Türkiye’ye yeni bir muhalefet yakışır
Abone olBaşbakan Erdoğan, “Türkiye’ye yeni bir muhalefet yakışır. Artık bu kaçınılmaz hale gelmiştir. Muhalefetin kendisini sorgulamaktan, özeleştir...
Başbakan Erdoğan, “Türkiye’ye yeni bir muhalefet yakışır. Artık
bu kaçınılmaz hale gelmiştir. Muhalefetin kendisini sorgulamaktan,
özeleştirisini yapmaktan bu aşamadan sonra kaçışı yoktur” dedi.
AK parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı
konuşmada, Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin basın özgürlüğünün
kısıtlandığı bir ülke olarak gösterildiğini söyleyerek, “Bazı medya
grupları bana, arkadaşlarıma, partime her türlü hakareti bu ülkede
yapabiliyor mu? Yapıyor. Çok açık ve net ortada. Hatta yargı o
kadar, burada bazı yargı mensupları o kadar taraflı davranıyor ki,
söyledikleri ne? ‘Bu eleştiriye girer ama siz siyasetçisiniz. Bu
hakaret değil, ağır eleştiri’. Böyle de bir manevra yapıyorlar.
Dolayısıyla bakıyorsunuz, olumsuz karar veriyorlar. Bizi basın
özgürlüğünü kısıtlamakla itham edenler, önce Gazze’de neden
ortalıkta görünmediler, ona bakalım. 12 gazeteci Gazze’de
öldürüldü. Bazıları yaralandı. Medya ofisleri bombalandı. Bazı
gazeteciler İsrail yanlısı yayın yapmadığı için görevlerinden
kovuldu, görev yerleri değişti. İçeride veya dışarıda bizi itham
edenlerin seslerini çıkardıklarını duydunuz mu? Gezi olaylarında
dünyada medya organları bize saldırdılar” ifadelerini kullandı.
17 ve 25 Aralık operasyonlarına da değinen Erdoğan, “Batıda tweet
atan sanatçılara, gazetecilere, sporculara o tweetlerini
sildirdiler, linç uyguladılar. Bakın bizi azınlıklar konusunda
kıyasıya eleştirdiler, eleştiriyorlar. Azınlıklar noktasında
dünyada bizim gösterdiğimiz hassasiyeti aynı şekilde gösteren bir
başka ülke yoktur. Türkiye’de tüm azınlıklar şu anda huzur içinde.
Gazze’de bu kadar olay oluyor. Biz ne dedik? ‘Türkiye’deki
Museviler bizim vatandaşımızdır. Kimse onlara yönelik olumsuz bir
yaklaşım içinde bulunamaz, onlar bizim güvencemiz altındadır’
dedik. Bizim meselemiz İsrail yönetimi, İsrail halkıyla da
değildir. Biz aklı selim ile hareket edeceğiz, duygusallıkla değil.
Şu anda Irak’ta Türkmenlerin derdini kendisine dert edinen tek ülke
var, Türkiye. Ezidilerin derdini kendine dert edinen, kapısını açan
tek ülke var, Türkiye. Bakın şu anda 2 bin Ezidi ülkemize girmiş
vaziyette. Ülkemizde onların bakımlarını, her şeyini biz üstlendik.
20 bin kadar sınır ötesinde, sınırımızda var, onlara da aynı
şekilde bakımı sürdürüyoruz. Şu ana kadar 120 TIR’ı aştı, yardım
gönderiyoruz, hassasiyetimiz devam ediyor. Arapları, Kürtleri,
Süünileri, Şiileri de düşünen, bunun için çırpınan, üstelik 5
yıldır bunun samimi mücadelesini veren tek ülke var, Türkiye.
Suriyeli muhacirlere bu boyutta kucak açan, fedakarca onları
misafir eden tek ülke var, Türkiye. Bir milyon 200 bin muhacir
ülkemizde. Sıkıntılar yaşamamıza rağmen, katlanıyoruz,
sabrediyoruz. Onlar muhacir, ensar olacağız. Vatandaşlarımıza da
‘sabır’ diyoruz. Aynı şeyler bizim de başımıza gelebilirdi. Temenni
ederim ki bunları da aşarız. Gazeli yaralılara sahip çıkan, onları
uçaklarla buradaki hastanelere taşıyan ülke, Türkiye. Şu anda 30’a
yakın Gazeli kardeşimizi Türkiye’ye getirdik, hastanelerimizde
tedavi altındalar ve gelmeye devam edecek. Yeter ki biz İsrail’den
müsadeyi alalım, onları ülkemize getirelim. Bu mücadelede devam
ediyor” şeklinde konuştu.
RABİA GÜNÜ’NÜ UNUTMADI
14 Ağustos’un ’Rabia günü’ olduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları
dedi:
“Şu anda tüm dünyada çeşitli etkinliklerle de destekleniyor.
Mısır’da demokrasinin katledilmesine, masum insanların
katledilmesine, insanlık dramına karşı çıkan tek ülke, Türkiye. Ama
gidin ulusal bazı medyaya bakın, uluslar arası bazı medyaya bakın,
haksızca, temelsizce ,mesnetsiz şekilde hedef yapılan yine Türkiye.
Anlamadıkları bir şey var. Artık bu oyunlara boyun eğmiyoruz.
Eskiden uzaktan ses gelince, kervan duruyordu. Şimdi ne sesi
gelirse gelsin, kervan yolunda cesaretle ilerliyor.”
Başbakan Erdoğan, yeni Türkiye’nin kendisini geliştiren bir ülke
olmasını istediklerini belirterek şöyle devam etti:
“77 milyonun Cumhurbaşkanı olarak, özlediğimiz bu toplumsal barışın
tesis edilmesi içinde elimizden geleni yapacağımızdan herkes
tarafından bilinmesini istiyorum. Yeni Türkiye’de arzumuz var. Yeni
bir muhalefet. Çünkü yeni Türkiye’ye yeni bir muhalefet yakışır.
Artık bu kaçınılmaz hale gelmiştir. Muhalefetin kendisini
sorgulamaktan, özeleştirisini yapmaktan bu aşamadan sonra kaçışı
yoktur. CHP’ye bakıyorsunuz, kimi kötülüyor? Seçmeni kötülüyor.
MHP’ye bakıyoruz. Çıkan sonuçtan dolayı seçmeni aşağılıyor. Bunlara
akıl hocalığı yapan Pensilvanya’da dahi çıkan sonuçtan milleti
tahkir ediyor, onlara da bedduayı sallıyor. Özeleştiri yok,
kendisine soru yöneltme yok. ‘Acaba nerede yanlış yaptık’ diye
sormak yok, anlamaya çalışmak yok, ortaya çıkan manzaradan dolayı
bedel ödemek hiç akıllarına dahi gelmiyor. Böyle bir anlayış
Türkiye’de 77 milyon ile asla buluşamadı, bugün buluşamıyor, yardın
da buluşamaz.Bir kısmı sahillere sıkışıp kalır, bir kısım doğuda
belli illere sıkışıp kalır, oradan çıkamazlar. Kutuplaştırarak,
gerginlik üreterek, o bölgeleri bir müddet ellerinde tutarlar ama
bir süre sonra artık elde oralarda kalmaz. Özellikle teşkilatıma
şunu söylüyorum; Bakın bundan sonraki süreçte 14 altında veya 15’in
altında olduğumuz yerler var ya,oradaki eksiklerimizi süratle
gidererek inşallah oralarda da AK Parti’yi birinci parti haline
getirmek bizim bir numaralı hedefimiz olmalıdır.”
YENİ TÜRKİYE, YENİ MUHALEFET
Yeni bir muhalefet ihtiyacını vurgulayan Başbakan Erdoğan,
“Hakaretle muhalefet olmaz, olmuyor. İftira ile, yalanla, siyaseti
ayaklar altına düşürerek muhalefet olmaz, olmuyor. Muhalefet
partilerinin yönetimleri hem 30 mart hem de 14 Ağustos’taki
hezimeti görmek Türkiye adına, demokrasi adına, millet adına
adımları atmak zorundayız. Zaten kendileri aday olmadılar. Niye?
Eğer kendileri aday olmuş olsalar, bedeli daha ağır olacaktı. Onun
için oturdular, konuştular, ortak aday çıkardılar ki şamarı o
yesin, bize bir şey dokunmasın” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Pazartesi günü parti Merkez Karar ve Yürütme Kurulu’nu
topladıklarını hatırlatarak, “Gündemimizdeki çok önemli konuları,
başta seçim olmak üzere değerlendirdik, istişare ettik, önemli
kararlar aldık. İnşallah 27 Ağustos’ta partimizin Olağanüstü Genel
Kurulu’nu yapıyoruz. Burada asgari 15 gün, azami 45 gün içinde
Olağanüstü Genel Kurulun toplanması gerektiği için burada biz bu
tarihi tercih ettik ve adımımızı attık. Bu Genel kurul’da Genel
başkan görevini delegelere teslim edeceğim, onlarda bu görevi
aramızdan bir arkadaşımıza tevdi edecekler” diye konuştu.
Partiyi kurarken yaptığı konuşmayı hatırlatan Erdoğan, 3 başlığın
önemine işaret ederek, “Katılım, iştişare ve ortak akıl. Hele hele
bizim için önemli olan bir şey var ki, o çok çok önemli. Bütün
işlerinizde istişare ediniz prensibi bizi için anlamlıdır, biz buna
inanırız. Partimizin ve hükümetimizin her adımına bu hakim
olmuştur" şeklinde konuştu.
"ORTAK AKIL" VURGUSU
Erdoğan, "İstişare ve ortak akıl mekanizmalarını ne kadar verimli
ne kadar samimi çalıştıran bir başka siyasi hareket bilmiyorum ama
bizim gibi olanını pek görmedim. Bakanlar Kurulumuz, Meclis
Grubumuz, MKYK ve MYK, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantılarımız
ve daha nice platform kararlarımızı istişare ile almamızı
sağlamıştır" dedi.
Cumhurbaşkanlığı adaylığının açıklanmadan önce çok yaygın
istişareler yaptıklarını belirten Erdoğan, şu anda AK Parti’nin
yeniden şekilleneceği süreci her kademede istişare yaparak
belirlediklerine dikkat çekti. Erdoğan, geçen Pazartesi günü Merkez
Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında AK Parti’nin
geleceğini inşa ettiklerini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Arkadaşlarımızın gelecekle ilgili genel başkanlık konusunda ne
düşündüğünü yine arkadaşlarımızdan aldık. Aynen bugün de
Genişletilmiş İl Başkanları Toplantımızda toplantıya katılan
kardeşlerimizden aynı şekilde alacağız. Bu akşam partimizin kuruluş
yıldönümü resepsiyonundan sonra milletvekillerimizle bir araya
geleceğiz. Yarın düşünüyorduk, yarını boşa çıkaralım dedik, onun
için bu akşam resepsiyondan sonra tüm milletvekillerimizle genel
merkez kadın kollarımızla ve gençlik kollarımızın yönetim
kurullarıyla bir araya gelerek, onların kanaatlerini alacağız.
Böylece genel kurulumuza giderken bu konuda tercihin hangi
istikamette olduğunu öğrenip ona göre de adımımız atalım diyoruz.
Ortak akıl ne istiyorsa biz de ona tabi olacağız."
"BİZ KULİSLERİN DEĞİL İLKELERİN VE İSTİŞARELERİN ÇİZDİĞİ BİR
PARTİYİZ"
"Biz kulislerin istikamet çizdiği değil ilkelerin ve istişare
kurallarının istikamet çizdiği bir partiyiz" diyen Erdoğan, "Uzun
süredir çok zorlu bir imtihan sürecinden geçiyoruz. Bu tür
hareketleri hazmedemeyenler boş durmaz. Şeytan böyle dönemlerde
devreye girer. Onun için bu birliği beraberliği nasıl bozarız, onun
için elinden gelen bütün gayreti gösterir. Onun için bu tuzağı
bozmak bizim birliğimizde yatar. O birliktir bu tuzağı bozacak
olan. Onun için biz şu veya bu şekilde istişarenin neticesine değil
de nefsimizin vereceği karara uyacak olursak partimizin birliğini,
bütünlüğünü zedelemiş oluruz. Buna yazık olur, buraya durup
dururken gelmedik, büyük emeklerle geldik. Bunu devam ettirmemiz
gerekir" şeklinde konuştu.
Erdoğan, önümüzdeki 2 haftalık süreçte çalışma yoğunluğunun daha da
artacağına işaret ederek, şunlar kaydetti: "İçinden geçtiğimiz
imtihandan başarısızlıkla çıkacağımıza inanmak dahi istemiyorum.
Hırs bizden uzak olsun. Makam tutkusu, rütbe sevdası, bencillik
bizden hep uzak oldu hep uzak olsun. Sinsilik, ayak oyunları,
tehditler, tuzaklar bu partiye bugüne kadar sirayet etmedi,
edemedi. İnşallah bundan sonra da sirayet etmesin, etki etmesin.
Hele hele bizimle yakından uzaktan alakası olmayan veya dolaylı
alakası olan onların aynı şekilde partimizin içerisinde bazı
uzantıları olanlar arayıp bularak oradan böyle bir görevi
üstlenecek kişiler bulmalarına fırsat vermeyelim."
"13 YILDIR ’AK PARTİ’DE ÇATLAK OLUŞACAK’ DİYE EL OVUŞTURANLAR
OLDU"
13 yıldır ’AK Parti’de çatlak oluşacak’ diye el ovuşturanlar
olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Bunu hep duyduk, duyuyorsunuz. AK
Parti’nin içine fitne ve nifak sokmak için fırsat kollayanları
biliyorsunuz dimi. Çok ilginçtir hani zaman zaman bizden ayrılanlar
oldu ya bu ayrılanları belli yerlere çağırmak suretiyle onlara ’Sen
hala neden orada duruyorsun zaten bu partinin kapatılması yakın.
Yakında kapatılacak ayrıl kurtul’ diyenler oldu. Hatta bazılarına
’Cumhurbaşkanlığı sana düşer’ diyenler bile oldu. O gaza gelenler
oldu ve ayrılıp gittiler. Onları sevindirenler hatta onlara umut
verenler bu davaya, bu harekete, bu partiye bundan sonraki süreçte
de bu oyuna düşenler haksızlık etmiş olurlar. 11 Ağustos sabahından
itibaren bu ülkede muhalefetin hezimetinin konuşulması
bekleniyordu. Ama birileri sadece AK Parti’nin geleceğinin
tartışılmasını istedi ve bu yönde gayretle devam ediyorlar.
Arkadaşlar gelin şu 10 Ağustos’un bir heyecanını, bir mutluluğunu
yaşayalım. Bunu yaşatmamak için elinden gelen gayreti gösterenler
var ve tuzağa düşenler de var. Arkadaşlar bu tuzağa düşmeyelim.
Onun için biz Meclis’i 28 Ağustos’a kadar tatil edelim. 28’inden
sonra kalınan yola devam edilsin dedik. Onun için de Meclis şu anda
kapatılmış oldu" ifadelerini kullandı.
"AK PARTİ’NİN YALPALAMASINI BEKLEYENLERİ SEVİNDİRMEYELİM"
"AK Parti’nin yalpalamasını bekleyenleri sevindirmeyelim" diye
konuşan Erdoğan, "AK Parti bu milletin umududur, bu milletin umudur
olarak kurulmuştur. 13 yıl milletin ve ümmetin umudu olmuştur bu
hareket. Telefonlarda ağlayarak bu ifadeleri kullanan liderleri
dinledim. Sorumluluğumuzun, mesuliyetimizin ne kadar ağır olduğunu
biliyorum" dedi.
Başbakan Erdoğan, sözleriyle kimseyi itham etmediğini ve işaret
etmediğini söyleyerek, şöyle devam etti: "Partimiz birilerine genel
başkanlık koltuğu vermek, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık,
milletvekilliği koltuğu vermek için kurulmuş bir parti değildir. Bu
parti çocukların gözündeki umut ışığını çoğaltmak, yoksulun
sofrasındaki ekmeği büyütmek, mazlumun yüreğindeki umudu
alevlendirmek, Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağını, itibarını
yüceltmek için kurulmuş bir partidir. Makam ve mevki hırsı işte o
çocukların gözündeki parıltıyı söndürür, yoksulun ekmeğini azaltır.
Rütbeler için çekişme mazlumun yüreğindeki umut alevini köreltir.
Biz bunu yapacak, buna fırsat tanıyacak, zemin hazırlayacak bir
kadro asla değiliz. Bu kadromuz karnından konuşan bir kadro
değildir ve olmayacak. Kimin ne söyleyeceği varsa çıkar istişare
kurullarında özgürce ifade eder. Bunun ötesinin hiçbir kıymeti
harbiyesi yoktur, olmayacaktır."
"3 DÖNEM KURALI BİR KİŞİNİN SİYASİ YAŞAMININ BİTMESİ DEĞİLDİR"
13 yıl önce yola çıkarken 3 dönem kuralı koyduklarını ve bu kararı
istişareyle aldıklarını hatırlatan Erdoğan, "Bu bir istişarenin
neticesidir, sonunda oylanmıştır, kabul görmüştür ve halkımıza
böyle gittik. Çünkü ’AK Parti bir farkın partisidir’ demiştik ve bu
da farklığını en iyi tümcelerinden birisiydi. Şahsen bu önemli
ilkenin sarsılmadan uygulanması taraftarıyım. Bütün
istişarelerimizde bu kuralının uygulanması ve muhafaza edilmesi
yönünde ittifak oluştuğunu da biliyorum. 3 dönem kuralı, bir
kişinin siyasi yaşamının bitmesi değildir. 3 dönem kuralı sadece
parlamentoya girişle alakalı 3 dönem arka arkaya görev yapmışsa bir
dönem ara verip ondan sonra tekrar parlamentoya girebilme şartını
getiren bir anlayıştır. Partinin kurullarında yine görev
yapabilirsin" değerlendirmesinde bulundu.
"YENİ YASAMA DÖNEMİNDE AK PARTİ SEÇME VE SEÇİLME YAŞINI 18’E
İNDİRECEK"
Gençlerin de parlamentoda söz sahibi olması gerektiğinin önemine
işaret eden Erdoğan, seçilme yaşının 30’dan 25’e indirildiği
dönemlerde AK Parti, haricinden bütün partilerin karşı çıktığını
hatırlattı. Erdoğan, "Hele hele MHP’den bir tanesi güya da
profesör, diplomasi de bunlara ’sözde profesör’ denir, iki yanına
iki genç aldı ve o gençlere ben şaştım, ’Biz parlamentoyu çoluk
çocukla mı dolduracağız’ dedi. Ben şimdi MHP’ye gönül veren
gençlerimize şaşıyorum. Ya siz bu parlamentoya layık değil misiniz,
sizi bu parlamentoya layık görmeyenlerle nasıl beraber
yürüyorsunuz. Yeni yasama döneminde partimiz aynen Batı’da olduğu
gibi seçme ve seçilme yaşını gelsin 18’e indirsin. Şu anda 15’e
yakın Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkede seçme ve seçilme yaşı 18"
dedi.
AVRUPA’DAN ÖRNEK VERDİ
Erdoğan, "Avrupa’da bir ülke ismini vermeme gerek yok gerekirse
vereyim Avusturya. Dışişleri Bakanı 27 yaşında. Avrupa seyahatinde
kendisiyle sabah oturduk biraz dertleştik 27 yaşında. Ondan önce de
Devlet Başkanının özel sekreteri. Bu makamlara gelebiliyor, bizde
bu sıkıntı niye? İşte bunu aşmamız lazım, bunu aşacağız ve burada
yöneticiler olarak devlet olarak sorumluluktan kaçamayız.
Gençliğimizi daha iyi yetiştireceğiz ve inşallah onları
parlamentoda, devletin önemli kademelerinde göreceğiz. Şunu da
unutmayın, seçilmek zor değil zor olan seçmektir. Seçmede 18 yaşı
söylüyorsun ’evet’ diyorsun, seçilmeye gelince 18 yaşa ’hayır’
diyorsun. Bu, olmaz. İnşallah, ben bunu da partimizin halledeceğine
inanıyorum. İnşallah yeni oluşacak yönetimin tasarrufunda bu konu
da olacaktır. Tabii yola çıkarken koyduğumuz bu çok önemli 3 dönem
meselesi inşallah bu ilkenin çiğnenmeden yürüyeceğine inanıyorum.
Siyasetin bu sayede genç ve dinamik kalacağına gönülden inanıyorum.
Sevgili kardeşlerim, şimdi bir önemli konu daha var. Bu da paralel
yapıyla mücadeledir. Bunu burada medyanın huzurunda şu anda
ekranları başında bizi izleyen milletimle paylaşıyorum. Açık net
paylaşıyorum.Hafıza kayıtlarında birşey bırakmak istemiyorum. Net
olmayı seven birisiyim. Sosyal medyadan da konuşmuyorum, Tweet
falan da sevmem hoşlanmam bunu biliyorsunuz zaten. Çünkü bunların
bu toplumda neler meydana getirdiğini de görüyorsunuz. Facebook
olayının neler getirdiğini biliyorsunuz.Bunları da ben şuna
benzetiyorum, doktorun elindeki neşterle katilin elindeki bıçağa
benzetiyorum. Şu anda hepsi bunların birbirine karıştı. Birbirine
karıştığı için de bunlar hayat kurtarmıyor, bunlar hayat
söndürüyor. Ailelerin ne hale geldiğini görüyorsunuz.
Gençliğimizin, tinerde, şunda bunda uyuşturucuda nereye geldiğini
görüyorsunuz. Bunların sosyal medya ile nasıl bir uyum içinde
yürüdüğünü de görmemiz lazım. Onun içinde muhafazakar bir toplum
idealini, aileler idealini paylaşan bir AK Parti olarak
hassasiyetimizin çok daha fazla fazla olduğuna inanıyorum"
ifadelerini kullandı.
PARALEL YAPI
"30 Mart seçimlerine giderken Pensilvanya dediğimizde meydanların
nasıl coştuğunu sizler de gördünüz ve duydunuz. Bize karşı
oluşturulmuş ittifakı biliyorsunuz, gördünüz" diyen Erdoğan,
"Millet, 30 Mart’ta en çok da paralel ihanet çetesiyle mücadele
konusunda bize destek oldu, yetki verdi, görev yükledi. 10 Ağustos
seçim sürecinde milletimize paralel ihanet çetesiyle mücadelemizin
devam edeceği sözünü verdik, meydanlarda bunu açık açık söyledik.
10 Ağustos’ta aldığımız oylarda hiç kuşkusuz verdiğimiz bu sözün de
ağırlığı oldu. AK Parti’nin 27 Ağustos’taki Genel Kurul’dan sonra
paralel ihanet çetesiyle mücadelesinin aynı kararlılıkla
sürdürülmesi millete verilmiş bir sözdür, vaattir. Genel Başkanlık
ve Başbakanlık makamına gelecek arkadaşımızın da ulusal
güvenliğimizi tehdit eden bu yapıya hiçbir şekilde müsamaha
göstermemesi hem bizim hem milletimizin beklentisidir. Kaldı ki
Milli Güvenlik Kurulu’nda da bununla ilgili kararımızı aldık, artık
bu bizim resmi kayıtlarımıza da farklı şekilde ’kod adıyla’
girmiştir ve ulusal güvenliğimiz tehdit eden bir yapıdır bu.
Arkadaşlar burada bir kez daha tekrar etmekte fayda görüyorum. Bu
paralel ihanet çetesi bizzat şahsıma, aileme saldırdı. Çalışma
arkadaşlarıma, yol arkadaşlarıma insafsızca saldırdı ve şuanda
elimize geçen yeni bulgu ve belgeler var. Bakın, bütün Bakan
arkadaşlarımız kriptolu telefonlardan dinlediler. Özel toplantılar
dinlendi ve şimdi ulaşıldı bunlara. Artık bunlar yakalandı. Ne
kadar kaçırmaya gayret ettiyseler de yine yakalandılar. Şimdi işin
diğer safhalarına geçiyoruz, geçeceğiz. Bu bir ihanet çetesi. Bunun
sağa-sola saptırılacak yanı yok" şeklinde konuştu.
"HER GÜN ÖLMENİN NE ANLAMI VAR?"
Erdoğan, "Şu anda Pensilvanya da yaptığı açıklamalarda kendi
kitlesine ne diyor, ’Dünya malını dünya zevkini hırsı tamahı
terketme’ çağrısında bulunuyor bu zat. Bu ülkenin Milli İstihbarat
örgütünden Başbakanına, sivil toplum kuruluşlarından
Cumhurbaşkanına kadar herkesi şantajla diz çöktürmek istediler ve
her tarafı dinlediler. Hizmet, fedakarlık, cefakarlık dediler. Saf
temiz bir kitleyi hem maddi hem manevi iliklerine kadar sömürdüler.
Oradan devşirdikleri gücü ülkenin ve milletin aleyhine kullanmak
istediler. Üzerimize mertçe gelmediler, sinsince, gizlice
gözetleyerek, izleyerek, montajlar yaparak, takip ederek, kayıt
ederek yani en alçakça metodlarla bizi sindirmek istediler. Çok
açık söylüyorum, içimizde ya da dışımızda bu alçaklığı
önemsemeyenler olabilir. Recep Tayyip Erdoğan’a karşı şahsi kini
olup bu yapılanları görmezden gelenler olabilir. Düşmanımın düşmanı
dostumdur’ deyip bu ihanet çetesine hala sempati ile bakanlar
yanında yöresinde bunu tutanlar, bunlara kucak açanlar, bunlara
imkan temin edenler, bunlarla irtibatını sürdürenler olabilir.
Onlara buradan bir kez daha hatırlatıyorum, paralel ihanet
çetesinin hedefi Recep Tayyip Erdoğan, onun ailesi, çalışma
arkadaşları, yol arkadaşları değildir. Bu çetenin hedefi
istiklalimizdir, bayrağımızdır, vatanımızdır, milletimizdir. Hala
bunu göremeyenler varsa gözlerindeki ve kalplerindeki mührün
açılması için ben Rabbime dua ediyorum. Ama bunu gördüğü halde
şahsi ikbali için ihanete göz yumanlar varsa onları da sizin ve
aziz milletimizin takdirine havale ediyorum. Basit hesaplarla bu
mücadeleden asla geri durulamaz. Efendim, böyle birşeyi acaba
yargıda başımıza birşey gelir mi? Yahu bir kere ölür bir insan ya.
Her gün ölmenin ne anlamı var" diye sorması üzerine salondan büyük
alkış aldı.
Erdoğan, "Değerli kardeşlerim, çok açık ve net. 30 Mart’ta bize
nasıl saldırdıklarını gördünüz. Yahu bu yenilir yutulur birşey
miydi? Kimlerle nasıl kumpasa girdiklerini gördünüz. AK Parti’nin
karşısında kim güçlüyse onlarla iş tuttular ya. Eğer CHP güçlüyse
CHP ile MHP güçlüyse MHP’yle tuttular. BDP güçlüyse BDP ile
tuttular. Bunların ilçesi falan yok. Bunlar kıbleyi mıbleyi herşeyi
kaybettiler ya. Böyle bir durumun içerisinde. Bir oluşumun bir
ilkesi olur. Kurulları olur ama bunların böyle birşeyi yok. Herşey
ortada. Bunları anlatmama gerek var mı kardeşlerim ya? Bunları siz
yaşadınız zaten. Özellikle Belediye Başkan arkadaşlarım o
seçimlerde bunu bizzat yaşadılar. Sizinle dün kol kola olanlar, el
ele olanlar nasıl sattıklarını gördünüz, yaşadınız. Nasıl
karşınızda kampanyalar kurduklarını gördünüz. İftiralar attıklarını
gördünüz. Bütün bunları yaşadıktan sonra biz hala kalkıp da bunun
hesabını sormayacak mıyız? Hukuk ve yasalar içinde bunun hesabını
sormayacak mıyız? Millet Pensilvanya ve onun ihanet çetesinin
gerçek yüzünü görmüştür. Aziz millet bize bu ihanet çetesiyle
mücadale talimatı vermiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin 12.
Cumhurbaşkanlığı görevini devraldığımda da anayasa, yasalar ve
demokrasi çerçevesinde bu mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğim"
şeklinde konuştu.
"GÖZÜMÜN ARKADA KALMAYACAĞINI BİLİYORUM"
"Gözümün arkada kalmayacağını biliyorum. AK Parti’nin ve hükümetin
ihanete boyun eğmeyeceğini, göz yummayacağını, müsamaha
göstermeyeceğini biliyor, bunu gönül rahatlığıyla söylüyorum" diyen
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Bu ihanete boyun eğmen
inanın 91 yıl önce kapımızda bekleyen manda ve himayeye boyun
eğmektir. Bu kadar açık söylüyorum. Kim bunların arkasına takılırsa
milletin iradesi karşısında hezimete uğrar. Aileleri çökerttiler,
aileleri birbirinden ayırdılar. Kim bunlara kol kanat gerer, korur
ve kollarsa milletten gereken cevabı alır. Balkon konuşmamızda da
ifade ettim, paralel yapının tabanında saf, temiz, ihlaslı
kardeşlerimiz var, dostlarımız var. Ailece görüştüğümüz
kardeşlerimiz, arkadaşlarımız var. Pensilvanya’da yapılan
açıklamalarla paralel yapının medyasında bu kardeşlerimiz sanal bir
atmosferde itaatkar tutulmaya çalışılıyor. Hala medyaları şu anda
milli iradeyi nasıl itiraza uğratırız. Neymiş? Şimdi şunun hesabını
yapıyorlar, ’15’inden sonra istifa etmek zorundadır’, ya git işine
bak ya. Git işine bak. Bunlar kılavuzu falan kaybettikleri için ne
yapacaklarını bilmiyorlar. Geçen akşam eski yargıtay başkanlarından
çıkmış birtanesi akıl veriyor. Sen çok akıllar verdin, senin
akıldan verdiğin akıllardan hiçbirisi tutmadı. Artık bunlarda
farklı bir şekilde gerileme de başladı. Bunlar bir zaman partinin
genel başkanlığından benim çekilmemi istiyorlardı, güya yargıtay
başkanı. Bunlar için birçok adımlar attılar tabii hiçbiri tutmadı.
Şimdi de bunların kılavuzları bunlar oldu. Bunun için kendilerine
göre bazı adımlar atıp acaba nasıl ön keseriz. Çıkıp şu anda
Yargıtay Başsavcılığı’na müracaat etmek suretiyle bu CHP’nin de
hali bu. Bu ülkede hizmet diye diye bir dertleri yok. Ya anayasanın
kapısında karargah kurmuşlar oradalar ya Yargıtay’ın kapısına
karargah kurmuş oradalar. Acaba buralardan ne netice elde
edebiliriz? Ya sen milletten netice alamadığın sürece buralardan
netice alamazsın. Millet sana neticeyi verir. Milli irade
verir."
"HÜCRELER TAZELENMİŞ OLARAK TEŞKİLATIMIZ ÇIKACAKTIR"
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Yerel seçimlerde de
Ankara’nın seçimini kaybettiler. Aynen bunlarda pehlivan gibi.
Doymuyorlar. En sonunda AYM’ye bile götürdüler işi. Bu işin en son
gideceği merci bellidir YSK. YSK kararını açıklamış. AYM, yok
olmadı biz icabında AİHM’de gideceğiz. Bu işin güzergâhını da onu
da bilmiyorlar. Mantık bu. Hep kafaları bulandırmak. Biz yolumuza
aynı kararlıkla devam edelim. İnşallah bu akşam
milletvekillerimizle de beraber olacağız. İnşallah Genel
Kurulumuzda biraraya geleceğiz. Orada sizlerle siyasi çatımızın
altında bir muhabbetimiz inşallah olacak ve tabi bu sizlerle benim
son Genişletilmiş İl Başkanları toplantım. Rabbim bu
birlikteliğinizi, bu beraberliğinizi daim kılsın. İnşallah 27’sinde
seçilecek genel başkanımızla birlikte, Başbakanımızla birlikte yeni
süreci çok daha farklı bir heyecanla sürdüreceğinize inanıyorum.
2015 seçimleri için daha önce bir şeyler söylemiştim.
Cumhurbaşkanlığı seçimi inşallah 2015 seçimlerinin işaret fişeği
olacaktır demiştim ve burada bizim çıtamızın asgari şu olması
lazım; yeni anayasayı kurabilecek, yeni anayasayı tesis edebilecek
bir parlamento çoğunluğuna biz sahip olmalıyız. Bu inançla
çalışmalıyız. Bu inançla gayret etmeliyiz. Onun için de buradan
taviz vereceğinize asla bende inanmıyorum ve zaten süratle, yoğun
bir şekilde inanıyorum ki yeni genel başkanımızla birlikte,
beldeler, ilçeler,iller bütün bu seçimler inşallah 2015 seçimlerine
kadar bitecek ve 2015 seçimlerinden sonra da yol haritamızı böyle
çizmiştik. Büyük kongre 2015 seçimlerinden sonra olağan büyük
kongre yapılacaktır. Buralardan da çok daha güçlü bir şekilde,
hücreler tazelenmiş olarak teşkilatımız çıkacaktır. Kadın
kollarımız, gençlik kollarımız aynı şekilde çok daha güçlü bir
şekilde çıkacaktır ve bu performansınızı devam ettireceğinizden hiç
şüphem yok. Çözüm süreciyle farklı bir yoğunluğa girmiş
bulunuyoruz. Çözüm sürecinin 81 vilayetimizde hakikaten yaşanır
hale gelmesini sağlamada teşkilatımızın çok büyük fonksiyonlarının
olacağına inanıyorum. Bu bakımdan şimdilik her birinizi Allah’a
emanet ediyorum. AK Parti’nin 13.kuruluş yıldönümü mübarek olsun
diyorum. 14 Ağustos Rabia Günü Mısırlı kardeşlerimiz için ferahlığa
vesile olsun. Şehitlerimiz için Mısır’da olsun, Türkiye’de olsun
rahmet diliyorum. Tüm dünyada rahmet diliyorum. Bir kez daha 10
Ağustos seçiminin ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz için hayırlı
olmasını diliyor. Sizlere de katkılarınız için teşekkür ediyorum.
Tekrar son katıldığım Genişletilmiş İl Başkanları İstişare
Toplantısının da hayırlara vesile olmasını özellikle
diliyorum."
(İHA)