Türkiyeye sopa gerek
Abone olDanimarka basınında Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili yorumlar dikkat çekiyor.
Avrupa basınından haber özetleri
İngiltere basınında 7 Temmuz saldırılarının yaklaşan birinci
yıldönümü vesilesiyle yapılan yorumlar ve Afganistan'ın güneyinde
Taleban'ın giderek güçlenmesi ile ortaya çıkan durum ön planda.
Financial Times gazetesi bugünkü başyazısında, Afganistan'a daha
fazla asker gönderilmesi çağrısı yapıyor ve şöyle devam ediyor:
"NATO ülkedeki asker sayısını arttırmak zorunda kalacak gibi
görünüyor. İngiltere hükümeti bunu prensipte kabul etmiş
durumda.
"Ancak Fransa ve Hollanda gibi diğer ittifak üyelerinin de ikna
edilmesi gerekiyor. Zira söz konusu olan sadece Afganistan'ın
değil, NATO'nun da geleceği.
"Afganistan'daki güç, taktiklerini daha keskin bir şekilde
tanımlamalı ve bunlar üzerinde daha geniş uzlaşma sağlamalı.
Yeniden imarın temel hedef olduğu konusunda herkes hemfikir olsa
da, inşa edilen okul, yol, kanalizasyon sayısı son derece az.
Birçok Afgan vatandaşı için, Batı'nın müdahalesi barış ve refah
getirmeyi başaramadı.
"Afgan Milli Ordusu ve polis gücü kuvvetlendirilene kadar, yeniden
imar için güvenli bir ortam sağlamak amacıyla daha fazla askere
ihtiyaç var.
"Bu güvenlik şemsiyesi oluşturulana kadarsa, ülkedeki NATO gücünün
yaşamak için afyon üretmeye mahkum olan Afgan halkını, Taleban'ın
kollarına atmamaya dikkat etmesi gerekir. Bu anlamda afyon ekimiyle
mücadeleyi şimdi ele almak, ülkenin yeniden inşasına büyük zarar
verecektir."
Başyazısında bu görüşleri dile getiren Financial Times, iç
sayfalarındaki bir haberde Afganistan'daki afyon üretimine biraz
daha yakından bakmış.
Başlık "Afyon üretimi ile mücadele tam bir felaket."
Batılı bir diplomatın açıklamalarına dayandırılan habere göre,
Batı'nın 1 milyar dolar harcadığı kampanya başarısızlıkla
sonuçlandı. Gazete şu bilgilere yer vermiş:
"Afganistan, tarihinin en büyük afyon hasadını gerçekleştirmek
üzere. Üretimde en ciddi artış da, İngiliz askerlerinin Taleban ile
mücadele ettiği güneydeki Helmand eyaletinde görülüyor.
"Afganistan'ın afyon üretiminin üçte birinden fazlasını karşılayan
Helmand eyaletindeki ekimle mücadele, ülkedeki uyuşturucu karşıtı
kampanyanın belkemiği olarak görülüyordu.
"Ancak hasat mevsimi geldiğinde anlaşıldı ki, 2005'te 26 bin 500
hektar olan Helmand'daki afyon üretimi, bugün 77 bin hektara
çıkmış. Bu durum, bölgeye 3300 asker sevk eden ve Afganistan'daki
uyuşturucu üretimi ile mücadelede başı çeken İngiltere için utanç
kaynağı."
7 Temmuz ardından Müslümanlarla ilişkiler
Cuma günü, Londra'daki üç metro ve bir otobüsü hedef alan ve 52
kişinin ölümüyle sonuçlanan 7 Temmuz saldırılarının birinci
yıldönümü.
Bu vesileyle son bir yılın muhasebesini yapan İngiliz basınında,
ülkedeki Müslümanların durumuna ilişkin haber ve yorumlara sık
rastlanıyor.
Times gazetesinin yer verdiği kamuoyu araştırmasına göre,
Müslümanlar ve toplumun geneli birbirini yanlış anlama
eğiliminde.
Araştırmaya göre, kamuoyunun dörtte biri İslam'ı İngiliz yaşam
biçimine yönelik bir tehdit olarak görüyor.
Buna karşılık ülkedeki Müslümanların yüzde 36'sı da, İngiliz
değerlerini İslami yaşam biçimine yönelik bir tehdit olarak
değerlendiriyor.
Times'ın araştırmasına göre Müslümanlarla toplumun geneli
arasındaki en derin görüş ayrılığı, okullarda İslami kıyafet
giyilmesi konusunda.
Buna göre Müslümanların yüzde 76'sı, öğrencilerin istedikleri
kıyafeti giyme özgürlüğü bulunmasını savunuyor. Genel nüfusun ise
sadece yüzde 42'si böyle düşünüyor.
Ancak tarafların birbirine yakın görüşlere sahip oldukları konular
da var. Örneğin Müslümanların üçte ikisi, toplumun geneliyle
entegrasyonlarını geliştirmeleri gerektiğini düşünüyor.
Müslüman olmayan nüfusun üçte ikilik çoğunluğu da aynı görüşte.
Müslümanların İngiltere toplumuna büyük katkıları olduğunda da,
taraflar hemfikir.
Fransız istihbaratı Guantanamo'da sorgu yaptı
Fransa basınında öne çıkan konu, ABD'nin Küba'daki Guantanamo
Üssü'nden salıverildikten sonra ülkelerinde yargılanmaya başlanan 6
Fransız vatandaşının davası.
Liberation gazetesi, Fransız istihbarat görevlilerinin bu 6 kişiyi
Guantanamo'da kaldıkları sırada sorguladığına ilişkin belgeler ele
geçirmiş.
Fransız makamlarının kınadıkları bir uygulamaya bulaştıklarını
belirten gazete, söz konusu sorgular neticesinde elde edilen
ifadelerin davada kullanılmasının da, adalet sisteminin işleyişi
açısından ciddi sorunlar yarattığını vurguluyor.
Liberation, Fransız istihbaratının 'yasadışı' olarak nitelediği bu
davranışıyla bu 6 kişiye yönelik terör bağlantılı suçlamaların da
ciddi olarak zayıfladığını savunuyor.
'Türkiye'ye sopa gerek'
Danimarka basınında Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili yorumlar
dikkat çekiyor.
Information gazetesi, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Tasos Papadopulos ile
Kıbrıslı Türklerin Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın, 2004'ten bu
yana ilk kez Pazartesi günü buluştuğunu belirterek başlıyor
söze.
AB Dönem Başkanı Finlandiya'nın, bu görüşmenin devamını sağlamak
için 'sauna diplomasisi'nden bahsettiğini hatırlatan gazete şu
yorumu yapmış:
"Türkler sauna ile hamam arasında benzerlik kuruyor ve Avrupa'da
Türklere en olumlu bakan ülke olan Finlandiya'nın dönem başkanlığı
sırasında, ülkenin geleceğinin biraz daha netleşebileceğini
umuyor.
"Ancak Kıbrıs sorununda ilerleme sağlanması ve Türkiye ile AB
arasında bu konuda bir krizin önlenmesi için buhardan daha
fazlasına ihtiyaç olduğu açık. En azından, huş ağacından sopa ile
en az bir kez vurmak gerekli."
Gazete bu sözlerle kuzey ülkelerindeki sauna geleneğinin bir
parçası olan ağaç dallarıyla vücuda vurma yöntemine gönderme
yapıyor.
Information böyle derken bir başka Danimarka gazetesi, Berlingske
Tidende de Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin Kıbrıs nedeniyle
büyük bir krize sürüklenmek üzere olduğunu yazıyor.
Ayrıca Türkiye'nin AB ailesine katılmak için önünde çok uzun bir
yol olduğunu hatırlatan gazete şöyle devam ediyor:
"Galiba gerçek şu ki, Türkiye bu konuda en iyimser olanların bile
düşündüğünden daha az hazır Avrupalı olmaya.
"Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Muhammed Peygamber
karikatürleri krizi ardından bir Danimarka gazetesine verdiği
demeçte sarfettiği, düşünce özgürlüğünün sınırlanması gerektiği
yönündeki sözler gösteriyor ki, Türkiye ile Avrupa arasında somut
bir anlayış farkı var.
"Kıbrıs krizi ve Kopenhag'dan yayın yapan Roj TV'nin kapatılmaması
için Danimarka Başbakanı'na mektup yazan 56 Kürt belediye başkanına
dava açılması, AB'ye girmek istediğine şüphe olmayan, ancak tam üye
olmadan önce çok şeyini değiştirmesi gereken bir ülke tablosu
çiziyor. "
Kaynak:BBC TÜRK