Türkiye'ye farklı AB tarifesi
Abone olAB'den Türkiye'ye özel tarife. AB Müzakerelerini yürüten Mathias Rute, Türkiye ile pazarlık yapılmayacağını belirtti. Ayrıca Türkiye'nin daha çok yolu olduğuna da değindi.
12 ülkeyle katılım müzakerelerini yürüten AB'nin baş
müzakerecisi Mathias Rute, Türkiye ile farklı bir görüşme olacağını
ama pazarlık yapılmayacağını söyledi. Rute, 'Türkiye AB’ye girmek
istiyorsa uyum sağlaması gerektiğini' belirterek “Önümüzde zorlu
bir yol var” dedi. Türkiye ile AB arasındaki müzakereleri yürütecek
olan AB'nin Genişlemeden Sorumlu Direktörü Rute, Türkiye'nin AB'ye
girmek istiyorsa koşulları yerine getirmesi gerektiğini söyledi.
Rute “Türkiye kendine ben bu kurallara uyabilir miyim?" diye
sormalı. Tarımdan ulaşıma her konuda kurallar var. 9 metrelik yasal
değişiklik yapılacak. Sonra kararı üye ülkeler verecek. Önümüzde
zorlu bir yol var” dedi. AB’nin Genişlemeden Sorumlu Direktörü ve
Avrupa Komisyonu Türkiye Masası Direktörü Mathias Rute CNN TÜRK’te
yayınlanan Manşet programında Mehmet Ali Birand’a Türkiye ile
müzakere sürecinin nasıl olacağını anlattı. "TÜRKİYE İLE PAZARLIK
ETMEYECEĞİZ" MAB: Sayın Rute bana şunu söyler misiniz? Ne anlama
geliyor müzakere, tam olarak hangi konuyu müzakere edeceğiz, yoksa
bir müzakere değil mi? MR: Siz ve yeni katılmış olan 10 üye ülke
ile müzakereleri yürüteceğiz, siz oradaydınız müzakereleri lider
olarak sürdürdünüz. Benim oradaki görevim daha çok müzakerelerin
yürümesi konusunda. Bilmeniz gereken ilk şey, topluluk yasalarını
kabul edecek misiniz? MAB: Diğer bir değişle bu Avrupa Birliği
Müktesebatı, MR: Sizde bana bu müktesebatı veriyorsunuz. Bunu
görebilirsiniz 9 metre uzunluğunda ama temel olarak benim
söylediğim müktesebat işte bu. Ben bunu alıyorum, kabul ediyor
musunuz? Bunu uygulayabilir misiniz? Evet derseniz, bende size
‘evet inanıyorum’ dersem o zaman müzakereler bitmiş demektir. MAB:
Tamam ama ben size, “bunu kabul ediyorum” dersem örneğin “ben bunu
iki yılda yapamam” diyebilirim. MR: O zaman müzakereler burada
başlıyor. Müzakereler geçiş süreci, özgün uyarlamalar ve belki de
aynı zamanda Türkiye’nin durumunda bazı başka durumlarda. Geçmişte
birliğin ilk günden itibaren kabul edebilir mi. MAB: Buna
geleceğiz, peki o zaman siz açıkça şunu söylüyorsunuz. Bu bir
müzakere değil tek taraflı kabul etme. Bu ülke nasıl uygulama
yapacak? MR: Evet ama ben bunu değişik bir örnek ile izah edeyim.
Bir kulübe üye olmak gibi. Kulübün belli kuralları var. Üye olmak
için başvurduğunuz zaman bir kravatınız olması gerekli. MAB: Belli
sporları yaparken o sporlarla ilgili kıyafetleri giymek gerekiyor.
Kulüp üyeleri de bu kurallar üzerine anlaşmışlardı. Yeni birisi
geldiği zamanda bu kuralları kabul etmek zorunda. Bu kuralları daha
sonra belirleyebilirsiniz. Onları değiştirmeyi
kararlaştırabilirsiniz ama kulübe üye olmak için kuralları kabul
etmeniz gerekir. MR: O zaman ben şunu söyleyemem. Örneğin tarımdan
bahsediyoruz. Şunu söyleyemeyiz Ben paketin bu bölümünü satın
alıyorum ama o bölümü bırakmak istiyorum. MAB: Hayır bunu
yapamazsınız o zaman bu uluslararası müzakereler olur. MR: Ama
bunlar müzakerelere değil tabi. Bu özel statü olur. Uluslararası
düzeyde herhangi bir şey olabilir. Bizim birçok ülkeyle tarım
anlaşmalarımız var. Onlarla seçme ve tespit etme şeklinde
yapabiliyoruz. Ama Avrupa Birliği üyesi olduğunuz zaman böyle bir
seçme seçeneğiniz yok. MAB: Peki 17 Aralık’ta Avrupa Birliği
zirvesi toplandı ve bir tarih verdi diyelim. Onlarda farz edelim
şunu söyledi. Mart, 2 Mart demiş olabilir. O zaman ne olacak? MR:
Bu varsayımla yola çıkalım. O zaman şu olabilir. Eğer ben
geçtiğimiz deneyimleri göz önüne alacak olursam bu özel bir tarihte
toplantı olacaktır. Bütün dışişleri bakanları bir araya gelir.
Avrupa Birliği tarafı da, Türk tarafına müzakerelerin kurallarını
anlatır. Türk karşıtınıza biz bu şekilde yapmak istiyoruz ve
konseyin başkanı bunu yapar. MAB: 25 dışişleri bakanı ve konsey
başkanı ile birlikte ve masanın diğer tarafında Abdullah Gül ve
onun adamları olacak MR: E tabi komiser Oli Rein sorumlu olan Finli
komiser. 1 Kasım’dan itibaren sorumlu olacak. MAB: Peki komisyon
müzakereleri okumakta mı olacak? MR: Hayır gerçekte şu olacak.
Komisyonun çok ilginç bir rolü var. Bu devletlerarası bir
konferans, biz bunu hazırlıyoruz, müzakereler 25 üye ülke ile
olacak ve komisyonda belli açıdan teknik bir role sahip olacak. Ama
bu teknik rolün çok görülür bir hale gelmesi lazım çünkü belli bir
oranda bizim de uzmanlığımız var. Ama her zaman şundan emin
olmalıyız ki 25 üye ülkenin, 25’i de hazır olmalı ve böylelikle
müzakereler devam edebilir. Bu karmaşık bir husus ve çoğunlukla
müzakereler 25 ülke üye arasında olur. Belli oranda da Türk tarafı
belki sıkıntı hissedecek çünkü uzun bir zaman alacak. 25 üyenin
anlaşması ve bir teklif çıkartması gerçek müzakere bu. MAB: O zaman
bir şekilde müzakere içende müzakere var. 25 komisyon içerisinde de
kendi aralarında konuşacaklar ve ondan sonra Türkiye’ye dönüp biz
şu veya şu konuyu kabul ediyoruz diyecekler. MR: Evet bu doğru, ama
daha öncede söylediğimiz gibi konu müktesebat ise idari kapasitesi
ve bütün bu müzakerelerde yer almaz ama teknik toplantılarda yer
alabilir. Teknik toplantılarda idari yapılar tartışılabilir. Ya da
ulaşım güvenliğini ele alacak olursak gemilerin Avrupa Birliği
Standartlarına uyum sağlaması için elinizde kaç tane müfettiş var?
Böylelikle görevler ortaya çıkar, duruma bakılır. Gerçekten de
müzakereler modernleşme sürecini uygulamaya alacaktır. MAB: Peki o
zaman buraya gelelim. Bu gerçekten kamuoyunun bilmesi gereken bir
konu Biz tam olarak ne tartışacağız, müzakere demiyorum tartışma
diyelim, bize 31 paragraf olduğu söylendi. Ben tamamını istemiyorum
ama birazcık ayrıntı verebilir misiniz? Hangi sektörler? MR: Biz bu
9 metrelik yasamayı böldük. Seksen bin sayfa bunlar. Bunları
bölümlere ayırdık. Bu değişik bölümleri olan bir kitap gibi ve
yasanın değişik bölümlerini bir bölüme ayırdık, bir örnek verecek
olursak, ürünlerin serbest dolaşımı konusunda bir bölüm var. Bütün
yasalar, mevzuatlar, otomobiller, kimyasal ürünler, makineler.
Bütün bunlar bir araya geldiği zaman tüm ithalat, ihracat ile
ilgili konular. Bizim diğer bir bölümümüz var burada. Fikri
mülkiyet yasası, tarım konusunda bir bölümümüz var ve tarım bölümü
de büyük bir ihtimalle en büyüğü. Biz bunu bu şekilde sürdürmek
istiyor muyuz, bu kararlaştırmamız lazım. Çünkü kaç bölüm olacağı
kararı belki tekrar göz önüne alınması gereken bir husus, Türkiye
için 40 bölüm olabilir. Şu anda bunu biz düşünüyoruz.
Geçmişimizdeki deneyimlerle acaba bölelim mi, değişik bir şey mi
yapalım diye düşünüyoruz. MAB: Şimdi biraz da nasıl olacağına
değinelim. Çünkü siz Türkiye tartışmaları için yeni bir elbise
tasarladınız. Tam olarak ne yapmak istiyorsunuz? MR: Hayır
Türkiye’deki müzakereler için yeni bir elbise tasarladık demek
haksızlık olur, Biz müzakerelerde 12 ülkenin giymiş olduğu elbiseye
baktık. Elbisede bir kaç tane daha cep olsun diye düşündük o yüzden
bazı unsurları ilave ettik. Temel olarak müzakereler aynı
olacaktır. Ama bir unsur kattık bu da sadece Türkiye için değil.
Aynı zamanda Hırvatistan ile olan görüşmeler ile de ilgili.
Uygulama konusunda, yasalar açısından ya da idari kapasitenin
gelişimi açısından daha fazla kanıt istiyoruz. MAB: Ben bunu tam
olarak anlamıyorum. MR: Evet bir bürokrat dili ile konuşuyorum özür
dilerim. Size bir örnek vereyim. Gemilerin denetimi örneğini ele
alalım. Gemiler belli güvenlik standartlarına uyum sağlamak
zorunda. Başka bir örnek daha, örneğin hayvancılık denetimleri. Bu
denetimlerde kesimhanelerde hijyenik standartlar izleniyor. Bütün
tüketiciler korunabiliyor. Bu sayede kötü et yenmiyor. MAB: O zaman
siz bu tartışmayı açıyorsunuz ve ben bir Türk vatandaşı olarak
buradayım. Siz de Konferansı temsil ediyorsunuz, siz ne diyorsunuz?
MR: Biz şunu söylüyoruz. Bu resmi açılıştan sonra tarama sürecinden
geçmiş oluyoruz. Taramadan şunu kastetmiş oluyoruz. Siz bana izah
edeceksiniz, kurallar bunlar. Bizim uyguladığımız. Bunlar benim
normal izahatım. Kaç tane denetimcimiz var, bütün olay nasıl
yapılandırmış vs. vs. İlk olarak ben yasalara bakmış olurum ve size
şunu söylerim. Avrupa Birliği şu; şu konuları destekliyor. Çok
fazla fark olduğu taktirde sizin yasanız nerede? Burada yoksa bunu
değiştirebilecek misiniz diyorum onlara, ondan sonra da ilk
tartışma bu oluyor. İkinci olarak da “denetim yapmak için yeterli
personeliniz var mı” diyoruz. Böylece son derece güçlü bir bakış
oluyor. Türk idarelerinin sponsorları ve yasası bunlar zaten Avrupa
Birliği için anlamı. MAB: Tartışmayı başlatmak için acaba Avrupa
Birliği yasaları ve Türk yasaları daha yakın mı buna bakacaksınız?
MR: Evet bakacağız. Eğer değilse o zaman belli bir aşamada lütfen
yasalarınızı değiştirin diyeceğiz, ondan sonra bir kez daha gelip
bakıyoruz. Ondan sonra bu kuralları uygulama yeteneğiniz var mı,
yok mu buna bakıyoruz. Bu olduktan sonra her şey çok iyi. Siz
standartlarınızın düzeyine geldiniz. Bunu yaptığınızdan dolayı da
artık tartışmamıza gerek yok bu bölümleri diyoruz. Çünkü siz zaten
onu aşmışsınız, ama bu uzun bir süreç. Türkiye’nin modernlik
konusunda Avrupa Birliği standartlarına gelmesi lazım. 27 değişik
ülke için rahat bu, Avrupa Birliği Yasası her zaman değişkenliklere
izin veriyor. Almanlar gibi veya Fransızlar gibi veya Fransızlar
veya Polonyalılar gibi olmanız şart değil. Burada değişkenlik de
var. Tartışmanın bir parçası da bu olacaktır. Siz beni ikna etmek
zorundasınız, bizim zaten şu anda yaptığımız bu. Avrupa Birliği
yasalarının istediklerine uyumlu, ben de size sorarım gerçekten
emin misiniz, bu yeterli mi derim, derinlemesine anlayışa
ihtiyacımız var Türk sistemi konusunda. MAB: O zaman bir şekilde
şunu söyleyebilir misiniz? Tamam müzakereci ben size inanmıyorum,
ben görevlilerimi göndereceğim ve bana söyledikleriniz doğru mu
diye bakacaklar dersem, o zaman bunu yaparsınız? MR: Evet belli
durumlarda yapmak zorunda kalabiliriz. Çoğunlukla biz şunu
yapıyoruz, meslektaş gözden geçirmesi ismi verdiğimiz bir sistem
geliştirdik ve. Bir ekip gönderiyoruz. 6 ila 7 aynı milliyeti
taşıyan üye ülkelere insan gönderiyoruz. Örneğin İrlandalı bir
veteriner müfettişi ve İspanyol, bir Bulgar onlar gideceklerdir.
Sisteme bakarlar, ondan sonra bir rapor yazarak tamam biz şu, şu
konularda eksiklikler var diyebiliyorlar. Biz o zaman resmi
makamları tüm üye ülkeleri kullanıyoruz. Bu denetimler konusunda
biz bunu 10 ülke ile yaptık. Bulgaristan ve Romanya ile yapıyoruz.
Türkiye içinde değişik bir şekilde yapılacak ve aynı zamanda güven
ortaya çıkıyor. Bu da müzakereler için çok önemli. 25 üye ülkeyi
bunu yaptığınızı dair ikna etmemiz lazım. Aynı zamanda diğer
ülkelerden bir dizi insan Türkiye’ye gelmeli, duruma bakmalı ve
ondan sonra geri dönüp, “biz değişik olduğunu zannediyorduk ama
bizim iş yapma yöntemimize çok benzer demeleri” lazım. MAB: Son
derece ilginç sizin yeni modeliniz. Türkiye açısından tartışmalara
başlamak için bir gece de başlamak için o zaman görmeniz lazım.
Türkiye’nin pek fazla parçalanmamış olduğunu, Avrupa’dan uzak
kalmamış olduğunu göreceksiniz. O zaman onlara biraz daha yaklaş
böylelikle tartışmalara başlayabiliriz diyeceksiniz öyle mi? MR:
Evet durum böyle olabilir. Biz şimdi şunu önerdik sadece
tartışılsın. 5 üye ülkeyle ve belli kıstaslar belirlersin bu
kıstaslarda da açıkça hem açılış için, hem kapanışı için
müzakerelerin değişik bölümlerinde. Biz bunu yaptık zaten 10
ülkeyle ama her yerde yapmadık, ancak çok iyi bir yöntem olduğunu
düşünüyoruz. Size bir örnek verecek olursam 10 ülkeyle, rekabet
açısından, rekabet alanında çok kesin kurallarımız var. O yüzden
bizim temel olarak istediğimiz şu. Türkiye zaten Gümrük
Birliği’nden dolayı bunu yapmak zorunda. Rekabet yaratmak ve devlet
yardımlarını kontrol eden bir makam oluşturulması lazım. Ondan
sonra da bu kuralların uygulanması konusunda bir özgeçmiş
belirlensin istiyoruz. Gerçekten rekabet bölümünün görüşmesini
yapabiliriz. MAB: O zaman çok zor olacak diyorsunuz? MR: Hayır her
yeni üye için zor olan şey bu. Yeni üyeler için gerçekten bir
dönüşümü ifade ediyordu. İdari çalışmalar konusunda nasıl olduğu
konusunda. Türkiye büyük bir ülke bu yüzden de ülkenin bütün
taraflarına ulaşılması lazım. Buda zor olacak MAB: Tam olarak
maliyetten bahsedelim. Çünkü Türk Devleti size dönecek ve diyecek
ki bakın siz daha yakın gelmemi istiyorsunuz, müzakerelere ve
tartışmalara başlamak için. Ondan sonra da tamamlamak veyahut
bölümü kapatmak için uygulamamı istiyorsunuz, en azından belli bir
bölümünü. Ama ben konuda para harcamak istiyorum. Bana yardım
etmeyecek misin? MR: Tabi ki yardım edeceğiz ama diğer 10 - 12 ülke
de olduğu gibi maliyetlerin çoğu devlet tarafından ortaya
çıkartılıyor. Kendisi üye olduktan sonra bir kulübe üye olduğunuz
gibi kulüp size elbise parası vermez, elbisenizi kendiniz almanız
lazım. Belli borç almak için, kredi almak için yardımcı olabilir
ama elbisenin ana maliyetini ödemeniz için kendiniz ödeme yapmak
zorundasınız. MAB: En hızlı günleri İspanyollar, Yunanlılar,
İrlandalılar onlar bilmiyorlardı. MR: Hayır adil olmamız lazım
gene. Türkiye’nin çok daha fazla para alacağını düşünüyoruz.
Katılım öncesi daha önce üye olmadan Portekiz ve İspanya’ya
verilenden çok daha fazla para vereceğiz. Çünkü o zamanda bu kavram
henüz geliştirilmemişti. Şimdiden üye olmak için. Tartışmalar
kapsamında Orta ve Doğu Avrupa için katılım fonlarını
geliştiriyoruz. Ve 2006 yılında Türkiye 500 Milyon Euro almış
olacak. Bağışlar açısından ve bir öneride bulunduk konseye bu
paranın artırılması için büyük ölçüde 2007’den 2013’e kadar
uzatılmasını istedik. O yüzden çok bol para olacak orada ve bu
konuda da açık olmamız lazım. Destek yardımını geri ödemeniz şart
değil. Borçlarla birleştirirseniz ve Avrupa Yatırım Bankası da
orada olursa o zaman çok fazla miktarda para mevcut olacaktır. Alt
yapıları güncellemek için, yol yapmak için, havaalanı, liman, tren
istasyonları gibi yerler yapmak için. Ama aynı zamanda da çevresel
sahada da da su saflaştırılması ve temiz Akdeniz istenmesi,
Karadeniz’in temizlenmesi ve belli şeylerin Avrupa Birliği
Standartları’na uyum sağlaması, atık su işlemleri konusunda çok
fazla yatırım yapılması gerekli. Aynı zamanda bir ekonomik patlama
yaratacak ve paranın bir çoğu da Türkiye’nin harcaması gereken
paralarda Türk Devleti de vergilerden ek para kazanacak. Etkin
idarelerin de vergileri kontrol etmesini istiyoruz. MAB: Şimdi son
olarak da hangi paragrafların en zor olacağına bakalım, ekonomiye
dönelim isterseniz. Kayıt dışı ekonomi ve paralel ekonomi,
kontrolsüz ekonomi var Bunun ortadan kaldırılması lazım diyorsunuz.
MR: Tamamen ortadan kalkması aşırı iyimser olacaktır. Bizimde kayıt
dışı ekonomimiz var ama çoğunluğun ortadan kalktığı konusunda
kanıtlar görmemiz lazım. Kayıt dışı ekonomi ne anlama geliyor?
Devletin hiçbir gelirinin olmaması ve bu yüzden de yeterli parası
yok harcamak için eğitim konusuna, alt yapı konusuna, modernleşme
konusuna. Kayıt dışı ekonomi belli ölçüde ortadan kalktığı zaman,
Avrupa Birliği standartlarına yönelik olarak devlet çok daha hızlı
hareket edecek. MAB: Vergilendirme sisteminin değişmesi lazım,
bütçelemenin değişmesi lazım, başka neyin değişmesi lazım, tarım
mı, en dikenli olanları hangileri? MR: Bence çok miktarda soru
olacaktır ziraat açısından. Türkiye için zirai sektörün daha
rekabetçi kılınması gerekli, zirai çevre, çevre konusunda da bol
miktarda yatırımlar olacaktır. Endüstrinin daha çok üretmesini
sağlamak için ve kirlilik standartlarına uyum sağlaması ve kamu
yatırımları da aynı zamanda atık su işlemleri, fosseptikler, bütün
bu şeyler göz önüne alınmalı. Bence çok fazla sorun yaşayabiliriz.
Güvenlik alanında ulaşım güvenliği konusunda, orada fazla miktarda
kural var. Yüksek standartlar, kamyonlar için getirilmeli ve kamyon
kullanan şoförler için. İstanbul Boğazı geçişi ve çok güvenli
gemilerin oradan geçmesi bütün bu şeyler ortaya çıkacaktır. Biz
bunları belirleyeceğiz.. Ne kadar yaklaşırsak müzakereler açısından
o kadar fazla sorunların, çözülmesi gereken sorunların çözülmesini
bekleyeceğiz her sorun çözülebilir. MAB: 2013 tarihi var. Bu bir
müzakere için tarih değil ama bir şekilde insanlar için araç kiti.
MR: Bundan önce olmaz peki neden değil, nedenlerden bir tanesi de
yapılması gereken bütün şeyler. Sınırlardan bahsettiniz siz harici
ve güvenli harici sınırlar istiyorsunuz. O yüzden sınır kontrolü
gerekli. Türkiye’nin tüm sınırlarından emin olmamız lazım ki modern
sistemler kontrol açısından ve aynı zamanda hayvan açısından da,
hayvanların sınırı geçmesi konusunda da Türkiye’nin çok büyük
sorunu var. Hayvansal üretimde belli hastalıkların ortadan
kaldırılması gerekli. Bunu yapmanın tek yolu da artık sınırlar
üzerinden, hayvan ticaretinin yapılmaması. Diğer neden ise çok
basit. Avrupa Birliği tarafından sadece ve sadece bir sonraki
finansal paket tartışılacak 2001 yılı için belki 2012’de başlar ve
sadece 2013 yılında bitecektir. Sadece o zaman biliriz bizim Avrupa
Birliği olarak Türkiye’ye ne sunacağımızı, finansal zarf açısından
tam üyelik başladıktan sonra. MAB: Ama Türkiye bitirebilir
müzakereleri eğer istiyorsa, her şeyi yenilerse 2013 yılından önce?
MR: Evet ama biz müzakereleri bitirmeye hazır olmayabiliriz. Çünkü
biz bilemeyiz tarım açısından, yapısal fonlar açısından,
politikalar açısından sunumumuzun ne olacağını da bilemeyiz yönetim
açısından bu yüzden belli ölçüde Türkiye aynı zamanda beklemek
zorunda iç tartışmalar 27 – 28 ülke tam olarak kaç tane olduğunu
bilmiyorum. Hepsi tespit edilmeli, bu erken tarih tartışmaları
bitirmemiz için ondan sonra da 2013 yılında paketimiz hazır olur.
2013 yılında ve 2014 yılında finansal konularda konuşuruz ve 2014
yılının sonunda bitirebiliriz belki MAB: Ondan sonra da onay süreci
var? MR: Referandum olabilir. Bu yüzden gerçekçi konu herkesin
bahsettiği 10 ila 15 sene bence bu gerçek bir değerlendirme. MAB:
Biz bu arada olacak mıyız, imzalama töreni esnasında? MR: Benim
herhalde zamanım olmayacak. MAB: Siz o zaman tasarlayacaksınız
tamamen değişik bir elbise ya da yeni ev tasarlayacaksınız Türkiye
için. Hayır yeni bir ev değil sistem değişecek, yönetim sistemi
değişecek? MR: Hayır belli oranda yönetişim konusunda Türkiye zaten
katılıyor. Bu anayasa top yekun sistem Türkiye tartışmaların bir
tarafı Avrupa Birliği değişecektir. Bence siz ve ben 15 üye ülke
olarak düşünüyoruz Avrupa Birliği belki 27 – 28 ülkeden oluşacak
Avrupa Birliği çok açık bir şekilde anlatacak olursam siz
Lüksembourg’a katılmıyorsunuz. Avrupa Birliği de değişik bir Avrupa
Birliği olacak ve tam olarak nasıl olacağını görmemiz lazım.
(Hürriyetim)