildi. Kıbrıs Rum kesiminin müzakere sürecinin başlatılması
konusunda sorunlar çıkararak daha fazla taviz elde etmeye
çalışacağından Türkiye'nin ciddi endişe duyduğu belirtilen
analizde, AB'nin Kuzey Kıbrıs'ın tecridini sona erdirmek için
gösterdiği çabalarda yavaş davranmasının, şubatta yapılacak
parlamento ve nisandaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde KKTC'nin
çözüm yanlısı Başbakanı Mehmet Ali Talat'ın elini zayıflattığı
ileri sürüldü. Analizde, Kıbrıs konusunda çok az ilerleme
kaydedilse bile, Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerine
planlandığı gibi ekimde başlanacağı, ancak Rumların Türkiye'den
daha fazla taviz koparmaya çalışacağı kaydedildi. Hükümet üzerinde,
bu yıl Kıbrıs sorununun çözümü için büyük bir uluslararası baskı
kurulacağı ifade edilen analizde, ''Kıbrıs Rum hükümetinin şahin
tavırları, Erdoğan hükümetinin işini kolaylaştırmayacaktır. Bir
çözüme varılmaksızın Rum kesiminin AB ile imzalanan Gümrük
Birliği'ne dahil edilmesinin, özellikle AK Parti hükümetine
maliyeti büyük olacaktır'' denildi. Kıbrıs sorununun Türkiye'nin AB
üyeliği sürecinde kısa vadede karşılaşacağı en önemli risk olarak
durduğunu ifade eden DESIX, Fransa ve Almanya'nın iç siyasi
gelişmelerinin de Türkiye'nin müzakere sürecinin başlangıç
aşamasında hızlı ilerleme sağlamasını zorunlu kıldığı belirtildi.
AB'den müzakere tarihi almanın hükümeti güçlendirdiği belirtilen
analizde, Kıbrıs sorununun devam etmesinin ise muhalefet
partilerinin hükümeti eleştirmeleri için meşru zemin yarattığı
kaydedildi. ''Türkiye'nin AB üyeliğine şüpheyle yaklaşan ve
Kıbrıs'ı bu doğrultuda bahane olarak kullanmak isteyen bazı AB
ülkeleri ve Yunanistan'ın desteğiyle Rum kesiminin gelecek aylarda
Türkiye'den tam tanınmışlık elde etmek için harekete geçeceği''
ifade edilen analizde, Kıbrıs konusunun AB sürecindeki merkezi rolü
dolayısıyla Türkiye'nin BM şemsiyesi altında görüşmeleri tekrar
başlatmak istediği belirtildi. Ancak Rum kesiminin ikinci tur
görüşmeler konusunda daha az istekli olduğu kaydedildi. Rum lideri
Tasos Papadopulos'un ancak çok önemli değişiklikler yapıldıktan
sonra Annan planını kabul edilebileceklerini açıkça ortaya
koyduğuna dikkat çekilen analizde, Papadopulos'un Türkiye'nin asla
kabul etmeyeceği, Türk askerinin adadan çekilmesi dahil, bazı ön
adımlar atmasını beklediği ifade edildi. Papadopulos'un ileri
sürdüğü, ''yapılacak bir referandum öncesi tarafların bir metin
üzerinde anlaşmaları'' şartının da ekime kadar anlaşma ihtimalini
azalttığı belirtildi. Bununla birlikte Papadopulos'un sertlik
yanlısı politikalarının Rumlar arasında desteğini yitirmeye
başladığına dikkat çeken analizde, Türkiye'nin çözüm yönündeki
istekliliğine rağmen, AB ülkelerinin Annan planı çerçevesinde
Kıbrıs'ta çözüm yönünde Papadopulos'a yeterli baskı yapmadığına
işaret etti. AB ÜYELİĞİ Üyelik durumunda bile AB tarafından
Türklere hareket kısıtlaması konulmasını da değerlendiren DESIX,
Türkiye'nin üyelik öncesi gerçekleştireceği ekonomik gelişmenin,
Avrupa'daki göçmen akını konusundaki endişeleri azaltmasına yeterli
olabileceğini belirtti. Analizde, Türkiye'nin AB'den daha fazla
mali yardım almayı beklediği de kaydedildi. AB üyeliği konusunda
Türkiye'yi bekleyen en büyük tehdidin, Almanya ve Fransa'daki
merkez ve aşırı sağ partilerin muhalefeti olduğuna işaret edilen
analizde, Türkiye'nin üyeliğini engellemek üzere Alman ve Fransız
muhalefet partilerinin işbirliği teşebbüsünde bulunduğuna dikkat
çekildi. Türkiye'nin AB'ne üyelik yolunda hızlı reform sürecine
devam edeceği belirtilen analizde, TBMM'nin ağır yasama yükü ve
bürokratik direnç dolayısıyla yapısal reformlar ve özelleştirmede
olacak gecikmelere rağmen, hükümetin IMF ile yaptığı yeni stand-by
anlaşmasına sadık kalacağı ifade edildi. Ayrıca, milli gelirin
yüzde 70'ini bulan ağır borç yükü yüzünden Türk ekonomisinin,
petrol fiyatları ve uluslararası faiz ortamındaki ani
değişikliklere karşı kırılgan olmaya devam edeceği kaydedildi. Türk
iç siyasetine dair değerlendirmelerde de bulunulan analizde, CHP'de
yapılacak kongrenin uzun vadede bu partide daha dinamik bir
liderlik neticesi verebileceği, ancak kısa vadede muhalefeti daha
da zayıflatarak AK Parti'nin siyasi gücünü mutlaklaştıracağı ifade
edildi.