Türkiye'ye karşı Kürt ittifakı

Abone ol

Türkiye hakkında inanılmaz çirkin sözler söyleyen Münih'teki ''Pontuslular Cemiyeti'', kampanya başlattı.

Türkiye ile Yunanistan arasında esen dostluk rüzgarlarına karşı Almanya'nın Münih şehrinde bir araya gelen bazı Yunan, Ermeni, Süryani ve Kürt Grupları, Türkiye aleyhine inanılmaz itham ve suçlamalarda bulundular. Münih'teki ''Pontuslular Cemiyeti'', Türkiye'nin soykırımı tanımadığı müddetçe AB'ye alınmamasını istedi. Ruhani Merkez Protestan Klisesi'nde (Pnevmatiko Kentro iero nao Agion) sözde ''19 Mayıs 1919, Pontus Rumları'nın Türkler tarafından katledilişinin 85. yıl dönümü vesilesiyle'' bir anma töreni düzenlendi. Yunan Başkonsolosluğu, yerel siyasi ve politikacılar yanısıra yaklaşık 300 kişinin katıldığı konferanta ilk olarak söz alan Berlin Üniversitesi (Freie Üniversitaet) Doç. Dr. Tessa Hofmann, ''Osmanlı İmparatorluğu ve Mustafa Kemal, Balkan savaşının başlaması ile 1923 yılına kadar 1.5 Milyon Yunanlıyı katletti. Gözü dönmüş Türkler, Yunan çocuklarını zorla müslüman yapıp, kadınlara tecavüz ederek geriye kalanları da köle olarak satıp, erkekleri ise kliselere doldurup yaktılar. Yunan ordusu bu soykırımı önlemek amacıyla Anadolu'ya çıkmak zorunda kaldı. Mustafa Kemal ve ordusu bazı çetelerin yardımı, İtalya'dan gelen silah ve İttifak ordusunun desteğiyle Yunan ordusunu geriye püskürtüp kalan gayri müslümleri ise öldürdüler. Bu işlenen insanlık suçlarını o tarihte ülkede yaşayan yabancı diplomatlar kaleme aldılar'' şeklinde konuştu. Hofmann konferansın ilerleyen dakikalarında tekrar söz alarak, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik hakkında 'Rasist' kelimesini kullandı. Hofman'ın ifadesine göre, T.C. Eğitim Bakanlığı, AB'den aldığı maddi yardım ile çocuklara ırkçılığı aşılıyormuş... İzleyenlerin alkışları altında söz alan UNİCEF ve BM'de 22 sene hukukçu olarak görev yapan Prof. Dr. Dr. de Zayas ise, ''İsviçre'nin Bern kentinde düzenlediğimiz son konferansta, Ragıp Saraçoğlu isimli bir Türk gazeteci Türkiye'de gayri müslümlere işlenen soykırımı dile getirmenin ne denli zor ve imkansız olduğunu söylemişti. Ragıp bey, devletin inanılmaz baskı ve yıldırma politikasıyla gerçeklerin ört bas edilip tarihin değiştirilmek istediğini söyledi. Soykırım zaman aşımına uğramaz. En kısa zamanda bilirkişi raporu hazırlanıp Türkiye yaptıklarından dolayı adalet divanı önünde hesap vermelidir. Ayrıca bu soykırım tüm ders kitaplarında okutulmalı ve Türkiye mağdurlara tazminat ödemelidir. Bu arada İttihat ve Terakki partisinden zamanın başbakanı Talap Paşa'nın İngiliz diplomatı Henry Morgenstan'ın kaleminden bir anektodu aktarmak istiyorum, Morgenstan, Talat paşanın öldürdükleri Ermeni ve Yunanlıların hayat sigortalarının kendilerine ödenmesi için müracaat ettiğini yazmakta'' dedi. Bavyera eyaleti Yeşiller Partisi göçmen sorumlusu Elisabeth Köhler de, Aralık ayında yapılacak müzakere görüşmelerinde her halukarda Türkiye'nin işlediği soykırım meselesinin mutlaka gündeme alınması için elinden geleni yapacağını vurguladı. Ardından söz alan CSU'lu AB parlemento üyesi Bernd Possel de, eğer Türkiye işlediği suçu kabul etmeyip baskıyla tarihi değiştirmeye devam ettiği müddetçe tarih tekerrür edeceğini ve bu konunun gündemde kalacağını söyledi. Konferans'a Köln'den katılan Türk-Alman İnsan Hakları Derneği (TÜDAY) üyesi ve eski başkanı Hülya Engin, bir Türk olarak işlenen soykırım karşısında çok müteessir olduğunu ifade ederek, ''Anadolu'da geçen çocukluğumda bana hep Gavurlardan korkmayı öğrettiler. Yalan bir tarihle yetiştim. Hala Türkiye'de Yunan ve Ermenilere karşı karalama propakandası devam ediyor. Eğitim bakanlığı geçen sene yaptığı komposizyon yarışmasında soykırımı gizleyerek gayri müslümleri karalamakta. Ecdadımın işlediği insanlık suçları karşısında Yunanlılardan burada özür dilemek ve Türkiye'nin soykırımı kabul etmesini istiyorum'' dedi. Konferansın soru-cevap köşesinde izleyenler arasında söz alan Münih Yabancılar Meclisi üyesi Mehmet Arıkan, bir Kürt olarak soykırım suçunu red etmediğini ve bu konuda 10 yıldır toplantılar düzenlediklerini söyledi. Arıkan, ''Hala Türkiye'de Ermeniler kendilerini Kürt olarak tanıtıp bir şekilde eza ve cefalardan kaçıyorlar. Ben kliseye karşı sevgi ve camiye karşı mesafeli olmakla yetiştirildim. Türkiye değişim içinde değil tam aksine siyasi bir İslam çatışması içersinde. AB ise, 30 yıldır ezilen Kürtler için hiçbir şey yapmadı şimdi insan hakları savunuculuğuna soyunuyor'' şeklinde konuştu.

Günün Önemli Haberleri